Çare bulundu!

Çoğu zaman, karşılaştığımız sorunların çaresini bulmakta büyük zorluklar çekeriz.

"Çaresizlik" insanları karşılaştığı sorunlardan daha beter etkileyebilir; moralini bozar, hayata küstürür.

İnsanların bedensel rahatsızlıklarına çare bulamamaktan duydukları umutsuzluk, karamsarlık çok belirgindir.

Bu nedenle, gazetelere, TV'lere yansıyan, "şu derde çare bulundu" haberleri büyük dikkat çeker, yankı uyandırır.

80'li yıllarda, tek kanallı TV'mizden, bir gazeteci-televizyoncunun dile getirdiği, "Bir Türk doktoru kansere çare buldu" haberi toplumumuzu sevince gark etmişti.

O zaman Türk Tabipleri Birliği Başkanı olan, büyük bilim insanı Prof. Dr. Nusret Fişek ve 2. Başkan Prof. Dr. Kazım Türker (ki kendisi dünya çapında bir farmakologdu. İkisini de saygıyla, sevgiyle anıyorum) konuyu incelemeye aldılar.

Gördüler ki, Marmaris'te serbest muayenehanesinde çalışan bir genel cerrah, yüzlerce yıldır zehirli bir bitki olduğu bilinen "Zakkum"u (Nerium Oleander) çaydanlıkta kaynatıyor…

Elde ettiği sıvıyı enjektörle kanser teşhisi koyduğu hastalarına zerk ediyor…

Ve bununla olumlu sonuçlar elde ettiğini iddia ediyordu.

Hiç bir bilimselliği olmayan, bir maddenin insanlarda ilaç olarak kullanılabilmesi için yapılması gerekli hiç bir testten geçmemiş bu uygulamanın durdurulması için hocalarımız gerekli yerlere başvurdular.

Ancak çaresiz hastalarımız, medyanın da dolduruşu ile sağlık kuruluşlarında kendilerine uygulanan, bilinen ilaç tedavilerini bıraktılar…

Bu doktorun muayenehanesinin önünde kuyruklar oluşturdular…

Sağlık Bakanlığı olaya el koyana kadar bilimsel tedavilerini bıraktılar.

Bazı yoksul hastalar, zakkumu kaynatıp kendilerine zerk ettiler.

Böylece pek çok tedavi edilebilir hastamız rahmet-i rahmana kavuştular.

İşte "Çaresizlik" böyle bir şeydir ve büyüklerimizin açıkladığı her "Derde deva" haberleri toplumumuzu ümitlere boğar.

Çaresizliklere çare bulmanın büyük ustalarından biri, şükürler olsun, şu anda başımızda bulunuyor.

Toplumsal, sosyal, psikolojik, ekonomik sorunlarımızın çaresi, Tayyip Bey'in iki dudağının arasında bulunuyor.

O söylüyor, halkımız dertlerine deva buluyor.

Döviz kurları kanatlanıyor.

Paramız yabancı paralar karşısında "Geçmez akçeye" dönüyor.

Tayyip Bey çareyi söylüyor:

"Yastık altlarındaki dövizlerinizi bozdurun", diyor.

Halkımız döviz bürolarına hücum ediyor(!)

Gerçi sonucunda döviz fiyatları düşmüyor ama "100 dolar bozduran bedava tıraş" fırsatı yakalıyor…

"Buna da şükür Ey Reis" diyor.

En son enflasyon oranı yüzde 30'lara ulaştı.

Doğal olarak çarşıda pazarda pahalılık tavana vurdu.

Ama sağ olsun "Bizim Tayyip'imiz var".

Çareyi gülümseyerek söyleyiverdi:

"Zabıtaya haber verin!"…

Eli böğründe fiyat etiketlerini izleyen halkımızın, yüzünde güller açtı.

"Yahu bu çareyi neden ben düşünemedim" diyerek, çaresiz dertlerin biricik devacısı Tayyip Bey'in önünde, bir kez daha "minnetle" eğildi.

Önceki ve Sonraki Yazılar