İzmir Tabip Odası: Depremden sonra vakalar iki katına çıktı

İzmir Tabip Odası: Depremden sonra vakalar iki katına çıktı

İzmir Tabip Odası Başkanı Lütfi Çamlı, depremi izleyen 10'uncu günde vaka sayısının deprem gününe göre iki katına çıktığı duyurarak, “3000-3500 kişide test pozitif saptanabilmektedir. Hastanelerde mevcut servisler, yoğun bakımlar yetmiyor" dedi.

İzmir Tabip Odası Başkanı Lütfi Çamlı depremi izleyen 10'uncu günde vaka sayısının depremin başladığı güne göre iki katına çıktığı duyurarak, “3000-3500 kişide test pozitif saptanabilmektedir. Ambulanslar olguları taşımakta zorlanmaktadır. Hastanelerde mevcut servisler, yoğun bakımlar yetmiyor, yeni COVID-19 servisleri ve yoğun bakımlar açılıyor” dedi.

Depremde 116 kişinin hayatını kaybettiği İzmir’de koronavirüs salgının geldiği son durumla ilgili İzmir Tabip Odası’nda basın toplantısı düzenlendi. İzmir Tabip Odası Başkanı Lütfi Çamlı, resmi makamlarca yapılan açıklamada depremi izleyen 10'uncu günde olgu sayısının depremin başladığı güne göre iki katına çıktığına dikkat çekti.

Çamlı, İzmir’deki pozitiflik oranını yüzde 30’lar düzeyine geldiğini yönünde duyumlar aldıklarını aktararak, şunları söyledi:

“3000-3500 kişide test pozitif saptanabilmektedir. Ambulanslar olguları taşımakta zorlanmaktadır. Hastanelerde mevcut servisler, yoğun bakımlar yetmiyor, yeni COVID-19 servisleri ve yoğun bakımlar açılıyor. Serviste ya da yoğun bakımda yatması gereken birçok hasta acillerde ya da servislerde bekletilip yatırılacakları yatakların ‘boşalması’ bekleniyor. Sadece COVID-19 hastaları değil, diğer hastalar da servis, yatak, yoğun bakım sıkıntısı yüzünden kamusal sağlık hizmetine ulaşmakta güçlük çekiyor."

‘AİLE HEKİMLERİ YETİŞEMİYOR’

"İlçe Sağlık Müdürlükleri’nin ve TSM’lerin üzerine yıkılmış olan filyasyon çalışmalarında olgulara yetişilemiyor. Günlerce ilacına ulaşamayan hastaların sayısı giderek artıyor. Hastalara oldukça özellikli ve yan etkileri olan ilaçların dağıtımda ciddi sorunlar yaşanmaktadır. Aile hekimleri de isyan halinde. Giderek artan sayıda pozitif ve temaslı olgu izlemine yetişemiyorlar."

İzmir’de de salgının kontrolden çıktığını belirten Çamlı, verilerin en fazla bulaşın ev içi, çalışma ortamı ve toplu ulaşımdan olduğunu gösterdiğini söyledi. 

ÇAMLI TALEPLERİNİ SIRALADI

Çamlı, yapılması gerekenleri şu şekilde sıraladı;

* Genelde Türkiye, özel olarak İzmir’e ait tüm veriler kamuoyu ile şeffaf ve ayrıntılı biçimde paylaşılmalıdır.

* Bu verilerin ışığında olgu artışını engellemeye yönelik epidemiyolojik çalışmalarla gerekli tedbirler bir an önce alınmalı ve ilk adım olarak “toplumsal hareketlilik” derhal en etkin biçimde kısıtlanmalıdır.

* Salgın mücadelesinde koruyucu sağlık hizmetleri güçlendirilmeli, birinci basamak sağlık hizmetlerinin etkinliğini artıracak şekilde organizasyonu gerçekleştirilmelidir. Filyasyon çalışmaları epidemiyoloji bilimi ışında gerçekleştirilmelidir. Bu mücadelede kamunun diğer kaynaklarının da (araç, personel) etkin kullanımı sağlanmalıdır.

* Salgınla mücadele edebilmek için daha çok merkezde, daha çok sayıda test yapılmalı; pozitif vakaların erken tanınması, etkin biçimde izole edilmesi, temaslıların karantinaya alınması sağlanmalıdır.

* Hastanede tedavisi gerekmeyen kişilerin izolasyon ve takibi için kullanıma uygun kamu pansiyon, yurt vb. ortamlar ayarlanmalı, bu konuda yerel yönetimlerle iş birliğine gidilmeli, hane içi yayılımın önüne geçilmelidir.

* Salgın ile mücadelede tüm olanaklar toplum sağlığı yararına kullanılmalı, kamu sağlık kurumlarının ihtiyaca cevap veremediği her durumda özel hastaneler Sağlık Bakanlığı’nın kontrolüne geçirilmeli, yurttaşların sağlık hizmetlerine erişimi istisnasız ve ön koşulsuz bütünüyle parasız olmalıdır.

* COVID-19 dışı hastaların aylardır ertelemek zorunda kaldıkları sağlık sorunları ve bu konuda yaşanan sorunlar dikkate alınarak “pandemi dışı hastaneler” belirlenmeli, pandemi dışı sağlık sorunları için başvurulabilecek güvenli alanlar yaratılmalıdır.

* Pandemide en az 10 kat daha yüksek bulaş riski taşıyan, hastalanan ve şimdiye kadar 160’ a yakın kayıp veren sağlık çalışanlarının desteklenmesi ve bu olayın “meslek hastalığı” olarak yasalarda yer alması sağlanmalıdır.