Beka sorunu Türkiye’nin mi, AKP’nin mi?

2002’de her şey yolunda başlamıştı. Yılların yolsuzluk birikimi ile uyum içinde mücadele eden koalisyonun ekonomik şansızlığını halk anlamak istemedi. Farklı bir anlayışta olan siyasi bir partiyi tercih etti. Haklıydı da. 60 yıllık siyasetin getirdiği çalkantıda yeni bir arayıştan doğal ne olabilirdi.

AKP, koalisyonun ekonomik kararlarından doğan iklimi kullanarak, inanç sömürüsü ile sonraki seçimlerde de halkın desteğini aldı. Terör bitmiş, sıcak para bizim gibi ülkelerde kazanç kapıları aradığı dönemi iyi yakalamıştı. Önceki hükümet döneminde alınan tedbirlerle düşen enflasyonu sahiplenip kendi başarısı gibi gösterdi. Halktan aldığı desteğin kaynağını araştırdığında inanç faktörünün ilk sırada olduğunu görünce dinsel faaliyetleri ön plana alan uygulamalara ağırlık verdi. Bu sırada ne Türkiye’nin ne de AKP’nin beka sorunu yoktu. Derken “irticanın odak noktası” iddiası ile açılan parti kapatma davası ilk “beka” sorununu gündeme getirdi. Bu AKP’nin olmak ya da olmamak sorunu idi. Anayasa mahkemesinde bir süre önce yapılan AKP çalışmaları sayesinde parti kapatılmadı ve para cezası ile geçiştirildi.

Cemaat’in bilinen kumpas davaları başladı- ğında önce TSK’nın beka sorunu gündeme geldi. Bilinen sonuçlarıyla yüzlerce kumpas mağduru ve vesayet bahanesi ile TSK’nın bekası yok edildi. Bu yok ediş AKP için varoluş demekti.

Cemaatin güçlenmesi ve AKP’nin iktidarını elinden alma girişimiyle 17-25 Aralık’ta kendini gösterdi. Söz konusu olan Türkiye’nin bekası iken AKP bunu kendi beka sorunu olarak gördü. Cemaatle etle tırnak gibi oluşlarından Türkiye’yi, FETÖ’den kurtarmak yerine iktidarda kalma uğ- runa siyasi basireti kullanmadan eşit olmayan seçim kampanyalarını sürdürerek yönetimde kaldı. Bunun yolu da içindeki FETÖ’cüleri üzmeden partiyi kontrol etmekti. Bu tercihi de cemaati darbe planına sürükledi. AKP böyle bir hainlik bekliyor muydu bilinmez ancak bunun Türkiye’nin bekasını tehdit edeceğini bilmesine rağmen kendi “bekasını” önemseyip gereken tedbirleri almadı.

Sonuçta 15 Temmuz’u yaşadık. Bu darbe girişimi bile AKP’yi akıllandırmadı. Türkiye’nin beka sorunu ile AKP’nin beka sorunu arasında yaptığı tercihte partisini seçti. Oysa Türkiye olmadıkça AKP veya başka bir kurumun ne değeri olabilirdi.

Bu tercihin gerektirdiği uygulamalarda kendi içindeki FETÖ’cülere sessiz kalıp, aksine kendine muhaliflere baskıyı arttırdı. Hatta beka sorununu geri dönülemez boyutlara taşıyacak “Tek Adam” anayasasının referandumu için YSK eli ile tam kanunsuzluğa çanak tuttu.

Şimdi ise FETÖ ilişkili söylentilerin önlenemez oluşunu görülüp Belediye Başkanları üstünden operasyonlara başlandı. Nedenini gizli tutmalarına rağmen kulislere sızan bilgiler mide bulandırıcı boyutlarda.

Evet, Türkiye’nin ve AKP’nin “beka” sorunu var ancak kurtarılmaya çalışılan Türkiye değil.

Önceki ve Sonraki Yazılar