Ne menem bir Diyanet

Diyanet işleri başkanlığı ne menem bir başkanlıktır.

Başka bir ülkede görevlendirilmiş casusluk yaptığı iddia edilen din adamı görüntüsünde eğitimli personelle afişe olduk.

İslam dininin barışa dönük ruhunu yok sayıp, muktedirin sözcüsü olmanın yanında, muktedirin sır küpü teşkilatı faaliyetlerinde bulunmaya devam ediyor.

Camilerde ibadete gelenlere siyasi propaganda yapılmasına alet oluyor.

Oysa yapması gereken, İslamiyetin kardeşlik, ahlak ve doğruluk yanını topluma anlatmak değil mi?

Bunları yapsa ne olur?

Ertesi günü FETÖ veya başka bir nedenden görevden alınır, yerine Saraydan gelen emirleri sorgusuz yapacak biri getirilir.

Yapılacak şey çok kolaydır.

Sadece bir cüppe bir sarık…

İçindekinde din iman yokmuş, hiçte önemli değil.

Nasılsa dinin değerleri siyasetin malzemesi oldu.

İşin üzücü yanı şu; 
Adı barışla aynı anlamda olan İslamiyeti içinde yaşayan, ibadetini Allah için yapan mütedeyyin insanlarımız mabet bildikleri camiyi sahipleniyorlar.

Din hizmetlerinin yerine getirilmesindeki kurum olan Diyanet Başkanlığının siyasete alet edilebileceğini akıllarının ucundan bile geçirmiyorlar.

Cuma hutbelerinde dinlediklerini samimi ve doğru kabul ediyorlar.

Bir süre sonra şüpheleri oluşuyor.

Kendi inançları ile hutbedekinin inancını karşılaştırmaya başlıyorlar.

Sonuçta "eyvah bu diyanetle dinimiz elden gidiyor" kaygısına kapılıyorlar.

Diyanet Başkanlığının buna hakkı yok.

Onlara dikte ettirilen siyasi hutbeleri hem açıkça reddetmeli hem de bu dayatmayı topluma anlatmalılar.

Camilerde "Referandumda oyunuz evet olsun diyeceklerine" iktidar diyanet işleri başkanlığımıza size evet oyu vermeniz yönünde vaaz için baskı yapıyor" demeliler.

İktidarın camilere siyaseti sokmasını reddetmeliler.

Peki, bu tür siyasi söylemler camide ne kadar etkili olur?

Bir kez söylense kesinlikle etkili olur.

Ancak iktidarın gözü o kadar dönmüş ki, ellerinden gelse abdest alınan yerlerde de vaaz verdirecekler.

Bu rezaletin cami cemaatini rahatsız ettiğinin bir örneğini ve cemaatin verdiği tepkiyi yakın zamanda tv ekranlarından izledik.

Mütedeyyin insanların "Siyaset söylemli vaaza karşı, hoca efendi burası cami" diye çıkışmaları ne kadar önemli ise, tepkiyi duyan imamın büyük bir pişkinlikle duaya başlaması da o kadar önemli.

Toplumun yarısı erkek ve onların da yarısı Cuma namazına gidiyorsa onların da yarısı vaazdaki siyaseti yutmuyorsa bunların çok etkisi olmayacaktır.

Olan İslamın yozlaştırılması ve art niyetle siyasete alet edilmesi ile kalacaktır.

Bu yobaz tavırlar, Laikliğin inananlar için gerekliliği bir kez daha doğrulamıştır.

Türkiye’nin ihtiyacı olan hukuktur, adalettir, barıştır.

Mütedeyyin insanları kandırdığını sananlar büyük yanılgı içindedirler.

Onların barışla dolu vicdanları siyasi oyuna gelir türden değildir ve bu samimi inançlarının ibadethanelerde kullanılması terk edilmelidir.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar