Toplum vicdanı yanılır mı?

Toplumun vicdanına güven” konusundaki tespitlerde tek bir bakışla karar vermek sübjektif ve yanıltıcı olabilir. Konuya göre değişebileceğini değerlendirebilmeliyiz.
Toplum vicdanının söz konusu edileceği değerlendirmelerdeki yargılamalar onu mahkûmiyete bile dönüştürebilir.
Önce vicdan konusunu ele almalıyız.
Kendi vicdanımızın kararları karşısındaki tercihleri değerlendirirken başkasına “Vicdansız” yakıştırması ilk yanlışımız olarak ortaya çıkar.
Her kararın değerlendirme mekanizmasında vicdan denen olgu zaten vardır.
Bize göre yanlış olanlar vicdansızlığı değil, o kişi ve grup vicdanının kendi değerlendirmesidir. Toplumsal ayrışmanın kutuplaşmaya vardığı ve büyük kalabalıklara ulaştığı bir dönemde aynı konuda ayrı karaları alanların vicdanlarını beslendikleri elemanları inceleyerek duygudaşlık yapmalıyız.
“Vicdansız” demek
Toplumsal kararlarımızın karşısındaki düşünceleri anlamaya çalışmamız kendi düşüncelerimizi gözden geçirmek için olmasa da, onların ortak özelliklerinin “Nicelik” olduğundan eminsek sosyal kopuşların başlamaması için “vicdansız” yakıştırması yerine vicdani değerlerini anlamalıyız.
Gerçek doğrular kendi düşüncelerimiz de olsa toplumsal vicdanın tamamı olmayacağından sosyolojik değerlendirmede hedeflenene istesek de ulaşamayız.
Topluma bu mantıkta bakıldığında, kararlarında niteliksiz tercihlerin oluştuğu kesimleri bu düşüncelere hazırlayan siyasiler için “Vicdansız” demek hakkımız olabilir.
Bu kişisel değerlendirmedeki ölçümüz de siyasilerle sınırlı olmayı gerektirir.
Yurttaşların bir kesimi için “Vicdansız” yargısı “Toplum Vicdanını” yargılamak anlamına geleceğinden, sonuç alınamaz ve toplumu aydınlatmak açısından stratejik olmayacaktır.
“Aydın” kimdir?
Yaşadığımız çağın bilimsel gerçekleri, değerlendirmemizin ana temeli olmalıdır.
Bilime dayanmayan tespitler bizim değerlendirmelerimizi de tartışılır hale getireceğinden haklılığımıza inancımız sarsılacaktır.
Dogmatik değerlerle oluşmuş vicdanlar ile bilimsel ağırlıklı kararlar bu konudaki yol ayırımıdır.
Burada önemli olan, doğruları bilmesine rağmen toplumu bilimden uzak düşünce yapısına taşımaya çalışanlardır.
Toplumda “Aydın” olarak bilinen kişilerin belli isimler başlığında tanımlanma yanlışını aşarak daha gerçekçi olabiliriz.
“Aydın” o toplum içinde bilimsel düşünebilen fertlerin tamamı değil, bildikleri ile yanındakini aydınlatanlardır.
Birilerinin daha bilinir veya medyatik olması ona sadece daha fazla sorumluluk yüklemekle kalmalıdır.
Sorumluluk taşınabildiği sürece de, toplum ona saygınlığını esirgemeyecektir.

Önceki ve Sonraki Yazılar