Övgün A. Ercan

Övgün A. Ercan

İran’da son Türk yönetimi; Kaçarlar

Tebriz’de eski çarşının arkasında Kaçar yönetiminden kalma bir saray ev müzeye dönüştürülmüş.3 katlı evin içi Türklerin İran’da son yönetimi olan Ka- çarlar’dan kalma, basılı paralar, kaçarlar giysileri, kullandıkları savutlar-silahlar, yaşantıları, kullandıkları çalgılar ile donatılmış.

Peki, İran’da son Türk soyu olan Kaçarlar kimdi? Kaçarlar Türkmen’dir. Kaçar Soyu, İran’daki Türkmenlerden Kaçarların Koyunlu kolunca kurulmuş, 1796 ile 1925 yıllar arasında İran’a egemen olmuş ilkuttur-devlettir. Safevi Soyu altında Kızılbaş ordusunu oluşturan Türkmenlerden olan Kaçar boyları, 15. yüzyılda bugünkü Dağlık Karabağ’da göçebeydiler. Ancak 17. yüzyılda sınır koruma görevi için Gürgan bölgesine Astarabad dolayına gönderilmişlerdir.

Kaçar boyları, Develi kolu ile Koyunlu kolu başta olmak üzere iki koldan oluşan boylar birliğidir. Bu iki kol arasında güç çatışması yaşanmaktaydı. Bu çatış- mayı kazanan Koyunlu kolundan Muhammed Hasan Han, Afşar Soyu’nun kurucusu Nadir Şah’ın ölümünden sonra Gilan, Mazenderan ile Gorgan olmak üzere Hazar Denizi kıyısını alarak Güney İran’da Zand soyunu kuran Kerim Han Zand ile çatışmaya başlamış. Kerim Han Zand Kaçarların iç çekişmesinden yararlanmak için Muhammed Hasan Han’ın oğlu Ağa Muhammed’i Şiraz’daki sarayında tutsak alarak Develilere destek vermiş. 1758’de Muhammed Hasan Han Koyunlu kolunun başına geçmiş, sonra da Zand Soyu içinde yer almış.

Ağa Muhammed, Kerim Han Zand’ın ölümünden sonra 1779’da Şiraz’dan kaçmaya başarmış. 1781’de Çarlık Rusya’sını geri çevirerek Astarabad’da Develi kolunu yenerek Kaçarları birleştirmiş. 1796’de İran’ı birleştirerek başkenti Tehran olan Kaçar Soyu’nu kurmuş.

Ağa Muhammed bir yandan Güney İran’daki Zand Soyu ile çatışıp öte yandan Kuzey İran’da egemenliğini genişletmiş. 1785’te Hazar Deniz kıyısını alarak başkenti Tehran’a taşımış.  1794’te Lütf Ali Han’ı tutsak alarak Zand Soyunu yıkmış. 1795’te Rusya’nın egemenliğini isteyen Gürcistan’ı almış. Tiflis’i aldıktan sonra Tehran’a dönerek 1796’da Şah olarak tahta çıkıp Ağa Muhammed Şah olmuş. Ardından Meşhed’i asarak Afşar Soyu’nu son vermiş. 1796’te Çarlık Rusya’sı Gürcistan’ı geri almak istemiş, ancak II. Kazalin’in ölümünden dolayı durmuş. Rusya’nın güneye inişinden endişelenen Ağa Muhammed Şah, Buhara’ya gideceğine, Gürcistan’a yürümüş ancak yolun ortasında 19 Haziran 1797’de bir kalkış- mayla öldürülmüş.

Ağa Muhammed Şah, çocukken kısırlaştırıldığı için çocuğu yoktur. Bundan dolayı, Sadrazam İbrahim Karantar Şirazi Fars ilbeyi-valisi Sultan Baba Han’ı getirerek Feth Ali Şah olarak tahta çıkarmış. 1798’de Feth Ali Şah, Azerbaycan’daki Kürtlerden Sadık Han Şagagi, Güney İran’daki Muhammed Han Zand, öz kardeşi olan Hüseyin Kuli Han ile çatış- mış. 1801’de Fars görevlileri (‘Tacik’)’nın gücünü azaltmak amacıyla sadrazam İbrahim Karantara Şirazi’yi görevden alıp asmış. Sonra, Tebriz’e Veliaht Abbas Mirza’yı atayıp, Azerbaycan’ı denetiminde tutmaya çalışmış. Bundan sonra Kaçarların tekinleri-veliahtları sürekli Tabriz ilbeyi olmuş. 

1800’de Doğu Gürcistan Rusya’ya alınmış. Bu durumu onaylamayan Kaçarlar ile Rusya arasında 1804’den sonra savutlu-silahlı çatışmalar başlamış, böylece Birinci İran-Rusya Savaşı patlak vermiş. Kaçar ordusunu yöneten Abbas Mirza ordunun, yenilenmesi gerektiğini görerek düzenli orduyu kurmuş. Abbas Mirza Aras Irmağını aşarak Erivan’a girmiş. Bunun için 1810’de Rusya barış istemiş, ancak Kaçarlar reddetmiş. 1812’de Aslan Decu’da kesin yenilgiye uğradıktan sonra Britanya’nın aracılığıyla 13 Eylül 1813’te Gülistan Antlaşması imzalanmış, böylece Kaçarlar Gürcistan ile Kuzey Azerbaycan’ı yitirmiş. İşte ilk kez Kuzey ile Güney Azerbaycan’ın bölünmesi böyle gerçekleş- miştir. Aynı dönemde Kaçarlar, Osmanlı ile de savaşmış, böylece Bağdat’ın kapısına dayanmıştır. Ancak yine Britanya’nın aracılığıyla Erzurum Antlaşması imzalanmış, Kasr-ı Şirin Antlaşmasında belirtilen sınırlar yeniden onaylanmıştır. 1836’de Feht Ali Şah’ın yaklaşık 100 çocuğundan Muhammed Şah tahta çıkmış. Bu dönemde Britanya güneyden İran’ı yarı sömürgesi yapmaya başlamış

İsmaililiğiin önderi Ağa Han bu duruma başkaldırmış olsa da bastırılarak Hindistan’a sığınmış. 24 Mart 1844’de Seyyid Ali Muhammed Allah’ça kendisine bir vahi indiğini, kendisinin yitik 12. imam olduğunu savlayarak Babiliğini örgütlemeye başlamış. Babiler Kaçarların tutumunu, ayrıca var olana Şiilik ile başta Rusya ile Britanya olmak üzere Avrupalıların sö- mürgeciliklerini eleştirmiştir. 1848’de Muhammed Şah öldüğünde Babiler baş- kaldırmış, sonra Nasreddin Şah Rusya’nın yardımıyla Babileri bastırmaya çalışmış. Babileri bastırmakla başarılı olan sadrazam Emir Kabir İran’ın yenileşmesini sağlamayı başlatmış ancak 1852’de Nasreddin Şah’ca öldürülünce yenilikler sona ermiş. 1870’da Kaçar Soyunun akçal durumu sıfırlanmış. Böylece Avrupalı yatırımcılara akçal ayrıcalıklar vermeye başlamış. Bunun sonucunda İran, Rusya ile Britanya’nın yarı sömürgesi olmuş. Dışarıdan ucuz ürünler, İran’ı güçsüzleştirmiştir.

Tütün üretimi ile satışının 50 yıllık tekel olarak Britanya’ya gizlice verilmiş. 1890’de İstanbul’da çıkan Akhtar gazetesince bu durum ortaya çıkarılınca İran’da ulemalar ile bazariler ‘Tütün Kıyamı’ adlı baş- kaldırıyı başlatmış, Kaçar Soyu tütün ile ilgili ayrıcalıkları Britanya’dan geri almış. Bunun üzerine, Britanya, Pehlevi soyunu bularak 1925 yılında Türk Kaçarlar soyunu İran’da son vermiştir. Görüldüğü gibi İngiltere, batıda Osmanlı İlkutunu ortadan kaldırırken, doğuda da İran’ı kendi çıkarları doğrultusunda biçimlemiştir. Günümüzde, Anadolu’da olan Kayseri-Develi ile Koyunlu, Kaçarların Türkiye’deki sürekleridir. Şunu söyleyemeden geçemeyeceğim, kadınların tıpkı rahibeler gibi, içi beyaz dışı siyak türbanla örtülmesi Kaçarlar döneminde görülmüştür.

Önceki ve Sonraki Yazılar