Eski YARSAV Başkanı:  AKP’nin yaptıklarına bakılacak olursa...

Eski YARSAV Başkanı: AKP’nin yaptıklarına bakılacak olursa...

Eski YARSAV Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu, Birgün'de kaleme aldığı yazıda "Seçimler, baskı altında olmasın, etki altında olmasın diye yargı denetim ve gözetiminde yapılırken, Türkiye’de ve dünyanın demokrasi ile yönetilen bir ülkesinde ilk kez, soruşturma altındaki seçim kurulları ile seçim yapılması yoluna da gidilmektedir" dedi.

Eski YARSAV Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu, YSK'nın İstanbul seçimlerine yönelik bir yazı kaleme aldı. Eminağaoğlu, seçim güvenliğini de ele aldı.

İşte o yazı:

Varlık nedeni gereğince seçim güvenliğini sağlaması gereken YSK, yaptığı işlem ve aldığı kararlarla, bu konudaki en büyük tartışmalara ve hukuksuzluklara neden oluyor. 

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı (BŞB) seçiminin iptali, yine OHAL KHK’larıyla kamu hizmetinden çıkartılanların seçilme yeterliliği olmadığı gerekçesi ile tutanaklarının iptali konuları bu hukuka aykırı kararlarının başında geliyor. 

İSTANBUL SEÇİMLERİ VE AKP’NİN AMACI

İstanbul seçimleri konusunda, 31 Mart’ta seçim sonuçları yavaş yavaş belli olmaya başlayınca, AKP tarafından halkın iradesini kabullenmeme tutumu anında kendini göstermişti.

AKP, sürekli olarak bir gerekçe arayışı içinde oldu.

Tek bir amacı vardı, ne tür gerekçe ile olursa olsun bu seçimlerin iptali…

Bunun için sonuç alacak her yola başvuruldu.

Sandıklardan başlanarak, adım adım başvurular ileri aşamalara taşındı.

Önce geçersiz oy kullanımı gerekçeleri ortaya atıldı.

Günlerce İstanbul ve gündem bu konu ile meşgul edildi.

HER İTİRAZDA TORBALAR AÇILMAZ

Seçim Yasası’nın 112nci maddesi son derece açık hüküm içeriyor.

Buna göre, somut olmayan, yani kanıt ve gerekçesi gösterilmeyen, soyut olan başvuruların, incelenmeden, diğer bir ifade ile torbalar açılmadan reddi gerekiyor.

AKP’nin; geçersiz oylar konusunda bütünüyle soyut itirazlarda bulunması karşısında, torbalar açılmadan reddedilmesi gereken bu itirazlar, YSK’nın da kararları nedeniyle torbalar açılarak değerlendirilme yoluna gidildi.

İTİRAZ ADI ALTINDA SEÇİMLERE MÜDAHALE

AKP; itiraz yolunu dolanarak, açılmaması gereken torbaları açtırma, bu yolla torbalara müdahale etme planını devreye soktu ise de, İstanbul’daki örgütün sandıklara ve torbalara sahiplenmesi karşısında, AKP buradan beklediği sonucu elde edemedi.

Bunun üzerine AKP, sürekli olarak bir arayış içinde her seferinde yeni bir neden ortaya atarak, seçmen listeleri, kısıtlı seçmen, tutuklu seçmen, sandık kurularının oluşumu gibi konuları ileri sürdü. 

Başvuru sahibinin, kanıt ve gerekçeleriyle başvuru yapması, iddiasını ispatlaması gerekirken, AKP’nin her ileri sürdüğü neden karşısında, YSK tarafından ara kararlarıyla kanıt toplanma yoluna gidilerek, YSK da işlemleriyle AKP adına bir arayışa yöneldi.

Her seferinde yeni bir iddia ortaya atan AKP, daha önce aklına bile gelmeyen, ileri bile sürmediği bir konu olan kamu görevlisi konusunu ortaya attı.

Kamu görevlisi olmayan sandık görevlisindeki seçmen sayısı farkının İstanbul BŞB seçim sonucuna etkili olduğu iddiasından hareket ederek, sadece İstanbul BŞB başkan seçiminin iptali için olağanüstü itiraz başvurusu yaptı.

İSTANBUL HAKKINDAKİ YSK KARARI

YSK kararının henüz gerekçesi ve de neden karşı oy kullanıldığı da henüz belli değil.

Belli olan, sandık kurullarında kamu görevlisi bulunmamasının iptal nedeni yapıldığı. 

Aynı sandıklardaki sadece İstanbul BŞB başkan seçiminin iptal nedeni yapılması karşısında, neden tek bir seçim yani İstanbul BŞB başkan seçimi yönünden iptal kararı verildiği durumunu yorumlamak zor ise de, ancak tüm bu sandıklardaki seçmen sayısının sadece İstanbul BŞB başkan seçimi yönünden sonuca etki yarattığı, diğer seçimler yönünden ise sayısal olarak sonuca etki yaratmadığı gibi bir gerekçe söz konusu olabilir.

Çünkü olağanüstü itirazda sonuca etki ölçütü esas alınıyor.

Bunlar kuşkusuz gerekçe yazılınca görülecek.

Tüm bunlar için, itiraza konu sandık görevlileri ile ilgili sandık sonuçlarının, her bir seçim yönünden tek tek irdelenmesi gerekir ki, aynı gün çok kısa bir süre içinde kararın verilmiş olması karşısında böyle bir inceleme de yapılmadığı sanılmaktadır.

İPTAL KARARININ BAZI SONUÇLARI

İptal kararı nedeniyle yapılacak yenileme seçimi, iptal edilen seçimin tekrarı niteliğinde bir seçimdir.

Bu nedenle 31 Mart seçimlerindeki koşullar esas alınmaktadır.

Örneğin bu arada yaşını dolduranlar oy kullanamayacaktır.

YSK’nın iptal kararını YSK’daki AKP temsilcisinin açıklaması dışında, yaş konusunda da AKP temsilcisi bu kapsamdakiler için bir gün oy kullanabilirler derken, ertesi gün oy kullanamazlar diyerek, adeta kuralları AKP koymakta, nedense YSK’nın ağzı açılmamaktadır.

İLÇE SEÇİM KURULLARINA SUÇ DUYURUSU

YSK iptal kararı almakla yetinmemiş, bu kararla ayrıca ilçe seçim kuruları ve seçim müdürleri ile diğer sorumlular hakkında da suç duyurusunda bulunulmasına karar vermiştir.

Bu durum kabul edilebilir değildir.

Bunun anlamı, seçim kurularına daha şimdiden baskı yapılması, diğer seçim kurullarına da aba altından sopa gösterilmesi demektir.

Seçimler, baskı altında olmasın, etki altında olmasın diye yargı denetim ve gözetiminde yapılırken, Türkiye’de ve dünyanın demokrasi ile yönetilen bir ülkesinde ilk kez, soruşturma altındaki seçim kuruları ile seçim yapılması yoluna da gidilmektedir…

Üstelik soruşturma ihbarını da YSK yapmaktadır.

Soruşturma adı altında neler yapılabileceği belli değildir…

Bu kapsamdaki seçim yargıçlarının soruşturma gerekçesi ile HSK tarafından başka yere atanması veya seçim kurularının değiştirilmesi söz konusu edilmemelidir.

İlçe seçim kurulları iki yılda bir ocak ayında oluşturulmaktadır. 

O ilçedeki en kıdemli yargıç, seçim kurulu başkanı olmakta, disiplin cezası almış olan yargıç, kıdemsiz sayılmaktadır.

HSK, herhangi bir gerekçe ile seçim yargıçlarını alıp bir başka yere atayamaz.

Bu durum seçimlere HSK üzerinden doğrudan müdahale demektir.

Yeni seçimi yönetecek kişileri de kurgulamak demektir.

Bu durum, yeni yapılacak seçimlere açıkça müdahale demektir.

Seçim kurullarının soruşturma altında tutulması demek, bu soruşturmaların nerelere uzatılmak isteneceği, iletişim dinlemeleri, izlemeler, teknik takipler yapılarak, bir B planı için birçok kurgular hazırlanmasına da zemin yaratacaktır.

İstanbul’u kaybetmek istemeyen AKP’nin yaptıklarına bakılacak olursa, yapacakları bilinmez değildir.

AKP, kamu olanakları ile kamu görevlileri olan ve olmayanların künyesini toplamış, İstanbul BŞB seçimi sonucu çıkar çıkmaz İçişleri ve Adalet Bakanlıkları anında devreye girmiş, sandık kurulları ile ilgili soruşturma başlatılmıştır.

AKP’nin sıkıştığı her konuda FETÖ adı altında soruşturmalar başlatıp oradan hareket ettiği düşünülürse, şimdi yine nereye varacağı veya vardırılacağı bilinmedik biçimde bir kurgu ve arayış söz konusudur.

Şimdi bu soruşturmalarda seçim kurulları için baskılar olmayacak mıdır…

Bu yolla diğer seçim kurullarına hatta sandık başkanlarına da aba altından sopa gösterilmeyecek midir…

Seçim kurullarının soruşturma altında tutularak seçimin yapılması adımının atılması demek, tekrar seçimde işi şansa bırakmadan birinci günden müdahale etmek demektir.

DARBENİN SİYASİ AYAĞI

Belli aralıklarla yapılan seçimler, demokrasi için vazgeçilmezdir.

Bu seçimler, serbest bir ortamda gerçekleşmelidir.

Halkın iradesi yapılan seçimlerle ortaya çıkmıştır.

Halkın iradesinin tanınmaması demek, seçim sonuçlarının tanınmaması, demokrasinin dışına çıkması demektir.

Bunun da seçim güvenliği için var olan bir organ eliyle yapılması demek, parti devletinin egemen kılınması demektir.

Demokrasinin dışına çıkan parti devleti söz konusu olduğuna göre, bu da demokrasiye darbe demektir.

Darbenin aranıp bulunamayan siyasi ayağı demektir.