Şefkat Çetin sorununun perde arkası ne?

Şefkat Çetin sorununun perde arkası ne?

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin MHP’nin Teşkilat Başkanı Şefkat Çetin'in istifasını istediği iddia edildi. Bahçeli'nin istifasını istediği iddia edilen Şefkat Çetin kimdir? YURT yazarı Süleyman Kılıç MHP'deki kavganın arka planını yazdı

Süleyman Kılıç'ın "Şefkat Çetin sorununun perde arkası ne?" başlıklı yazısı şu şekilde:

İstifa edeceği ya da Devlet Bahçeli tarafından görevden alınacağı öne sürülen MHP’nin Teşkilat Başkanı Şefkat Çetin kimdir? 12 Eylül öncesi dönemden Mümtazer Türköne ve Abdullah Çatlı’nın arkadaşıdır. Koray Aydın ile birlikte Alparslan Türkeş’in yanında kalan az sayıda kişilerden birisidir.

O dönemde Namık Kemal ANAP’a giderek iddiasını askıya almıştı. Önce  Muhafazakâr Parti ve Milliyetçi Çalışma Partisi vardı. Devlet Bahçeli ve Muhsin Yazıcıoğlu MÇP’de Genel Sekreter Yardımcısı sıfatıyla Türkeş’ten sonra dönem için veliaht sayılıyordu. O süreçte Şefkat Çetin, tercihini doğru yere Devlet Bahçeli’den yana yaptı. Gençlik liderlerinden idi. Gazete çıkarıyor, sözü geçiyor, hatırı sayılıyordu.

Takvimler 1987-88’leri gösterdiğinde MHP’nin ‘ağır abileri’ Yaşar Okuyan, merhum Avni Çarsancaklı, Namık Kemal Zeybek, Ahmet Hamdi Ayan Dedeman Oteli’nde Alparslan Türkeş’in isteği ile düzenlenen meşhur bir toplantıya katıldı. Taha Akyol bu toplantıya katılmadı, ama destekledi.

Ağır ağabeyler Türkeş’e, ‘ANAP’a gel. Milliyetçilerin manevi lideri ol’ önerisi yaptı.

Uzun süren, ağır başlı ama tartışmalı geçen ‘tam kopmalı’ toplantıydı bu. Alparslan Türkeş partiyi kapatmayacağını söyledi. O zaten Milliyetçi Hareket Partisi’nin de açılmasını istemiyordu. Muhafazakâr Parti’yi kurarak ılımlı İslam’ın ayak seslerini duyuyordu. Ama kurmaylarını ikna  edemiyordu. Saatler süren toplantıyı şu sözlerle tamamladı:

Ben Liselilerle de olsa, siyaseti burada yapacağım. İsteyen gitsin. Benden hapishaneden çıktığımda elimi uzattığım halde bana selam vermeyen (Özal) insanlarla bütünleşmemi istemeyin. İsteyen gidebilir.

Son mesajın özeti buydu.

Ağabeylerin tercihi malum! Muhsin Yazıcıoğlu’nun da. Liselilerin başı Devlet (Bahçeli) Ağabey, baş destekçisi de Şefkat Çetindi.

Aradan yıllar geçti. Takvimler 1991’i gösterdiğinde. Melih Gökçek’in son gece Türkeş’in elini öperek ikna ettiği RP-MHP-IDP’nin Kutsal İttifakı kuruldu. Tayyip Erdoğan İstanbul’dan, Devlet Bahçeli Konya’dan aday gösterilse de, ‘tercihli oy azizliği’ ile RP Listelerinden TBMM’ye giremediler.

Zaten girselerdi, siyasi tablo da bugünkü gibi olmayabilirdi.

Bu yol kazası banko genel başkan veliahtı olan Muhsin Yazıcıoğlu’nun Büyük Birlik Partisi’ni kurmasıyla Bahçeli’nin Genel Başkanlık yolunu açtı. 1999’da da Ecevit ile DSP-MHP-ANAP Koalisyonunda Başbakan Yardımcısı oldu. Ecevit’in Cumhurbaşkanı ol önerisini de reddetti. Şefkat Çetin hep yanındaydı. Bir ara Yaşar Yıldırım ile birlikte Bahçeli’nin  kızgınlığına muhatap oldu, çekinmeden ‘baş üstüne’ diyerek yıllarca geri çekildi. Gel diyene kadar da tek kelime etmeden sessizce bekledi.

Tayyip Erdoğan ise önce Ali Coşkun’un İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adaylığını reddetmesi ile İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı oldu. Tabii DYP-ANAP, SHP-DSP-CHP arasındaki anlamsız rekabetten de faydalanarak üç beş bin oy farkla seçildi. Tıpkı 1500 oy farkla Ankara’da ancak seçilen Melih Gökçek gibi.

Erdoğan ardından da Fethullah Gülen’in ve laik yobazların da desteklediği 28 Şubat ile güç kaybeden, siyasi yasaklı olan  Erbakan’ın veliahtı olarak prim yaptı. Abdullah Gül, ‘ak saçlıların’ karşısına aday olarak çıkarak Fazilet Partisinden büyük bir grup kopararak, Erdoğan’ın yolunu açtı. Sonrası malum.

Bunları niye anlattım?

Arkadaş tabutu omuzlayanların çatışması!

Kim Bu Şefkat Çetin demeyin diye…

Siyaset bu. Kimin kimin yanında olacağı belli olmaz.

Daha dün Koray Aydın, Meral Akşener için FETÖ’cü demiyor muydu?

Peki, Şefkat Çetin niye huzursuz?

Kuşak çatışması diyelim.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin yakınındaki iki isim ile ters düştüğü biliniyor.

Bunlardan birisi Bahçeli’nin ‘sır kâtibi’ olan İstanbul Milletvekili Ömer Faruk Aksu.

İkincisi de Devlet Bahçeli’ye ‘sorgulamadan kayıtsız şartsız bağlı’ olan Yıldıray Çiçek. Ortadoğu Gazetesinde yazıyor. Mehmet Müftüoğlu ile birlikte Bahçeli’ye yapılan eleştirileri, zaman zaman sınırı aşarak cevaplıyor. Tarzı bu. Tartışılabilir. Ama o da zaten bunu inkâr etmiyor. Devlet Bahçeli’ye yönelik saldırılara karşı durmayı görev sayıyor. Bahçeli de yıllardır bundan hiç şikâyetçi değil.

Sadede gelelim. Bir MHP’li sosyal medya kullanıcısı Bayan Şefkat Çetin’i FETÖ’cü ilan etmiş. Tartışmaya sosyal medya bağımlısı ülkücüler çoğu sahte isimlerle dâhil olmuş. Şefkat Çetin taraftarları, bu bayanın Yıldı- ray Çiçek ve Ömer Faruk Aksu ile birlikte çekilmiş resimlerini görünce iş şekil değiştirmiş. Çiçek ve Aksu zaten söylediklerini doğrudan söyleyen iki isim. Paravana ihtiyaç yok. İkisi de, ‘bizim ilgimiz yok’ dese de Çetin taraftarları, biraz da ‘Bu tavırdan Devlet beyin haberi var mı?’ endişesiyle uzatmışlar. Devlet Bahçeli de ‘en mahremi’ olan bu iki isme yönelik bir kısmı sinkaflı saldırılar üzerine ‘çukur’ diye adlandırdığı sosyal medyadan ülkü- cülerin uzak durmaları konusunda hepsini uyarmış.

Ama dinletememiş, tartışma sona ermemiş. Bu arada bir eski milletvekilin danışman oğlu dövülerek hastanelik edilmiş. Bu danışmanın sahte isimle Şefkat Çetin’e saldırdığı öne sürülse de Çetin bu iddiaları kesin bir dille reddetmiş. Sizin için izlemeye devam edeceğiz…

YURT okuru bizim için çok kıymetlidir. Nerede ne oluyor, bilmek de en doğal hakkıdır.

Bakalım MHP’de, ‘kaç arkadaşımın tabutunu kaldırdım, omuzladım’ diyenlerle, Ülkücünün lap top taşıyanını seven Devlet Bahçeli’nin, ‘ülkücülük tabut omuzlamak değildir’ sözünü düstur yapanlar arasındaki kuşak çatışması nereye gidecek?