
ÖDP: Emekçiler ‘hayır’la kazanacak
Özgürlük ve Dayanışma Partisi (ÖDP) İşçi Emekçi Çalışma Grubu, emekçilerin 16 Nisan’da neden ‘HAYIR’ demesi gerektiğini 10 maddede açıkladı.
1 Güvencesiz-esnekçalışmaya Hayır!
AKP’li yıllarda güvencesiz ve esnek çalışma yaygınlaştı. AKP, henüz iktidarının başında, 2013 Mart ayında İş Kanunu’nun iş güvencesi kapsamını 10 işçiden 30 işçiye çıkardı. Taşeron çalışma yüzde 400 arttı, çalışma hayatı taşeron cehennemine çevrildi. 2016 Mayıs ayında, taşeron çalışmayı bile mumla aratacak kiralık işçilik yasası Meclis’ten geçti.
2 Mezarda emekliliğe ve sosyal güvenlik hakkımızın gasp edilmesine Hayır!
2008 yılında sendikaların ve emekçilerin bütün itirazlarına rağmen yeni ‘Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Yasası’yla emeklilik yaşı 65’e kadar çıkarıldı. Emekli olmak için doldurulması gereken prim gün sayısı artırıldı. 2016 Ağustos ayında çıkan zorunlu BES’le beraber, cebimizden çıkacak paralarla sermayeye kaynak sağlanması hedeflendi ve uzun vadede sosyal güvenliğin özelleştirilmesinin yolu açıldı.
3 İş cinayetlerine Hayır!
Kasım 2002’den 2017 yılına kadar 18 binden fazla işçi, iş cinayetlerinde hayatını kaybetti. 2016’da en az 1970 işçi yaşamını yitirdi. 301 işçinin öldüğü Soma Katliamı’nın olduğu 2014’te 1886 emekçi hayatını kaybetmişti. AKP’nin bu iş cinayetlerine tepkisi ise önlemek için çalışmak değil, bu cinayetleri normalleştirmek oldu. Bu cinayetler kader olarak gösterildi, işin fıtratının bu olduğu utanmadan söylendi.
4 Yağmacılara, talancılara Hayır!
İşçiler, aldıkları ücretlerden kesilen paralarla oluşan işsizlik fonunda biriken paranın ancak küçük bir kısmını geri alabildi. 2002 yılından beri işçilere fondan sadece 14 milyar lira ödenirken, bu yılın 9 Şubat tarihli Kanun Hükmünde Kararnamesi’nde (KHK) işverenlere bir çırpıda ödenen miktar 13 milyar lira. İşsiz kaldığımızda kullanalım diye ücretlerimizden kesilen paralar, patronlara ‘teşvik’ adı altında peşkeş çekildi.
5 Toplu sözleşme hakkımızı gasp edenlere Hayır!
AKP’nin iktidarda olduğu son 15 yılda 11 büyük grev yasaklandı. Bu yılın başında; 20 Ocak’ta Birleşik Metal-İş’in EMİS’le yaşanan toplu iş sözleşmesi uyuşmazlığı sebebiyle 2 bin 200 işçiyle greve çıkması, Bakanlar Kurulu tarafından ‘milli güvenlik’ gerekçesiyle yasaklandı. OHAL’den sonra KHK ile grev yasağının kapsamı genişletildi. Anayasa Mahkemesi’nin daha önce grev yasağı kararını iptal ettiği bankacılık ve şehir içi ulaşım sektörleri de grev yasağı kapsamına dahil edildi. Son olarak Akbank çalışanlarının grevi yasaklandı.
6 Hayat pahalılığına Hayır!
2002’de asgari ücret 8 çeyrek altına denk gelirken, 2017’de 5 buçuk çeyrek altına denk geliyor. Asgari ücret, açlık ve yoksulluk sınırının altında. Yine bu yıllarda emekçiler borç batağına saplandı ve emekçilerin borçları arttı.
7 Emekçiye yalan söyleyenlere Hayır!
1 Kasım seçimlerinden önce taşerona kadro vaadini seçim meydanlarında dillendiren AKP, iktidara gelir gelmez 100 gün içinde vaatlerini yerine getireceğini söyledi. Ancak seçimlerin üstünden 1,5 sene geçmesine rağmen taşeron çalışanların kadroya geçme umudu yerine getirilmedi. ‘Devrik Başbakan’ Ahmet Davutoğlu’nun geçen sene ‘kamuya alacağız’ diye açıkladığı durumun da, başka bir güvencesiz çalışma biçimi olan ‘Özel Sözleşmeli Personel’ statüsü olduğu anlaşılmıştı. Çalışma Bakanı ve Maliye Bakanı’nın referandum öncesi verdiği demeçlerden de anlaşılacağı gibi, taşeron işçilerin durumunun; kamu emekçilerinin güvencesini ortadan kaldıracak olan 657 sayılı yasanın değiştirilmesiyle beraber ele alınacağı görülüyor. Yani AKP, taşeron işçilere geçelim kadro vermeyi, bütün çalışanları taşeronlaştırmaya çalışıyor.
8 Kıdem tazminatımız için Hayır!
Bin bir fedakârlıkla kazandığımız pek çok kazanım AKP eliyle şimdiye kadar gasp edildi. Kıdem tazminatı hakkımızı da ortadan kaldırmak için çabalayan AKP; şimdiye kadar emekçilerin, sendikaların ve toplumsal muhalefetin itirazları sonucunda bu hakkımıza dokunamadı. Ancak referandumdan ‘Evet’ çıkarsa, başkan tek bir kararnameyle kıdem tazminatı hakkımızı ortadan kaldırabilecek.
9 Haklarımızı kaybetmemek ve yeni haklar elde etmek için Hayır!
Emekçilerin hak arama mücadelesi ancak demokrasinin geliştiği rejimlerde mümkündür. Kuvvetler ayrılığının ortadan kaldırıldığı, yargı bağımsızlığının yok edildiği, meclisin fiilen lağvedildiği, tek bir adamın bütün yetkileri topladığı bir sistemde emekçiler sendikalaşamaz, yeni haklar elde edemez ve var olan haklarını da koruyamaz.
10 Başkanlık rejimine Hayır!
Dünya üzerindeki başkanlık rejimlerini ve parlamenter rejimleri kıyasladığımızda, başkanlık rejimlerinde işçilerin çalışma koşullarının daha olumsuz olduğu ortada. Sendikal hakların en çok korunduğu 13 ülkenin 11’i parlamenter rejimlerle yönetiliyor. Başkanlık ve yarı başkanlık rejimlerinde sendikal haklar daha çok ihlal ediliyor, emekçiler daha güvencesiz.
Parlamenter rejimlerde sendikalaşma düzeyi ve toplu sözleşme hakkından faydalanma daha yüksekken, başkanlık rejimlerinde bu oranlar daha düşük. Başkanlık rejimlerinde işçiler daha çok çalışıyor, daha az yaşıyor ve gelir adaletsizliği daha ağır yaşanıyor.
Başkanlık rejimlerinde ölümlü iş kazası oranları, parlamenter rejimlerin iki katından fazla. Kadın işçiler başkanlık rejimlerinde daha fazla baskıya, düşük ücrete ve güvencesizliğe maruz kalıyor.
Ülkemizde çalışma koşullarının emekçiler açısından olumsuzluğu da göz önüne alındığında, getirilmek istenen sistem emekçilere daha fazla sömürü, güvencesizlik, ve yoksulluk getirecektir.