Bu sistemle işsizlik de bitmez kalifiye çalışan bulamamak da...

İşsizlik oranı nisan ayından itibaren hızlı bir yükseliş trendine girdi ve geçtiğimiz ekim ayı itibarıyla son 6 yılın en yüksek oranı yüzde 11,8’e, kasım ayında ise yüzde 12.1’e çıktı. Yüzde 12 oranını en son Mart 2010 tarihinde görmüştük. Ekim ayında 3 milyon 647 bin olan işsiz sayısı kasımda 3,7 milyonun üzerine çıktı. Tarım dışı iş gücü 491 bin kişi artış gösterdi. Türkiye’de istihdam edilenlerin yüzde 18,7’si tarım, yüzde 19,6’sı sanayi, yüzde 7,4’ü inşaat, yüzde 54,2’si ise hizmetler sektöründe yer aldı. 2016 yılı dördüncü çeyreğinde toplam kamu istihdamı 2015 yılının aynı dönemine göre yüzde 1,2 oranında artarak 3 milyon 562 bin kişi olarak gerçekleşti. Hükümet referandum sürecine girilirken kamuda istihdam edileceklerin sayısını artırarak işsizlik sorununu en azından bir miktar azaltmaya çalışıyor ancak yüzde 11’in altına düşürülmesi yakın zamanda mümkün görünmüyor. İş gücü arzı ve talebi işsizliği belirleyen temel iki faktör... İş gücü arzı yıllık ortalama bir milyon düzeyinde artarken durgunlaşan ekonomi nedeniyle bu talep karşılanamıyor.

 

En çok gençler etkileniyor

 

Genç nüfusta işsizlik oranı son bir yılda yüzde 19.3’den yüzde 22,6’ya yükseldi. Ekonomik durgunluktan en çok gençler etkileniyor. Ayrıca özellikle gençlerin çokça istihdam edildiği turizm ve perakende sektöründe terör ve durgunluk nedeniyle yaşanan küçülmeler genç işsizliğini tetikliyor. Özellikle turizmde işlerin iyi gitmediği biliniyor, yaz aylarına doğru bu oranın daha da artması muhtemel.

Bu yıla ilişkin istihdam ve işsizlikle ilgili beklentiler de olumlu değil. Sanayi sektörü eylül ve ekim ayında biraz toparlansa da istihdam yaratma etkisi sınırlı. İnşaat sektöründe son birkaç aydır istihdam kaybı yaşanıyor. En fazla istihdam sağlayan hizmetler sektöründe de kayıp yok ancak geçmiş yılların aksine istihdam artış hızında yavaşlama var. Kısaca bu yıl işsizlik oranının daha da artma olasılığı yüksek, en azından bir düşüş beklemek hayalcilik olur.

 

Akademisyenlere darbe iş dünyasını da etkileyecek

 

Cumhurbaşkanı bir süre önce Türkiye’nin kültür-sanat ve eğitim konusunda geri kaldığını mikrofonlar önünde itiraf etti. AKP’nin iktidar olduğu günden bu yana üzerinde en çok kafa yorduğu, yap-boz tahtasına çevirdiği eğitim sisteminin yarattığı sonuç ortada. Eğitim kalitesine yönelik PİSA gibi araştırmalarında ‘sıfır’ çekerek genç nüfusa kaliteli eğitim veremediğimiz kanıtlanmış oldu. ‘İlköğretim ve lisede iyi bir eğitim veremiyoruz bari üniversitede bu açığı kapatırlar’ diye düşünmek de artık mümkün değil. Çünkü akademide ne kadar kaliteli hoca varsa çeşitli gerekçelerle OHAL’den güç alınarak görevlerinden atıldı. Ülkenin en değerli akademisyenleri, iş dünyası Ankara’da avuçlarının içi patlayana kadar Cumhurbaşkanı’nı alkışladığı gün okullardan uzaklaştırıldı. Evet yüksek faizin eleştirilmesi iş dünyasını mutlu eder ancak bu şirketlerinizin sürdürülebilir olması için yeterli değil. Düşünen, araştıran, ‘icat çıkaran’ çalışanlarınız olmadığı sürece sadece günü kurtarırsınız. O yüzden modern bir eğitim sistemi, kaliteli akademisyenlerin varlığı, bireysel olarak değil ülkenin geleceği için kritik önem taşıyor.

Bu sistem böyle devam ederse işsiz sayısı da artar, iş dünyası da “kalifiye eleman bulamamaya” devam eder.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar