CHP'li Salıcı: Ak Parti-MHP beraber eriyor

CHP'li Salıcı: Ak Parti-MHP beraber eriyor

CHP'li Oğuz Kaan Salıcı, İYİ Parti ile ittifak değil işbirliği yaptıklarını vurgulayarak, "İYİ Parti ile CHP arasında yapılan işbirliği iki partinin toplam oyunun üzerine çıkıyor. Sinerji var mı evet var" dedi. AK Parti ile MHP ittifakında sinerji yaratamadığını savunan Salıcı, Cumhur İttifakı'nın toplam oylarının azaldığını öne sürdü.

Sputnik'ten Yurdagül Şimşek'in haberine göre İYİ Parti ile yürütülen seçim işbirliği çalışmalarında da yer alan Salıcı, hem işbirliği görüşmeleri, hem aday belirleme süreci hem de son günlerdeki tartışma konularına ilişkin Sputnik'in sorularını yanıtladı. Salıcı'nın verdiği mesajlar şöyle:

"BU TÜR GÖRÜŞME SÜREÇLERİNDE İKİ PARTİ DE İSTEDİĞİNİN TAMAMINI ALAMAZ"

— İYİ Parti ile yapılan seçim işbirliği görüşmelerinde de yer aldınız. Ortaya çıkan sonuç içinize sindi mi, size göre eksik kalan bir nokta oldu mu?

Bu tür görüşme süreçlerinde iki parti de istediğinin tamamını alamaz. O mümkün değil. Doğrusu şu CHP'de ise bir il o ilde CHP'nin kazanma ihtimalinin İYİ Parti'de kalma durumununkinden daha yüksek olması lazım. Bunu sağladınız mı diye sorarsanız evet bunu sağladık. Yani CHP'de kalan iller bizim seçimi kazanamaya daha yakın olduğumuz yerler.

"İŞBİRLİĞİ SÜRECİ YÜRÜTÜLÜRKEN İSTANBUL'DA CHP'NİN KAZANMA POTASINA GİRECEĞİNİ KİMSE TAHMİN ETMİYORDU"

Bütün bu görüşme, işbirliği süreci yürütülürken İstanbul'da CHP'nin seçim kazanma potasına gireceğini kimse tahmin etmiyordu. Şu an seçimi kazanma potasındadır CHP. İYİ Parti desteği önemli mi önemlidir. Ama böyle bir noktaya gelindi. Uzun zaman Ankara tartışıldı. Mansur bey şu anda seçimi kazanma potasında mı, evet Mansur Bey en iddialı aday Ankara'da. Şimdi Bursa için geçerli mi evet geçerli. CHP, Bursa'da niye ısrar etti sorusunun cevabını bugün kamuoyundan alıyoruz. Benzer bir durum Adana için geçerli, benzer bir durum CHP'da halihazırda olan 6 büyükşehir belediye başkanlığı için geçerli. İşte İzmir için de Aydın için, Muğla için, bir çok yer için geçerli.

"ÖNCELİKLİ OLANLAR BÜYÜKŞEHİRLER"

Bizim burada yapmayı planladığımız şey şu. Bizim CHP'li belediye başkanları tarafından yönetilen 6 büyükşehir, 8 de il belediyesi vardı, 6 büyükşehir belediyesinin sayısını artırmak, 8 il belediyesi sayısını artırmak. Ama burada öncelikli olanlar büyükşehirler. Çünkü seçmenin büyük kısmı büyükşehirlerde yaşıyor. Adalet ve Kalkınma Partisi'nin yapmış olduğu yanlışları ortaya koyabileceğiniz ve seçmene bunu yaptık ve doğru bir sonuç aldık diyebileceğiniz yerler de büyükşehirlerdir. Ankara'yı, İstanbul'u kazanıyorsanız iddianızın çok büyük kısmını ortaya koymuş ve onu ispatlamış olursunuz.

"SIKINTILAR OLUR MU OLUR, HALA VAR AMA…"

Sayın Genel Başkanlar (CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu ve İYİ Parti Lideri Meral Akşener) Denizli'de miting yaptılar. Denizli'yi biz İYİ Parti'ye bıraktık. Denizli'de İYİ Parti'nin başarılı olması için de samimi bir çalışma içindeyiz. Balıkesir'i İYE Parti'ye bıraktık, başarılı olmaları için samimi bir çaba içerisindeyiz. O arkadaşlarımız da CHP'de olan illerle, tabi bunların ilçeleri var o da işi daha geniş bir boyuta ulaştırıyor, ciddi bir çalışma içerisindeler. Sıkıntılar olur mu, olur, hala var. Ama 51 ilden bahsediyoruz. Yani Türkiye Cumhuriyeti tarihinde bir yerel seçimde bu kadar geniş bir işbirliği hiç olmadı. Hiç olmamış bir şeyi yaptık. Önümüzde bir örnek yoktu. Bunu yaparken de nasıl bir yöntem kullanılacağı da başlı başına tartışma konusuydu. Kolay olmadı ama 31 Mart akşamı hep beraber göreceğiz ki çok iyi bir sonuç alınacak.

"İYİ PARTİ İLE CHP İŞBİRLİĞİNİN SİNERJİSİ VAR AK PARTİ İLE MHP İTTİFAKINDA YOK"

— İki partinin işbirliğinin sonucu ne getirecek görünüyor?

Şunu görüyoruz İYİ Parti ile CHP arasında yapılan işbirliği iki partinin toplam oyunun üzerine çıkıyor. Sinerji var mı evet var. Bizim hedeflediğimiz şey buydu. Israrla biz diyorduk ki, masa başı ittifaklarıyla bu iş olmaz. Adalet ve Kalkınma Partisi ile MHP'nin arasında yapılan ittifakın sinerjisi var mı yok. İki oyun toplamından daha geriye düşüyor.

— AK Parti ile MHP ittifakında size göre neden sinerji yok?

CHP ile İYİ Parti seçmeni arasında geçişkenlik var. Bu geçişkenlik Millet İttifak'ında da ortaya çıktı. AKP seçmeni ile MHP seçmeni arasından bir geçişkenlik var ama bu geçişkenlik bizdeki kadar yüksek değil. Dolayısıyla İYİ Partili seçmeni CHP adayına oy verirken bir tereddüt ortaya koymuyor daha rahat oy verebiliyor. Ama Adalet ve Kalkınma Partisi'nin tabanındaki bir seçmen MHP'li bir belediye başkanına oy verirken ya da tam tersi söz konusu iken daha ciddi bir tereddüt ortaya çıkıyor. Bunu sahadan da görüyoruz. Bizim göstermiş olduğumuz belediye başkan adaylarının performanslardan ve alacakları oylardan da görüyoruz.

"İKİSİNİN (AK PARTİ-MHP) BERABER ERİMESİ DEVAM EDİYOR, OYLARI AZALIYOR"

Yani şöyle düşünün Adalet ve Kalkınma Partisi'nin oyu 42.5'ti 24 Haziran seçimlerinde. Toplamda yüzde 52-53 civarında bir oyları vardı. Yüzde 53 ile seçime giriyorsunuz. 9 ay önce olmuş seçim bir genel seçim olmuş. Ciddi bir kampanya yapmışsınız. İktidar partisi oy kaybetmiş olmasına rağmen parlamentoda MHP desteği ile çoğunluğu sağlamış. Peki yüzde 42.5 almış olan bir parti neden bir ittifaka ihtiyaç duyar. Adalet ve Kalkınma Partisi açısından soruyorum. Yerel seçimler ittifakın hiç olmadığı seçimler Cumhuriyet tarihinde. Adalet ve Kalkınma Partisi böyle bir ihtiyaç duydu. Bu ihtiyacı MHP ile yaptı. Cumhur İttifakı'nda da beraberlerdi. Ortaya çıkan sonuç ikisinin beraber erimesinin devam ettiği yönünde. İttifakın toplam oyları azalıyor. Üstüne bir sinerji yaratamadı.

"ADAYLARI TEKE DÜŞÜRMEK İÇİN SON GÜN OPERASYON YAPIYORSANIZ YANGIN BACAYI SARMIŞ DEMEKTİR"

Şöyle bir örnek vereyim. 19 Şubat listelerin verilmesi için son gündü. 18 Şubat günü 21 ilde adaylarını çektiler. Bize yönelik en olumsuz eleştirilerden biri CHP adaylarını bekletiyor, açıklamıyor, geç kaldı, beceremediler, olmadı. Buydu. Biz de diyorduk ki; bekliyor olmamız adaylarımızın belli olmadığından, kimin nereden aday gösterileceğinin netleşmediğinden değil. Adaylarını açıkladılar. Aday sahaya çıktı. 2 ay çalıştı. Kimlerle belediye meclisinde olmak istediğiyle ilgili bir liste çalışması yaptı. Ailesini beraber siyaset yaptığı insanları motive etti. Köy köy dolaşmaya başladı. Bir ekonomik kaynak harcadı. Liste verilemeden bir gün önce o arkadaşı sahadan çektiniz. Buradan bir sinerji çıkar mı sorusunun cevabını sormak lazım. Bu soru havada ve cevaplanmaya muhtaç bir sorudur. İkincisi 81 ilin 21'inde yani dörtte birinde siz adayları teke düşürmek için son gün operasyon yapıyorsanız yangın bacayı sarmış demektir. Bunu doğru okuması budur. Bize soruldu, ‘Bu hamleye karşı İYİ Parti-CHP işbirliği herhangi bir aday geri çekmede bulunacak mı' diye, ‘hayır bulunmayacak' dedik.

"HATALARIN OLUP OLMADIĞI 31 MART'TA ORTAYA ÇIKACAK, KANTARA ÇIKILALAN GÜN 31 MART "

— İşbirliğine gidilen iller açısından Gaziantep'te hata yaptığınızı düşünüyor musunuz?

Hataların nerede olup olmadığı 31 Mart'ta ortaya çıkacak. Kantara çıkılan gün 31 Mart. Dolayısıyla 31 Mart'ta önce yaptığımız şeyin hata olup olmadığını bilme imkanımız yok. Ama şu var. 31 Mart günü iktidar ve iktidara destek olan siyasi partilerde bir gerileme olacak mı, belediye sayısında, olacak. Muhalefet partilerine CHP'ye, İYİ Parti'ye ait belediyelerde sayıca bir artış olacak mı, olacak. O zaman kimin hata yaptığını daha büyük resimde daha rahat biçimde konuşabiliriz. Bu seçimde çünkü kimin yüzde kaç oy aldığı üzerinden bir analiz doğru bir sonuç vermez.

"BAŞARIYI BELEDİYE SAYISI ÜZERİNDEN ÖLÇMEK MÜMKÜN"

— O zaman neye bakılacak başarı neye göre belirlenecek?

Şöyle il genel meclisinde işbirliği yok ama CHP ile İYİ Parti arasında belediye meclis üyeliklerinde bir işbirliği var, bir çok ilçede var. İl ve büyükşehir belediyelerinde de var. Benzer bir durum AKP ile MHP'de var. Dolayısıyla belediye meclis üyeliği oyunu esas alırsanız da doğru bir sonuca varmazsınız. Belediye başkan adaylığı oyunu esas almanız lazım. İstanbul'da Ekrem İmamoğlu'nun almış olduğu oyu CHP'nin oyu olarak görmeniz lazım, Binali Yıldırım'ın almış aldığı oyu Adalet ve Kalkınma Partisi'nin oyu olarak görmeniz lazım. Ama esas itibariyle kaçtı belediye sayınız kaça ulaştı, azaldı ya da arttı, bunun üzerine bakmanız lazım. Yani başarıyı bunun üzerinden ölçmek mümkün.

"BİZ İTTİFAK DEĞİL İŞBİRLİĞİ YAPTIK, AKP-MHP İTTİFAK DİYOR"

— Sahaya baktığınız zaman CHP-İYİ Parti ittifakı tuttu mu? Gerçi siz ittifak da demiyorsunuz…

Biz ittifak yapmadık, biz işbirliği yaptık. Baştan beri de buna işbirliği diyoruz. Birincisi yasal olarak ittifak imkanı olmadığı çok aşikar. Yok ama AKP-MHP ittifakı ısrarla ittifak diyor. Onlar ittifak dediği için ben onlara ittifak diyorum. Kendi tanımlamaları bu ‘biz ittifak yaptık' diyorlar. Biz işbirliği yaptık.

"CUMHUR İTTİFAKININ POLOTİKALARINI DA UYUMLAŞTIRMA GİBİ BİR ÇABALARI VAR"

— Peki nedir farkı o zaman?

Farkı şu. İYİ Parti'nin ayrı bir siyasi parti olarak kendisine ait bir siyaseti var. CHP'nin kendisine ait siyaseti var. Yerel seçim için yan yana geldik. Birbirimizi destekliyoruz. Bizim İYİ Parti'nin yürütmüş olduğu parlamentoda yürütmüş olduğu, Türkiye genelinde yürütmüş olduğu siyaset üzerinde bir tasarrufuz yok, onların CHP'nin yürütmüş olduğu siyaset üzerinde bir tasarrufu yok. Bu bir yerel seçim işbirliği. Cumhur İttifakı için, onlar ittifak olarak tanımladığına göre aynı şeyi söylemek çok mümkün değil. Yani McKinsey firmasının Türkiye'de bakanlıkları denetlemesi meselesini Sayın Devlet Bahçeli'nin ne kadar büyük bir heyecanla savunduğunu ben hatırlıyorum. Politikalarını da birbirleriyle uyumlulaştırmaya çalışıyorlar. Yani Sakarya'daki tank palet fabrikasının Katarlılara satışı özelleştirilmesi meselesinde MHP'nin bir şey söylemesi gerekmiyor mu? Demek ki politikalarını da uyumlaştırma gibi bir çabaları var.

"SAHADA RAHATSIZLIK GÖRÜYORUZ"

— Peki sahaya dönersek şu anda sahada ne görüyorsunuz?

Sahada rahatsızlık görüyoruz. Vatandaş bir yerel seçime gidildiğinin farkında, elektrik, doğalgaz faturasından rahatsız. Varlığın kuyruğu olmaz ama yalanın kuyruklusu olur diye ifade ediyor açıkça. Siz sıraya giriyorsunuz, yıl olmuş 2019. Dünyaya model olmak için yola çıkmış bu iktidar, kendi uçağımızı yapacaktık, kendi milli birçok şeyi teknolojik açıdan ortaya koyacaktı, insanların refahı artacaktı. Bugün seçimde tartıştığımız şey beka sorunu. Ne oldu da aslında başkalarına model olacak dünyaya diz çöktürecek Avrupa'ya, Amerika'ya dik duran bir siyasi organizasyon Türkiye'yi beka sorununu tartışmalı bir duruma getirdi. Bu sorunun cevabına ihtiyaç var. Biz eğer dünyaya model bir ülke oluyor isek neden kuyruğa girip 3 kilo domates alamıyoruz da sadece 2 kilo domates alıyoruz. Onu da pazardan daha ucuza alalım diye kuyruğa giriyoruz. Domates bu ya. Domates patlıcan onları konuşuyoruz. Uzaya gitmekle domates için kuyruğa girmek arasında fark bizim gördüğümüz ile sahada AKP'nin anlattığı ile sahada yaşanan arasındaki fark bu işte…

"ÖZHASEKİ KAZANIRSA TÜRKİYE KURTULACAK, YAVAŞ OLURSA BEDEL ÖDEYECEK DEMEK AYIP"

— Cumhur İttifakı'nın dile getirdiği ‘baka sorunu' tutmadı mı diyorsunuz?

Doğru olmayan hiçbir şey tutmuyor. Şöyle düşünün Ankara'da Mansur Yavaş seçimi kazanacak, Türkiye'nin geleceği tehlikeye girecek,. Ne ilgisi var. Ya da İstanbul'da, Türkiye'nin geleceği Adalet ve Kalkınma Partisi'nde siyaset yapan ve Türkiye'yi bu hale getiren arkadaşların tekrar seçilmesinden mi geçiyor? Bu kadar basit bir şey. Biz yerel seçime gidiyoruz. Kimin belediye bakanı olacağını berlirliyeceğiz. Yani Özhaseki seçilirse Türkiye kurtulacak, uçurumun kenarından dönecek. Mansur Yavaş olursa Türkiye ağır bir bedel ödeyecek. Ayıp. Bunu nasıl anlatacaksınız. Gerçeklerden tamamen uzak bur durum.

"VATANDAŞ AĞIR EKONOMİK BUHRAN ALTINDA, BATMAK YASAK DEĞİL, BATTIM DEMEK YASAK"

— Seçimlere az bir zaman kaldı ama halkta seçim havası yok yorumları da yapılıyor, nasıl değerlendiriyorsunuz?

Vatandaş şu anda ağır bir ekonomik buhran altında. Konkordota ilan etmenin yasaklandığı dönem yaşıyoruz. Yani siz bir işveren olarak batıyorsunuz batttığınızı ifade edemiyorsunuz. Batmak yasak değil, battım demek yasak. Böyle bir ortamda nasıl bir kampanya bekleyebiliriz ki. Yani insanlar evine ekmek götürmek için bir mücadele veriyor, yani bu akşam da işte çorbamız kaynadı. Elektrik zamlarının toplamına bir bakın 24 Haziran bu yana, doğalgaza bakın, benzine, motorine, mazota bir bakın, çiftçinin durumuna bir bakın. Yani ithal etmediğimiz şey kalmadı. Yani ithalatın ne kadar ulvi bir şey olduğunu biz Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarında öğrendik. Maalesef şu anda Merkez Bankası'nın rezervlerine bakıyoruz öyle çok da paramız kalmamış meğer. Ya da müteahhitlerin alacaklarına bakıyorsunuz devletten alacağını alamadığı için batıyor. Yeni yatırımlara bakıyorsunuz yeni yatırımların tamamı 2019 yılında ötelenmiş. Ama Saray'a yakın müteahhitlere özellikle beş firmaya her türlü imkanı sağlıyorsunuz hem de döviz üzerinden devleti borçlandırarak sağlıyorsunuz.

"BEKA MESELESİNİN OLDUĞUNU DÜŞÜNMÜYOR, BUNUN BİR İKTİDAR SÖYLEMİ OLDUĞUNU DÜŞÜNÜYOR"

Vatandaş eğer ekonominin gidişatına güveniyor olsaydı bir güven unsuru olduğunu düşünseydi siyasi iktidarın her türlü söylemine rağmen yani ‘Türk Lirasında kalın, Türk Lirasına güvenin' demesine rağmen tam tersi bir şey yapıp da döviz mevduat hesaplarını rekor seviyeye getirmezdi. Yani inanmıyor vatandaş. Beka meselesinin oluğunu düşünmüyor bunun bir iktidar söylemi olduğunu düşünüyor. Ekonomiyi konuşmamanın, ekonomiyi televizyonlardaki yorumcuların konuşturmuyor olmasının var olan gerçekleri örtmeye çalışmak olduğunu görüyor.

"KEM SÖZ SAHİBİNE AİTTİR, EĞER TERÖRE BULAŞAN VARSA YAPIN GEREĞİNİ, BOŞ LAF"

— Cumhur İttifakı, CHP'yi de İYİ Parti'yi de Saadet Partisi'ni de terör örgütleriyle ilişkilendiriyor. Sert bir propaganda dili de var. Nasıl değerlendiriyorsunuz?

Saadet Partisi kim? Bu arkadaşların Adalet ve Kalkınma Partisi'ni kurmadan önce aynı siyasi gelenek içinde oldukları arkadaşlardan oluşuyor. Yani siz 10-15-20 sene önce beraber olduğunuz arkadaşlar eğer terörle suçluyorsanız, durumunuz vahim demektir. Şu anda o durumdalar. Biz şimdi bu dili 7 Haziran 2015 seçimlerinin kampanya sürecinden beri yaşıyoruz. Soyumuz belli sopumuz belli annemiz babımız belli, partimizin ne zaman kurulduğu belli, adresimiz belli. Şimdi dönüp de bizim için de diğer muhalefet partileri için de eğer bir terör suçlaması yapılıyor ise biz bunlara cevap vermeyi bile doğru bulmayız. Kem söz sahibine aittir. Gitsinler vatandaşa bunu anlatsınlar. Eğer teröre bulaşan, terörle iltisaklı birileri varsa iktidar elinizde, yapın gereğini, koyun yargı kararını. Boş laf.

"ANKETLERİ DİKKATE ALMAK GEREKİR AMA…"

— Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın sözleriyle birlikte anketlerin güvenirliliği tartışma konusu oldu. Bu tartışmayı nasıl değerlendiriyorsunuz? Sizde de benzer bir güvensizlik var mı?

Biz meseleye sadece anket üzerinden bakmıyoruz. Biz meseleye sahadan bakıyoruz. Bizim Türkiye'nin her yerinde il başkanlıklarımız, ilçe başkanlıklarımız, örgütlerimiz var. Dolayısıyla oralardan gelen veriler, bilgiler bizim için daha esas. Ama anket sizin vermiş olduğunuz kararı destekleyecek olumlu ya da olumsuz anlamda destekleyecek bir veri. Onu dikkate almak gerekir mi evet onu dikkate almak gerekir. Ama sadece ona bakarak karar verirseniz yanlış yaparsınız. Biz sahadaki duruma bakarak siyasetimizi kurguluyoruz. Anketler bunu destekliyor olabilir desteklemiyor olabilir. Ama yararlanıyor muyuz evet yararlanıyoruz. 
— Son yıllarda anket şirketlerinin pek de iyi sınav vermedikleri görünüyor, güvensizlik duyulmasında haklılık payı da yok mu?

Döner yemek istediğiniz zaman herhangi bir büfeden yemiyorsunuz, hangi büfeden döner yiyeceğinizi daha önceden deneyimlemiş oluyorsunuz. Anketler de böyledir.

"CHP ŞU ANDA KENDİSİNDE OLMAYAN YENİ BELEDİYELER KAZANACAK"

— Size gelen anketlerde durum nasıl? Sürprizler var mı?

Saha bize bu seçimin daha iyi bir noktada CHP açısından daha iyi bir noktada biteceğini CHP'nin şu anda kendisinde olmayan yeni belediyeler kazanacağını gösteriyor. Anketler de bunu destekliyor. Ama dediğim gibi biz siyasetimizi anketlere bakarak değerlendirmiyoruz.