Neden Yaşar Nuri Öztürk olmasın?

AKP’nin Cumhurbaşkanlığı seçimi konusundaki tavrına şaşıyorum. Başbakan Erdoğan dahil öteki parti sözcülerinin hepsinde, bir tek seçicilik, bir dayatma uslubu söz konusu. Bir haddini bilmezlik, bir şımarıklık ki, hoş görmek mümkün değil. Daha bugünden, Cumhurbaşkanı’nın kim olacağı konusunda, “Biz karar veririz, bizden başka kimsenin adayı seçilemez!” demeye getiriyorlar!
Oysa bu konuda karar verecek olan seçmendir, halktır. Ve “her ne kadar AKP, 2011 seçimlerinde oyların yüzde ellisini almış olsa da” Cumhurbaşkanlığı seçimi, AKP adına “çantada keklik” değildi. Zira burada oylanacak olan bir parti değil, Türkiye Cumhuriyeti’ni temsil edecek olan tek bir kişidir. Ve halk, cumhuriyet tarihi boyunca sandığa giderek ilk kez tek bir kişiyi seçecek. Yani bir siyasal iktidarı ya da bir zümreyi seçmeyecek.
Burada bir ayrıntıya dikkat çekmek istiyorum; o da seçmenin davranış biçimi ile ilgili… Seçmen, bu seçimde genel seçimlerdeki gibi “genel eğilim doğrultusu”nda karar vermeyebilir. Mesela AKP’ye şöyle diyebilir; “Size ‘istikrar bozulmasın diye’ ülkeyi yönetme yetkisi veriyorum. Ancak Cumhurbaşkanlığı konusu başka bir mesele. Bu konuda sizin gibi düşünmüyorum.”

 Diyebilir mi?
Pek ala diyebilir! Tıpkı yerel seçimlerde olduğu gibi… Seçmen, kimi milletvekillerini belediye başkanı olarak görmek istemedi. Onlara dedi ki; “ben seni milletvekili olarak görmek istiyorum, belediye başkanı olarak değil… Bu nedenle sana oy vermiyorum”
Aynı eğilim burada daha güçlü bir şekilde ortaya çıkabilir. Ve “aday olması halinde” Erdoğan’a, amiyane tabiriyle, “kazın ayağı o kadar da uzun değil, dur bakalım! Ben seni başbakanlığa layık görüyorum ama cumhurbaşkanlığına değil” diyebilir. Bu bakımdan, Erdoğan’ın geçen gün, yeni cumhurbaşkanı’nın profilini çizerken, kendini tarif etmesinin hiçbir kıymet-i harbiyesi olmayabilir.
Şu sıralar; özellikle siyasi partiler, cumhurbaşkanı adayı çıkarmak için hummalı bir çalışma içerisine girdiler… Değişik partilerde çok sayıda isim atılıyor ortaya… Ben de kendi adayımı ilan ediyorum; Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk!
Belki, Yaşar Hocam “neden bana danışmadın” diye bir eleştiri getirip, kızabilir de  bana. Varsın olsun, ben tüm gerçekçiliği ile gönlümden geçeni söylüyorum. Sayın Öztürk, toplumun çok yakından tanıdığı bir isim. İnsani, ahlaki, kültürel ve siyasal temelde aranan tüm özelliklere sahip bir isim. Dünyada da tanırlılığı var. 50’nin üzerinde kitap yazmış, kitapları bir çok dile çevrilmiş bir akademisyen, bir bilim adamı. Yüzde 92’si müslüman bir topluma hitabeden, gerçek İslam’ı anlatan, evrensel ve yerel kültürü  bir arada harmanlayıp, Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet Türkiyesi’nin temel ilkeleriyle hiçbir sorunu olmayan bir düşünür. Üstelik, devleti de tanır, siyaseti de… 4 yıl milletvekilliği de yaptı. Kısacası, Yaşar Nuri Öztürk, yurdum insanının tümünü kucaklayabilecek çağdaş, uygar ve üzerinde uzlaşılabilecek bir isim…
Neden olmasın? Pek ala olabilir. Kanımca, “ortak kabul” görebilecek isimlerin başında gelir. CHP’liler, MHP’liler itiraz eder mi? Hiç sanmıyorum! Eminim, AKP’ye oy veren sıradan seçmenin de hoş görüyle bakıp, destekleyeceği bir isim. Bence, AKP dışındaki siyasi partiler Prof. Yaşar Nuri Öztürk’ü ciddi ciddi değerlendirmelidir.

Önceki ve Sonraki Yazılar