Süleyman Karan

Süleyman Karan

Böyle parti içi muhalefet bu iktidar için ballı börek

Türkiye’de siyasal kültüre egemen olan üç temel özellik var ki, siyasetin bu denli düşük olmasının önemli etmenlerinden. Yok sanıldığı gibi lider sultasından, çıkar ilişkilerinden veya parti tüzükleriden söz etmiyorum. Onlar zaten kangrenleşmiş illetler. Sözünü  etmek istediğim, daha basit şeyler... Şişirilmiş egolar, ideolojisizlik ve hamaset... Hele ki CHP gibi bir kurucu partiyseniz, işte bu üç virüs, o partiyi her seferinde rezil edebiliyor. Bırakın milleti, beş para etmez, ahlak ve zekada kıtlık çeken iktidar yandaşı süprüntü gazetecilerin ve cahil sözde akademisyenlerin bile, o leblebi kadar beyinleriyle CHP’yi yerden yere vurmasına fırsat veriyor.

Muhalefet dediğin partiye göre olur

Biraz geç olmakla birlikte, CHP kurultayında ve sonrasında ortaya çıkan tabloya şöyle bir bakınca, bu siyasal kültürün ne denli düşük kalitede olduğunu görmek için parti içi muhalefete bakmak yeterli. CHP’nin bir tarihi var, yine bu partinin siyasal yelpaze içinde konumlandığı ve tarif edilmiş bir yeri var. Beslendiği ve inşa edildiği temel belli. Parti üyelerinin ve partiye oy verenlerin de üç aşağı beş yukarı nasıl bir siyasal eğilimi olduğu da ortada. Bu parti sosyalist bir parti değil mesela bu net, öyle değil mi? Bal gibi de öyle. Radikal demokrat mı, tabii ki hayır. Sosyal demokrat mı, o da değil. Kurucu parti kimliğini reformlarla ve siyasi dengelerle dönüştürmeye çalışan, bunu ittifaklara göre tasarlamaya çalışan bir parti şu anda CHP.
Gelelim yelpazenin diğer kısmına... Radikal demokrat olduğu iddiasındaki ama ezilen ulus milliyetçiliği eksenli ve kimlik siyaseti yapmak durumunda olan HDP çıksa çıksa yüzde 15’e çıkabilir. O Türkiye’nin etnik özelliklerinden kaynaklı bir parti olarak işlevini görüyor ve görecek. Yani CHP’yi eleştirenlerin bazıları, bilmeli ki bu misyon CHP’ye ait değil. Ama bir şekilde iki parti ittifak içinde olabilir. 

Türkiye’de siyasete egemen olan yapının sağ ideolojiler olduğu da bir o kadar net. Türkiye artık eski Türkiye değil, ve merkez sağın bugün alıp alabileceği oy da yüzde 20. Gerisi siyasal islamcılara ve ırkçılara gidiyor. Bu arada dikkat ederseniz, merkez sağ diye tarif edilen yerde olduğunu iddia eden partiler de ya aşırı milliyetçi bir kökene sahip (İYİ  Parti), ya İhvancı (Gelecek Partisi) veyahut liberal soslu ‘süslüman’ (DEVA Partisi)! Ve bu siyasal panoramada CHP yönetiminin ağzıyla kuş tutsa alabileceği oy yüzde 30-35 bandında. Yani iktidarı siyasal islamcılardan ve ırkçılardan kurtarabilmek için, bu sağ partilerle de ittifak içinde olması gerek şimdilik. 

Parti içi muhalifet seçmenini tanımıyor mu?

Şimdi gelelim CHP’nin seçmen tabanına... Çok az bir bölümünü sosyalistlerden ve kendini sosyal demokrat olarak tanımlayanlardan, gerisi karışık ama şöyle tarif etmek çok mümkün, ülkenin bölünmez bütünlüğü ve laiklik konusunda taviz vermeyen kesimlerden oluşuyor. Rakipsiz ve en rahat seçimi aldığı kentlere bakarsanız, göreceksiniz ki hemen hepsi geçmişte Demokrat Parti ya da Adalet Partisi’nin kalesi olan kentler. Kabaca bu kesimi modern muhafazakarlar diye tarif etmek mümkün. Muhafazakarlar ama onların hepsinin ortak paydası Atatürkçülük ve bu kesim kimlik siyasetine karşı çok mesafeli. Sosyalizme de bir o kadar uzak, sosyal demokrasiyi tarif etseniz belki bir ölçüde sıcak bakabilirçok cüzi bir kısmı ama aslında bildiğiniz merkez sağ seçmen profilinin bir tık ötesine geçmiyor çoğu. Bir diğer oy tabanı Aleviler, genelde parti içi çekişmelerde ciddi bir güce sahip. Bazıları tarafından kullanılan bir potansiyel. Aleviler’in CHP’ye oy vermesinin temel sebebi doğal olarak laiklik. 

Sol soslu hamaset

Yani partinin yapısı, üyelerin konumlanması ve oy potansiyeli böyleyken, kendini ‘sosyalist’ gibi tanıtan (öyle de değil), İlhan Cihaner çıkıyor kürsüye, esip üfürüyor yönetime. Tabanda bir karşılığı yok, ama o istiyor ki bu parti sosyalizan bir parti olsun. Ve bu kişiyi, CHP’nin konumlanmasından ve Kemal Kılıçdaroğlu’nun dengeler politikasından nefret edenler destekliyor! Sosyalistler ise o hamaset dolu, içi boş konuşmasını yere göğe sığdıramıyor. Eğer ki kazara seçilse, partinin oyları en az 5 puan geriler, partiyi yönetecek bir kadro bile çıkaramaz. Peki madem ideolojik olarak uyumlanamıyorsun partine, bak mis gibi SOL Parti var, git orada siyaset yap. Ama yok, oradan meclise girmek hayal, o sebeple illa ki de CHP değişmeli!

Sahne şovuyla nereye kadar?

Peki ya Muharrem İnce... O tam Türkiye’deki düşük profilli siyasi kültürün ve siyasi ahlakın bir özeti gibi. İktidara olan ve giderek artan memnuniyetsizlik sayesinde cumhurbaşkanlığı seçimlerinde, diğer partilerin de desteğine rağmen aldığı oy ortada. Hamaset ve sahne şovuyla işi götürmek dışında bir becerisi yok. İdeolojik bir duruşu var mı? Eh birazcık işte, Emine Ülker Tarhan’ı alın, üzerine az İlhan Cihaner sosu dökün, gerekirse birazcık Kemal Kılıçdaroğlu serpin, bazı durumlarda da ne idüğü belirsiz Öztürk Yılmaz damlatın, alın size Muharrem İnce. Solumsu Süleyman Demirel gibi bir şey çıkar karşınıza... Baştan aşağı bir popülizm özetle. 

Sanki sosyalist parti yokmuş da...

Peki dertleri ne? Önce ego, birileri gaza getirdi mi dünyayı yakacak bir ego. İkincisi bakmayın siz İlhan Cihaner’in ‘sosyalistliğine’, bal gibi de ideolojisizlik, bunu bir ideoloji adına yapar gibi görünüp, partideki sorunlardan faydalanıp konumunu güçlendirmek amaç, hepsi o. Üçüncüsü hamaset ki, zaten bu da siyasal kültür ve siyasal ahlakın zayıflığının bir başka göstergesi. Hataları tespit et, damardan gir, es üfür. Bir programın var mı? Yok! Peki bir kadron var mı? Yok!

Dünyayı yakacak ego ve gaz
Gelelim Muharrem İnce’ye... Ego tavan tabii, onu geçelim. İdeoloji hak getire, o da ne ki? Varsa bir ideolojisi o da ‘gazoloji’! Beş-altı kelimelik bir jargon ve bolca hamaset. 
Ve şu anda ırkçıların desteğindeki siyasal islamcılar ciddi oranda taban desteğini yitirirken, CHP yüzde 30 üzerini zorluyor. Böylesi bir ortamda, bu parti içi muhalefetin yaptığı ise sadece partinin yapabileceği bir atağın önünü kesmek. Hele ki ittifaklar siyaseti içindeyken böylesi zorlamalara girmek. Şimdi bunlar partiyi mi düşünüyor, vatanı mı? Yazının girişinde sözünü ettiğim üç saik dışında, bunları motive eden bir şey varsa ben de maymun olayım!

Önceki ve Sonraki Yazılar