Suriyeli çocuklar

Suriyeli göçmen çocuklar…

Yazgıları iç savaş sonrası yersiz yurtsuz kaldılar.

Ülke toprakları sanki onlara haram, zulümden kaçıyorlar...

Günlerdir izliyorum, gözlüyorum, okuyorum, sokakta yaşıyorum; kısacası Suriyeli çocuklar aklımdan çıkmıyor.

Vicdanı körelmemiş kimin aklından çıkıyor ki? “İhtiras kördür” sözünden yola çıkarsak; ihtirasları gözlerini karartanların açtığı savaştır çocukları bu duruma düşüren.

Suriyeli Çocukların dramı gözler önünde yaşanıyor.

Suriye’deki savaş altıncı yılına girerken, mülteci olarak ülkelerinden kaçmak zorunda kalan Suriyeli çocuk sayısı bir milyonu aşıyor.

UNICEF Genel Direktörü Anthony Lake açıklamasında, bir milyonuncu mülteci çocuğun sadece bir rakamdan ibaret olmadığını vurgulayarak, “Bir milyonuncu mülteci çocuk yalnızca bir rakam değil. Bu çocuk evinden, hatta belki ailesinden kopartılmış, bizim yeni yeni algılamaya başladığımız korkularla yüz yüze gelmiş, gerçek bir çocuk” dedi. Herkesin elini vicdanı- na koyup kendisine sorması gerektiğini belirten Lake açıklamasında şunları kaydetti:

“Hepimiz bu utancı paylaşmalıyız. Çünkü bizler krizden etkilenenlerin acılarını hafifletmeye çalışırken, küresel toplum bu çocuğa olan sorumluluğunu yerine getiremiyor. Durup, elimizi vicdanımıza koyup kendimize bir sormalıyız, nasıl Suriyeli çocukları yüz üstü bı- rakmayı hala sürdürüyoruz?”

Yine UNICEF Genel Direktör Yardımcısı Yoka Brandt; “Bu çocuklar korunamıyor: Cinsel istismara, çocuk yaşta çalıştırılmaya, erken yaşta evlendirilmeye maruz kalıyorlar. Gelecekleri çalınıyor.”

Kimi okusanız, dinleseniz çocuklar ruhen çökmüşler…

Türkiye’ye gelen mülteci kampındaki çocuklar kuş- kusuz nerede olursa olsunlar; çocukluklarını yaşıyorlar. Oyun alanında bile yakalayıp mikrofonu uzattığınızda yüzüne çöken hüzün, izleyenlerin yüreğini dağlıyor.

“Köyümü, mahallemi, okulumu, arkadaşlarımı en çokta evimi özledim. Savaş bitse de gitsek” diyor. Kuşkusuz insanlık tarihi boyunca yaşanan göçlerde kadınlar ve çocuklar en büyük dramı yaşıyorlar. İç savaş, dış savaş adı ne olursa olsun savaşın en büyük mağdurları kadınlar ve çocuklar. Kıyıya vurun Aylan Bebek bile ne yazık ki milat olmadı.

Ülkeleri yöneten sevgisiz insanların neden oldukları savaşlar sonunda çocuklar ailelerini yitiriyorlar. Ailelerden ayrı yaşıyorlar. Güvensiz ortamlarda bomba sesleri ile uyanıyorlar. Ansızın dokunun, soru sorun kurşun bakışlı çocuklara dönüşüyorlar. Oysa onlar dünyanın her yerinde ülkesinin yarınları olan çocuklar. Biliriz ki, çocukların soruları bitmez, tükenmez. Oysa göçmen çocuklar en çok sorulan ‘Neden?’ sorusunu bile soramıyorlar.

Kısacası savaşın içindeki çocuklar; yarınların yarınsız kalan çocukları olarak, sevgiden, şefkatten, ilgiden, belki de sıcacık bir yataktan ve çorbadan yoksun yaşı- yorlar…

Sokak köpeğinin insanlık dersi

Suriyeli sığınmacı çocuk…

Yurtsuz, amcası terk etmiş, milyonlarca Suriyeli çocuk gibi bir başına kalmış.

Eğitim göreceği yaşlarda sokaklarda sokak köpeği ile koyun koyuna uyuyor…

Bunlar görünen çocuklar?

Suriyeli şair Nizar Kabbani’nin Filistinli çocuklar için yazdığı “Tek Yol” şiiri sanki bugünkü Suriyeli çocukları anlatıyor:

“Tam yirmi yıldır Bir vatan Ve bir kimlik arıyorum Oradaki evimi   Ve dikenli tellerle kuşatılmış yurdumu Çocukluğumu arıyorum Mahalle arkadaşlarımı Resimlerimi kitaplarımı Her sıcak köşeyi Her tatlı anıyı”

Onlara bu dünyayı zindan edenler, mutlu musunuz? …

Sevgili okurlar izninizle biraz tatil yapmak istiyorum.

Eylül’de buluşmak umuduyla; sevgiyle kalın…

Önceki ve Sonraki Yazılar