Bursa’da yazılan eğitim hikayesi!

Türkiye, düşünen, sorgulayan, üreten beyinler yetiştirmeden, nakli değil aklı ön plana alan insanların sayısını çoğaltmadan hiçbir yere varamaz.
Ne aşı bulabilir ne ekonomik anlamda gelişebilir ne de çağdaş uygarlık düzeyine erişebilir!
 
**
 
Aslında biz bu yola Cumhuriyet’in kuruluşundan sonra girmiştik.
Her yıl 17 Nisan’da ağıt yaktığımız (!) Köy Enstitüleri bunun somut bir örneğiydi.
Kentleşmenin yüzde 25 düzeylerinde olduğu, bir başka deyimle Türkiye halkının yüzde 75’inin köylerde bulunduğu bir tabloda ortaya çıktı Köy Enstitüleri…
Nüfusun ezici çoğunluğunun yaşadığı 40 bin köyün susuz, yolsuz, ışıksız, okulsuz olduğu bir dönemde kurulan Köy Enstitüleri köylerimize ışık oldu, yol oldu, uygarlık oldu.
 
**
 
Ancak Türkiye’de kökleşmiş gericilik bu okulları uzun süre yaşatmadı.
Önce İsmet İnönü, ardından Celal Bayar-Adnan Menderes ikilisi, köylere yeni bir yaşamı öğreten okulları kökünden kazıdı.
Yerine din eğitimini yaygınlaştırdı.
 
***
 
O günden bu yana eğitim açısından kurtarılmış bölgeler yaratamadık.
Bütün umudumuzu merkezi hükümetin laik, demokrat eğitim vermesine bağladık.
Oysa yapılması gereken belli…
Bir tür yeni Köy Enstitüleri yaratmak…
 
**
 
Bu konuda ilk adım 1990’lı yıllarda Bursa’da atıldı.
Refah-Yol Hükümeti döneminde tehlikenin farkında olan bir grup aydın elini taşın altına koyarak Çağdaş Eğitim Kooperatifi’ni kurdu.
Amaç Köy Enstitüleri kuşağı gibi çağdaş bir kuşak yetiştirmekti.
O zamandan bu yana imece yöntemiyle yurt ve okullar açtı Çağdaş Eğitim Kooperatifi…
Önce yurt, ardından ilköğretim, daha sonra da lise eğitimi için okullar açıldı.
Bugün 800’ün üzerinde öğrence bu okullarda öğrenim görüyor, hem de en çağdaş bir biçimde…
 
**
 
Ancak bu girişim Bursa sınırlarını çok aşamadı.
Birkaç kentte Çağdaş Eğitim Kooperatif kurulmuş olsa da bu kuruluşlar Türk eğitimine damga vuracak noktaya ulaşamadı.
 
**
 
Şunu görmek lazım artık.
Çağdaş insanlar elini taşın altına koymadan, Türkiye’de ne eğitim düzelir ne de siyaset!
İktidar imam hatiplerin önünü açarken, her cemaat kendi okullarını kurarken, çağdaş insanlar, sosyal medya üzerinden gevezelik yapmaya devam ediyor!
Keşke, Köy Enstitüleri ile övünerek, dövünerek günlerimizi geçirmesek! Keşke, o büyük eğitimci Hasan Ali Yücel’in sözünü yerde bırakmasak:
“Anadolu bozkırında kendiliğinden açıp solan hiçbir kır çiçeği bırakmayacağız.”
 
 
**
 
İşte Türkiye’yi gerçek kurtuluşa ulaştıracak adım budur.
Çağdaş Türkiye arzusunda bulunanlar Çağdaş Eğitim Kooperatifi modeli alıp her kente uygulamak durumundadırlar.
Aksi halde havanda su dövmeye, yakınmaya, AKP’nin aldığı yüksek oy için ağlaşmaya devam eder herkes...
Türkiye’nin 81 kentinde, okullar, yurtlar, üniversiteler açılsa, çağdaş, sorgulayan bireyler yetiştirilmiş olsa AKP ve onu ayakta tutan cemaatler bu ülkede bu kadar etkili olabilir mi?
Eğitim birliği açısından büyük tehlike yaratan, düzene uygun kafalar üreten imam hatip sayılarının artmasını kaygıyla izlemek yerine, bu tür oluşumlar için elimizi taşın altına koymak daha etkili sonuç doğurmaz mı?
 
**
 
Bunları yaparsak ülkemizin geleceğini garanti altına alabiliriz.
İşte o zaman gelecekten umutlu olabiliriz.
İşte o zaman Mustafa Kemal Atatürk’ün gösterdiği yoldan giderek çağdaş uygarlık düzeyinin üstüne çıkabiliriz.
 
 
**
 
Kısaca eğitimde yeni bir hikaye yazmanın zamanı geldi de geçiyor bile.
Cehalet örgütlü kötülüğün anasıdır. Eğitimsiz bir toplum, sizin doğru yaptığınız işleri bile alkışlamaz. Tam tersine kusur bulur. Uğradığınız haksızlığı, ayırımcılığı normal görür. Onun için gelin birinci maddemiz eğitim olmalı! Okullar, yurtlar, eğitim kuruluşları açılmasına öncülük etmeliyiz.
Ülkenin başka kurtuluşu yok!

Önceki ve Sonraki Yazılar