
İttihat ve Terakki'den beri!..
Bu sıralar devletin yukarı katlarında bazı çelişkiler yaşandığı seziliyor. Fakat bu tarz çelişkiler hiç de “Yeni” sayılamazlar. Cumhuriyet öncesi de Cumhuriyet sonrası da hep vardılar. Ancak tarih bilmeyenler ve siyasetin doğasından anlamayanlar bunlar karşısında şaşabilir ya da yok sayabilirler. O zaman ya saf ya da cahildirler!
İşte şu ara yarıladığım bir kitap tam da bu açılardan tarihimize ışık tutuyor. Söz konusu kitabın başlığı “İttihat Terakki’nin Son Günleri / Suikastlar ve Entrikalar” başlığını taşıyor. (Bengi Y. 2007. Hazırlayan: İsmail Dervişoğlu) 733 sayfalık hayli hacimli kitabın değinmediği nokta yok gibi. Yazarı dönemin yakın tanıklarından, eski gazetecilerden Mustafa Ragıp Esatlı. Kitap aslında 1937 yılında Akşam Gazetesi’nde tam 181 bölüm halinde tefrika edilmiş. Yani olaylar henüz taze iken.
Neyse, genellikle herkes İttihat Terakki Partisi’nin “Trio”su Enver Paşa, Talat Paşa ve Cemal Paşa’nın “Birlik içinde” olduklarını sanırlar. Durum aslında hiç sanıldığı gibi değildir. Özellikle de eski dostlar Enver ve Talat Paşa’ların birbirlerine itimatları hiç kalmamış görünüyordu.
Bilhassa “Teşkilatın Silahşoru” Yakup Cemil’in idamı sonrası bu durum daha da barizleşecekti. Hatta İttihat ve Terakki’nin Enver ve Talat çevresinde iki ayrı yapıya büründüğü bile söylenebilirdi. Özellikle Dahiliye Nazırı Talat Paşa’nın Harbiye Nazırı Enver Paşa’nın arkasından entrikalar çevirdiği ve bir tür “Darbe” hazırlığında olduğunun emareleri mevcuttu. Bunu sezen Enver Paşa da Talat Paşa’yı tasfiye etmenin yollarını arıyordu. Ancak “Memlekette ikilik çıkmaması için” topluma karşı “Beraberlik” görüntüsü veriyorlardı.
Talat Paşa, İttihat Terakki’nin Merkez-i Umumi’sinde hâkimiyet kurmaya ve “Fedai” kadrolarından kendine bağlı özel birlikler oluşturmaya çalışırken hedefinde Enver vardı. Diğer yandan Harbiye Nazırı ve Saray’ın damadı olan Enver Paşa’nın etkisini kırmak için ordudan dostlar edinmeye gayret gösteriyordu.
Ancak Enver’i doğrudan hiç eleştirmiyor, Harbiye Nezareti’nin kimi uygulamalarını eleştirir görünüp, muhtelif şayialar yayıyordu. Ayrıca Enver Paşa’nın sadık yaverlerini küçük düşürmeye çalışıyor, Muhafız Taburu Kumandanı’nı ise tayin ettirmeye uğraşıyordu. Yanı sıra Saray nazarındaki itibarını yıpratmaya çalışmaktaydı. Enver Paşa yalnızlaştırılmak isteniyordu.
O kadar ki iş sonunda Enver Paşa’ya yönelik bir suikast hazırlığına kadar vardı. Paşa’nın gafil bir hali kollanır olmuştu. Nitekim Enver Paşa bir gün Kuruçeşme’deki yalısından yola çıkarken bir kurşun yaverinin otomobilinin camını delecekti. (Şoförü değiştiği için saldırgan bu otomobili Enver Paşa’nın otomobili sanmıştı.) Enver Paşa derhal durumu tahkikat ettirecekti.
Nitekim Enver Paşa bir gün Talat Paşa’yı yalısına çağırttı ve kendi otomobilinde beraberce gitmeyi teklif etti. Amacı aynı arabada iken Talat’ın huzursuz olup olmayacağını ölçmekti. Ancak her zamanki güzergâhı izlemediler. Enver inerken Talat’a mesajı vermişti; “Size ikinci bir yol öğrettim. Bana da bu yolu öğrettiler!”
Kıssadan hisse; İktidarın tabiatı şüphe ve çelişkidir. Dostlar arasında bile!..
NOT: Mustafa Ragıp Esatlı’nın diğer kitapları; Saray ve Konakların Dilinden Bir Devrin Tarihi (Bengi Y. 2010), Manastır’da Patlayan Tabanca / Meşrutiyet’ten Önce (Bengi Y. 2007), İttihat ve Terakki’nin Tarihinde Esrar Perdesi (Örgün Y. 2004)