'Liyakatlı nepotlar'

Son günlerde kulaklarımıza en çok çalınan iki kelime, "liyakat" ve "nepotizm". Liyakat, "layık olmaktan" geliyor. "Yaraşırlık", "yeterlilik" anlamında. Bir insanın bir işi başarıp başaramayacağına işaret ediyor.

"Nepot" Latince, "yeğen" demek. "Nepotizm" de -artık herkes öğrendi- bir ülkeye egemen olan kişi veya kişilerin. o ülkeyi hısım-akrabası ile birlikte yönetmesi; dahası ülkenin nimetlerinden yeğen, dayı, amca, yenge v.b. hep birlikte yararlanması anlamını taşıyor.

Son Belediye seçimlerinden sonra, Başkan seçilen, genel yönetime muhalif bazı yöneticilerin, belediye birimlerinin, şirketlerinin başına hısım-akrabalarını yerleştirmeleri, tüm medyanın ve  halkın dilinde. Bu insanların "liyakat sahibi" olmadan" yönetici oldukları iddia ediliyor ve buna şiddetle itiraz ediliyor.

Burada "şeytanın avukatlığını" yapmak istiyorum. İki noktada itirazım var. Birincisi, hangi partiden olursa olsun, sanki seçilmiş Belediye Başkanlarının tümü o görev için liyakat sahibi imişler de onlar liyakatsiz nepotlarını belediyeye dolduruyorlar gibi bir algılama var. Halbuki Başkan seçiminde "liyakat" seçilme özelliği için belki de en son sıralarda yer alıyor. Ankara'da son 25 yılı Gökçek yönetiminde geçirmiş bir vatandaş olarak söylüyorum bunu.

İkinci itirazım, bir Belediye Başkanının nepotu olmanın, liyakatsizlikle eş değer görülmesine. Yahu nereden biliyorsunuz bir yeğenin, bir dayının, bir gelinin, hem bir Başkanın nepotu, hem de o görevin liyakatlisi olamayacağını?

Bakın CHP'li Atakum Belediye Başkanı, Özel Kalem Müdürü yaptığı baldızı için ne diyor: "Kendisi Hukuk mezunu. İstanbul'da çalışıyor. Yani bir işi var. Ben Özel Kalem Müdürlüğü için yalvar-yakar oldum. Zor ikna ettim". Adamcağıza haksız diyebilir misiniz?Tabii, hanımefendi, bütün AKP'lilerin yaptığı gibi, istisnai bir görev olan Özel Kalem Müdürlüğünden, sınavsız olarak Devlet Memuriyetine geçmezse.

Sözün kısası CHP'li çiçeği burnunda Başkanları hemen mahkum etmeyin. Bir kişi hem bir Başkanın nepotu, hem de bir görevi için liyakatli olamaz mı?

Doğrusu bir taraftan size de hak vermiyor değilim. Her "nepotizm" denildiğinde aklınıza, Türkiye'yi 17 yıldır yöneten bir aile, sizi yoksul, sizi çaresiz, sizi umutsuz bırakan bir "kayınpeder-damat" ikilisi geliyor. Ama gene de bir nepotun liyakatli olup olmadığının  ancak o göreve getirildikten sonra belli olabileceğini unutmayı.

Makedonya Kralı ll. Filip, henüz bıyıkları yeni terlemiş oğlunu, ordularına Başkomutan yapmasaydı, tarih "Büyük İskender'i" yazar mıydı hiç?

Önceki ve Sonraki Yazılar