Abdullah Ağırkan

Abdullah Ağırkan

CHP ÖRGÜTLERİ VE BELEDİYE İŞTİRAKLERİNDEN BEKLENTİ

CHP örgütleri çeyrek yüzyıldır kamuda aktif düzeyde kadro, iş ve çalışma alanından mahrum. Belediyeler kamusal nitelik taşır ve bu kurumlar elbette politik iradeyle yönetilir. Her siyasi parti şüphesiz doğal olarak kadro hareketi niteliğinden ötürü kendi çalışma ekibini kurar ehliyet-liyakat ilkesine dayanarak.

Ankara

İstanbul

25 yıl sonra CHP ‘nin ve diğer bileşenlerin desteğiyle kazanıldı…

Aradan bir yıldan fazla bir süreç geçmesine rağmen salt anlamda dönüşüm süreci yok denecek az düzeyde. Çalışmalar, projeler çok hızlı, kararlı olsa da içer de hala eski zihniyet üst düzey noktasında müdürler var… Normal ekmekçiden, memurdan söz etmiyorum ve onlar elbette olmalıdır, devam etmelidir işine, gücüne…

İşin ilginç yanı ise CHP örgütlerinin onca çabası ile kazanılan belediyelerde % 10 dahi oyu olmayan İyi partinin daha etkin biçimde yönetim ve müdürlüklerde hâkim olması CHP örgütlerinde rahatsızlık uyandırıyor.

Asıl mesele iştiraklerin çoğunun dışarıdan, özel sektör yöneticilerinden atanmasından kaynaklı. Oysa devleti kuran partinin milyonlarca üyesinin içinden yöneticilik yapacak kapasitede kadrolar bulamaması anlaşılır gibi değil…

Bu soruyu soran onca CHP kadrosunun sesi olmak kimileri için risk olabilir, ancak gerçektende durum bundan daha öte... İstanbul ve Ankara Türkiye’nin lokomotifleri…

Devasa bütçeleri 84 bine yakın personel ve iştiraklerin bütçeleri Anadolu da tüm kentin bütçesi kadar sadece bir iştirakin. İşte bu gerçeği bilen CHP örgüt emekçisi iş-aş yok diyorsa 25 yıl sonra, CHP Yönetiminin biraz daha fazla düşünmesi gerekli…

Zira genel seçim muhtemeldir ki seneye son bahar gibi olacak ve bu süreç ciddi, sancılı bir süreç olacak. Küskün CHP örgüt emekçisinin sahada olması, mücadele etmesi adına ve daha ileri süreçler için hazırlanması gerekli…

Açıkçası CHP genel merkezinin iştirakler yönetimlerine atadığı, hiçbir yetkisi ve iki ayda veya ayda bir imza dışında yetkisi bulunmayan kişileri oralara göndermesi bir şey ifade etmiyor…

Cefa çekenler ile sefayı sürenlerin dengesi iyi kurulmalıdır. Eğer mevcutta hala eski müdürler, yöneticiler ve hatta partiye, genel başkana küfür edenler oturuyorsa burada bir basiret sorunu var demektir…

İstanbul bu noktada çok daha sorunlu...

İştirakler yönetimine atanan yöneticiler “ gerçektende o ilçeyi temsil etmelidir.” Kafa kol ilişkileri ile yürüyen süreçler tüm İstanbul’da rahatsızlıklar çıkarmakta açıkçası.

Yerel düzeyde belediyesi AKP elinde olan bazı ilçelerde “ CHP meclis üyeleri daha şeffaf olmalıdır. “ CHP örgütü nasıl bir faaliyet, önerge, çalışma yapılıyor sorusunu sormakta…

Genel anlamda kalıcı bir çözüm olmasının yolu, CHP örgütünün tüm süreçlerde işin merkezinde olmasından geçiyor. Kapalı kapılar arkasında yürütülen farklı bazı ilişkiler ile süreç devam edemez…

CHP Genel merkez kaynağım günde en az 200 sorunlu durumun rapor edildiğini ifade ediyor İstanbul noktasında. Bu sorunlu durumlar CHP örgüt emekçisinin beklentisi ve il, ilçe başkanlarının çözüm noktasında olmasıyla aşılır ancak…

Dar ekipçilik karanlık bir suda yüzmeye benzer ve rehber doğru olmazsa ölüm kaçınılmazdır. Bu noktada tüm atamalar daha şeffaf olmalıdır. İBB bu süreci daha hızlı ilerletecek birikime sahiptir şüphesiz…

Yeter ki daha cesur olsun…

Bu cesaret haziran zaferini getirdi…

Eğer gelecek için planlar olacaksa, bu hedefler için çalışacak gerçek parti emekçilerine ihtiyaç var demektir. Bu bir sorumluluk demektir ve lider olmak bunu yapma zorunluluğu getirmekte…

Eğer kulağını örgüte kapatırsa yetkililer zaferler dönemi bitmiştir. Bu bitiş onların siyasal hayatı içinde geçerli!

Önceki ve Sonraki Yazılar