Kadim kentlerin bekçisi zeytin!

Yedi bin yıldır insanoğlunun en bilinen ağaçlarından biri; yerleşik hayata geçtiğinden bu yana zeytini tanıyor, biliyor.
İnsanlığın tarihiyle zeytinin tarihi birbirine yaşıt diyebiliriz.
Bütün kutsal kitaplarda adı geçiyor; Tevrat, İncil, Kuran…
Türklere Roma’dan, Bizans’tan, Rumlardan miras kaldı.
Yani Türkler ortada yokken, zeytin bu yeryüzü toprağında vardı.

******

Zeytin mitolojide bile kendine yer bulan bir ürün…
Rumlar-Yunanlılar, zeytine öylesine kutsallık atfederlerdi ki, zeytin toplama işini bakire kız ve erkeklere yaptırırlardı.
Onlara göre eski Yunan ve Roma uygarlıklarında kutsal bir aileden gelmiş olmanın işareti bir zeytin ağacının altında doğmuş olmaktır. 
Yunan mitolojisinde zeytin ağacıyla ilgili en bilindik öykü Parthenon’un alınlığında bulunan kabartmalarda bulunmuştur.  
Buna göre Atina’yı kimin koruyacağını belirlemek isteyen Zeus, Tanrılar Meclisi’ni toplar.  Ve birr yarışma düzenlenir. Kente en değerli armağanı veren tanrı, Atina’nın koruyucusu olacaktır. Denizler tanrısı Poseidon meclise savaşlarda çok işe yarayacak bir at sunar. Athena, mızrağının ucunu toprağa saplar ve topraktan ince dallı, koyu yeşil yapraklı ve yeşil meyveli bir ağaç çıkar ve şöyle der: 
‘Bu ağaç büyüyüp yüz yıllarca yaşayacak, meyvesinin yağı tüm dünya tarafından aranır hale gelecek, gölgesiyle insanları serinletecek, odunuyla ısıtacaktır.’ 
Yarışı Athena kazanır ve ağaç Yunanistan-Atina’daki tepeye, Akropolis’e dikilir. Bir süre sonra ise Poseidon’un Atina’ya hakimi olamamasına içerlenen oğlu Halirrothios, zeytin ağacını kesmek için elindeki baltayı sallar fakat balta ters döner ve Halirrothios’un kafasını keser.

****

‘Coğrafya kaderdir’ der İbn-i Haldun…
Bu söz bir parça doğrudur; özellikle ağaç popülasyonu anlamında…
Coğrafya sizin ne yiyeceğinizi ne giyeceğinizi, neler yapacağınızı belirleyen ana unsurlardan biridir.
Bursa’nın zeytin konusundaki kaderini ise Gemlik belirledi.

****

Homeros’un zeytin yağı için “Sıvı altın” dediği bu kutsal meyve yerel bir yiyecek olarak kaldı uzun yıllar…
Osmanlı döneminde ihmal edilen zeytine cumhuriyet döneminde sahip çıkıldı.
1939 tarihli ‘Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerinin Aşılattırılması Hakkında Kanun’, zeytinliklerin korunmasını ve geliştirilmesini düzenledi. Zeytinlik alanların daraltılamayacağını belirten o yasaya göre ‘Zeytinliklerin 3 kilometre yakınında zeytin işleme tesisi dışında toz çıkaran hiçbir tesise izin verilemez.’

****

Sonraki yıllarda Marmarabirlik kuruldu, zeytin üreticisinin ortak örgütlenmesiyle oluşan yapı, zeytini, zeytinciliği önceleyen en önemli kurumu haline geldi.
Bugün Türkiye’nin ‘Kara altını zeytini’ yurt içinde ve yurt dışında pazarlayan Marmarabirlik’tir.

****

Zeytin aleyhine, madencilik lehine çıkarılan yönetmelik bu coğrafyanın en önemli ürününe karşı sabotajdır. 
Gelecekte tıpkı bugün Ayçiçek yağında olduğu gibi zeytinyağına muhtaç olmak istemiyorsak bu yönetmelikten derhal geri dönülmelidir.

****

Mitolojiyle başladım, antik kentlerle bitirelim. Ege’de hangi antik kente giderseniz gidin içinde zeytin ağacını görebilirsiniz. Eşimin doğup büyüdüğü Milas-Selimiye’de Euromos antik kentinde de çok sayıda zeytin ağacı var. Bundan esinlenen Melike Baysal, “Antik kentlerin bekçisi zeytin ağacı” tanımlamasında bulundu. Sadece antik kentlerin değil kadim bütün kentlerin bekçisidir zeytin ağacı! 
 

Önceki ve Sonraki Yazılar