Hüsnü Mahalli

Hüsnü Mahalli

​Merkez üssü Ankara


 Bir yıl öncesinden başlayalım.
 ABD hariç hiç kimse IŞİD ve Nusra için terörist demiyordu.
 Demeyenler de  'Esad'ı devirirler' umudu ile ya sesini çıkarmıyor ya da dolaylı da olsa bu terörist örgütlere yardım ediyorlardı.
 Yine bir yıl önce PYD'ye savaştıkları için Ankara IŞİD, Nusra ve ÖSO'ya yardım ediyordu.
 O sıralar IŞİD ve diğer gruplar henüz düşman olmamış ve birbirlerini boğazlamaya başlamamışlardı.
 O sıralar tıpkı bugün olduğu gibi Ankara IŞİD ve PYD için 'Bunlar Esad'ın adamları' diyordu.
 Ama bir yıl önce  PKK'nın Suriye kolu olarak PYD'ye terörist diyen Ankara her nedense benzer tanımlamayı IŞİD için kullanmıyordu.
 Bu konuda Suudi Kral bile bir adım öndeydi. General Sisi'ye destek veren Kral Hazretleri IŞİD, Nusra ve Ankara'nın çok sevip kucakladığı Müslüman kardeşleri terörist ilan etmişti.
 Sonra Musul işgali oldu.
 Katar Emiri'nin sahibi olduğu Elcezire televizyonu, ki bir CİA ve Mossad operasyon merkezi gibidir,  IŞİD ve yandaşları için 'Sünni Devrimci Savaşçılar' diyordu. IŞİD'in müttefiği ve terör suçlaması ile idama mahküm olan Irak eski Cumhurbaşkanı Yardımcısı Tarık Haşimi ise o sıralar İstanbul'da demeç verip duruyordu.
 Ama IŞİD Musul'da 46 Türk vatandaşını rehin almıştı.
 Olaylar hızla gelişiyordu.
 ABD ve müttefikleri önceleri seyirci kalmayı tercih etti.  IŞİD'çiler Erbil'e yaklaşınca işler karıştı. ABD ve Batılı müttefikleri çok kızmıştı. Bugün hiç kimsenin hatırlamadığı Ezidiler bahane edilerek harekete geçildi ve Uluslararası Koalisyon kuruldu. Amerikalılar bile 'Bu Koalisyon 30 yıl IŞİD ile uğraşacak' dedi, diyor.
 Gelelim Türkiye'ye .
 Rehineleri bahane eden Ankara Koalisyona katılmadı. Rehineler bırakıldıktan sonra Ankara IŞİD'e terörist dedi ama Koalisyona katılmak için koşullar ileri sürüp durdu:.
 1- Suriye'nin kuzeyinde tampon ve uçuşa yasak bölge kurulsun.
 2- IŞİD'e karşı savaşacak Koalisyon güçleri aynı zamanda Esad'a karşı da savaşsın.
 3- Koalisyon ülkeleri Esad'ı devirebilmesi için muhaliflere ciddi destek versin.
 Ancak ABD bu koşulların hiç birini kabul etmedi.
Bu da yetmedi Biden ortaya çıkıp Türkiye-IŞİD ilişkisi konusunda bildik önemli açıklamalarını yaptı.
 Tam da bu sırada IŞİD Aynelarab'a saldırmıştı.
 Ankara bir kez daha sıkıştı. Çünkü gecikmeli ve isteksiz de olsa IŞİD'i ve çok öncesinde PYD'yi terörist ilan etmişti. Ankara'nın terörist dediği bu iki örgüt yine Ankara'ya göre Esad'ın adamları idi.
 Müthiş bir strateji.
 'Esad'ın adamı IŞİD'çiler Esad'ın adamı PYD'ye saldırıyor ama Esad'ın baş düşmanı Erdoğan'ın başmüttefiği Obama'nın uçakları Ankara'nın en hakiki müttefiği Katar'dan kalkarak Esad'ın adamı PYD'ye saldıran IŞİD'i bombalıyor ve Esad'a yardım ediyor.
 Biraz uzun bir cümle oldu ama herşeyi anlatıyor.
 Yok eğer olmadı ise o zaman devam.
 Ankara IŞİD ve PKK'nın paraleli olduğu için PYD'ye terörist diyor.
 ABD ve müttefiklerinin IŞİD'i bombalamasına ses çıkarmayan Ankara iş yardım konusuna gelince çok kızıyor ya da öyle görünüyor. Bir çok çelişkili demeç ve davranıştan sonra Ankara Peşmergenin kuzey Irak'tan gelip Konani'ye geçişine izin veriyor.
 Yani 'terörist' PYD'lilere yardım ve desteğe sesini çıkarmıyor.
 Bu da yetmiyor Cumhurbaşkanı Erdoğan ' Bu konuyu ben önerdim Obama'ya ' diyor.
 İş bununla da kalmıyor.
 Iraklı Kürtler'in  ve onların hamisi ABD'nin 'terörist' PYD ile olan resmi temas ve desteğine ses çıkaramayan Ankara bu kez Suriyeli muhalifleri devreye sokuyor. Esad'ın terörist ilan ettiği ve Antakya'da kurulan ÖSO komutanları 'terörist' PYD'ye yardım etmek için Kobani'ye 1300 adam göndermeye hazırız dediler. Cumhurbaşkanı Erdoğan da bu bilgiyi teyit etti. Kürt kaynaklar ise bu tür savaşçıları istemediklarini çünkü daha bir yıl öncesine kadar ÖSO'cular IŞİD ile birlikte PYD'ye karşı savaşıyorlardı. Anlaşılan ÖSO'cular bu son açıklama ile ABD'nin rıza, gönül ve dolarlarını kazanmak istiyorlar. Çünkü ABD daha Haziran'da Obama'nın 'Bunlar bir işe yaramaz' dediği muhalifleri yeniden ılımlaştırıp eğiteceğini söylüyor. Bu işe de Ankara talip ama Washington Post ' Bunlar Esad ya da IŞİD'a saldırsınlar diye değil kendilerini savunmak için eğitilecekler' diyor.
 Üstelik Iraklı Peşmergenin bile Kobani'de savaşmasını ve kendi zaferine ortak olmasını istemeyen PYD'nin 'Arap ve özü Müslüman Kardeşler olan'  ÖSO'culara sıcak bakmayacağını herkes bilir. Çünkü Kürt ulusunun önderi olma iddiasında olan Öcalan ABD'nin PYD'yi tanıması ve bu tanıma sonucu Kobani'de kazanılacak zaferden sonra bölgesel dengeler içinde çok daha güçleneceğini hesaplıyor. Yani Türk devletine göre terörist kabul edilen PKK olası Kobani zaferinden sonra Türkiye'nin de geleceğini belirleyecek tüm süreçlerde çok önemli bir faktör olma hesabını yapıyor. Barış süreci de tüm bu gelişmelerden mutlak etkilenecektir.
Bu hikaye ve çelişkilerin fay hattının sonu yok ama depremin merkez üssünün Ankara olacağı kesin.
 Allah Türkiye ve tüm coğrafyamızı Ankara merkezli bu depremin tsunamisinden korusun.
 Çünkü Richter bile bu depremin gücünü ölçemeyecektir.


Önceki ve Sonraki Yazılar