Bir AKP'linin hiç azalmayan Gezi kini: Gerici ve faşist bir şiddet eylemiydi

Bir AKP'linin hiç azalmayan Gezi kini: Gerici ve faşist bir şiddet eylemiydi

AKP'li Markar Esayan, bugünkü yazısında Gezi milyonlarını hedef gösterdi; "Gezi faşizmi nasıl tarihe geçti?" diyen Esayan, kitleleri "faşist ayaklanmaya katılmak" ile suçladı.

“Tek hedef, Erdoğan’ı devirmek”, “Erdoğan, milli duruşu gösterdi” gibi söylemleri ile anılan AKP’li Markar Esayan, Akşam’da “Gezi faşizmi nasıl tarihe geçti?” başlığı ile bugün yayımlanan yazısında Haziran Direnişi’ni ve direnişi oluşturan milyonları hedef gösterdi.

Haziran Direnişi’ni, “Gerici/faşist ayaklanma” olarak tanımlayan Markar Esayan, Türkiye’nin dört bir yanında milyonların katılımı ile büyüyerek kitlesel bir direnişe dönüşen Gezi Parkı protestolarının yaşandığı günleri “çok karanlık ve o oranda öğretici günler” olarak nitelendirdi.

'BURVUJA AYAKLANMASI'

AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın henüz Başbakan olduğu günlerde katıldığı Davos Zirvesi’nde ifade ettiği “One minute” söylemine dikkat çeken ve “Erdoğan’ın ipi o zaman çekilmişti” diyerek “Gezi faşizmi büyük bir medya ordusu, istihbaratçı STK’lar ve her alan serpiştirilmiş etki ajanları sayesinde epeydir altlığı hazırlanmış “diktatör” söyleminin üzerine oturtulmuştu” sözleriyle iddialarını açıklayan Esayan, yazısında “Erdoğan’ı halletme görevini sırasıyla FETÖ ve PKK istihbarat örgütlerine ihale etmişlerdi” ifadelerine yer verdi.

Yazısının devamında direnişe katılan yurttaşları hedef gösteren Esayan, “Çok kötü yönetilen bir süreçte çadırların yakılması ve DHKP-C gibi örgütlerin sahaya inmesi ile Gezi krizi nihayet alev almıştı. Çoğunun işin ciddiyetini anlayamadığı veya sindiği, Erdoğan’ın dik durduğu günler geçirdiğimizi hatırlıyorum. Israrla bunun bir darbe olduğunu, asla geri adım atılmaması gerektiğini ısrarla savunduğumu da” sözleriyle ifadelerini sürdürdü.

“FETÖ’nün sağladığı güvenli alanda kumda oynayan çocuklar gibi şendiler. Oysa ne ortada bir özgürlük kaybı, ne de bir diktatör vardı. Sadece muhafazakârlarla eşitlenmeye duyulan öfke ve şımarıklık söz konusuydu” sözleriyle hedef gösterdiği kitlelerin direnişini “şımarıklık” ile özdeşleştiren Esayan, “Gezi, görünürde bir küçük burjuva ayaklanma denemesiydi” açıklamalarında bulundu.

'NASIL TARİHE GEÇTİ'

Markar Esayan’ın Gezi milyonlarını hedef gösteren uydurma iddialarla kaleme aldığı yazının tam metni şöyle:

Gezi gerici/faşist ayaklanma kalkışmasının 6. sene-i devriyesini idrak ediyoruz. Gerçekten çok karanlık ve o oranda öğretici günler yaşamıştık. Ben açıkçası masumiyet uykumdan Gezi’de uyandım diyebilirim. Dostoyevski okuyan Cemal Süreya gibi o günden beri huzurum pek yoktur.

***

Gezi faşizmi büyük bir medya ordusu, istihbaratçı STK’lar ve her alan serpiştirilmiş etki ajanları sayesinde epeydir altlığı hazırlanmış “diktatör” söyleminin üzerine oturtulmuştu. Takriben 2009’dan sonra Erdoğan’ın ipi çekilmiş olmalıydı. Şu meşhur “One Minute” çıkışını kastediyorum. Bu sıradan bir tartışma değildi. Türkiye’nin Ortadoğu’yu dizayn etme ve Filistin’i yutma noktasındaki stratejiye direneceğine dönük bir kırılmaydı.

***

Erdoğan’ı hal etme görevini sırasıyla FETÖ ve PKK istihbarat örgütlerine ihale etmişlerdi. 7 Şubat’ta Hakan Fidan “alınabilseydi” oradan Erdoğan’a “vatana ihanetten” ulaşacaklar, çok düşük maliyetle bu hal işini başarmış olacaklardı. Oslo süreci bu yüzden sızdırılmıştı zaten.

***

7 Şubat 2012 MİT darbesi kadük kalınca, dönemin “The cemaati” toplumsal bir kışkırtmanın önünü açma çalışmalarına hız vermiş olmalı. Çözüm Süreci Kürtlerin “kışkırtılmasına” engel oluyordu. “The Cemaatin” Çözüm Süreci’nden neden bu kadar nefret ettiğini tabii şimdi daha iyi anlıyoruz.

***

Çok kötü yönetilen bir süreçte çadırların yakılması ve DHKP-C gibi örgütlerin sahaya inmesi ile Gezi krizi nihayet alev almıştı. Çoğunun işin ciddiyetini anlayamadığı veya sindiği, Erdoğan’ın dik durduğu günler geçirdiğimizi hatırlıyorum. Israrla bunun bir darbe olduğunu, asla geri adım atılmaması gerektiğini ısrarla savunduğumu da.

***

İşin sosyolojik boyutu ise öyle derin analizleri filan gerektirmiyordu. (Gerçi üzerine bir kitap yazdım.) Gezi görünürde bir küçük burjuva ayaklanma denemesiydi. FETÖ’nün sağladığı güvenli alanda kumda oynayan çocuklar gibi şendiler. Oysa ne ortada bir özgürlük kaybı, ne de bir diktatör vardı. Sadece muhafazakârlarla eşitlenmeye duyulan öfke ve şımarıklık söz konusuydu.

Yani Gezi arka ve ön planı ile özünde gerici faşist bir şiddet eylemiydi. Tarihe de böyle geçti.”