TOPLUMDA HUZUR VE HÜRRİYETİN SİGORTASI OLACAK ADİL VE DENGELİ BİR DÜZEN KURULMALIDIR!

Bizim inancımızda ve vicdani anlayışımızda İNSAN AMAÇ’tır, İslam ise insanların olgunlaşması ve huzura kavuşması için bir ARAÇ’tır. Bir insanın veya toplumun huzur bulması ve onurlu yaşaması, şu dört temel ihtiyacının doğru ve doyurucu şekilde karşılanmasına bağlıdır. “4-K” formülü dediğimiz bu doğal ihtiyaçların aksaması ise; çeşitli rahatsızlıklarının, hatta itiraz ve isyanlarının başlangıcıdır. Bunlar:

1- Kafa: Eğitim ve öğretimle, hür düşünce yeteneğini geliştirmekle, bilgi ve birikimle doyacak ve olgunlaşacaktır.

2- Kalp: İmanla, maneviyatla, güzel ahlâkla ve vicdani duygularla doyarak itminana kavuşacaktır.

3- Karın: Karınlar helâl ve yeterli gıdayla, ülkede milli sanayi ve tarımın kalkınmasıyla ve herkesin insanca yaşayacağı şartların oluşturulmasıyla doyacak ve huzura ulaşacaktır.

4- Kişilik (itibar): Her insan, doğuştan kazanılan ve temel insan haklarından sayılan; can, mal ve namus emniyetine, din ve düşünce hürriyetine sahip olarak yaratılmıştır. Bu nedenle herkes; dinine, kökenine, kültürüne, düşüncesine ve sosyal statüsüne bakılmaksızın “saygın bir varlıktır”, ve itibar görmek onun hakkıdır. Horlanmak ve dışlanmak ise; gizli bir esaret ve açık bir hakaret tavrıdır.

Bir çocuk dünyaya geldiğinde, önce karnının açlığını gidermek üzere ağlamakta ve kendisine gıda ve bedenine-karakterine maya olacak şifalı sütünden emmek üzere anne kucağına bırakılmaktadır. Yani doğal ve doğru olan, öncelikle KARNININ doyurulmasıdır. Ardından; şefkat, merhamet ve sevgiyle KALBİ; yavaş yavaş algılama seviyesine uygun, samimi ve gerçekçi bilgiler, ninniler ve hikâyelerle KAFASI doyuma ve doldurulmaya başlanacaktır. Çocuklara bebeklikten itibaren, sevginin yanında saygı duyulması, ciddiye alınması, itilip kakılmaması, suçlarından dolayı hemen hırpalanmaması… Yani ona bir insan gibi davranılması, kendisine bir kişilik ve onur kazandıracak, özgüveni ve girişim cesareti olan birisi olarak hayata hazırlanacaktır. Yani, İTİBAR ve İTİMAT sahibi olacaktır.

Bu “4-K” formülü; sadece fertler için değil, cemiyetler ve milletler için de gerekli ve geçerli kurallardır.

İşte ADİL Bir DÜZEN’e ve Asil Bir Döneme, ancak farklı kültür ve kökenden, ayrı din ve düşünceden bütün toplumlara; a- Temel insan haklarını sağlamak, b- Herkese huzurlu ve onurlu yaşama şartlarını hazırlamak üzere olgunlaştırılmış, İLMİ, İNSANİ ve İSLAMİ orijinal bir programla ulaşılır.

Adil Bir Düzen, 4 ana başlıktan oluşmalıdır:

1- Adil Ekonomik Düzen,

2- Adil Siyasi ve Hukuki Düzen,

3- Adil İlim ve Eğitim Sistemi,

4- Adil Dini-Ahlaki Düzenin prensipleri.

Adil Düzen 6 temel dayanaktan beslenir: 1- Aklı Selim, 2- Müspet İlim, 3- Tarihi Tecrübe ve Birikim, 4- Vicdani Kanaat ve Tatmin, 5- Evrensel Hukuk Kaideleri, 6- İlahi Din ve Kur’an-ı Kerim’in ortaklaşa; hayırlı, yararlı, iyi ve gerekli gördüğü “DOĞRU”ları esas alarak… Ve yine bu beş temel ölçünün ortaklaşa; kötü, çirkin ve zararlı bulduğu “YANLIŞ”lardan sakınılarak hazırlanmalıdır. Toplumun her kesiminin memnun ve mutabık kalacağı; laik, demokratik ve sosyal bir hukuk sistemi olmalıdır. İnsanın bozulmamış fıtratı, yani yaratılış ayarı ve vicdanı, iyi ile kötüyü ayıran en önemli bir dayanaktır. Zira Hz. Peygamber Efendimiz, Hicretin 9. yılında gelip Müslüman olan bir zatın: “Ya Resulüllah; iyilik nedir, kötülük nedir? Bunlar nasıl bilinir ve ayırt edilir?” sorusunu, sağ elinin üç parmağını onun göğsüne (kalbi üzerine) bırakıp, şöyle yanıtlamıştır: “İyilik; onu işlediğinde, senin iç dünyanı (fıtri duygularını ve vicdanını) huzura kavuşturan ve sana mutluluk ve manevi rahatlama hissi yaşatan davranışlardır. Kötülük ise; başka insanlar o konuda sana fetva verseler bile, onları yaptığında iç dünyana (fıtratına ve vicdanına) huzursuzluk yaşatan ve sende mutsuzluk oluşturan tavır ve yaklaşımlarındır!..”

Ayrıca Adil Düzen’de Kapitalist ve Sosyalist sistemlerin yararlı ve yapıcı yönleri de alınmalı, ama bunların zararlı ve yıkıcı yönleri ayıklanmalıdır. Örneğin; Sosyalizmin faizi yasaklaması yararlı, ama hür teşebbüsü ve özel sermaye girişimini kaldırması zararlıdır. Bunun gibi Kapitalizmin özel sermaye girişimini desteklemesi yararlı, ama faizi yaygınlaştırması zararlıdır.

ADİL DENGE DÜZENİNİN GENEL ESASLARI

Adil bir Düzen; her dinden, her kavimden ve her seviyeden bütün insanların birlikte barış ve bereket içinde yaşayacağı ve tüm temel hak ve hürriyetlerin sağlanıp korunacağı, İslami, ilmi ve insani yepyeni ve orijinal bir düzendir. Evet Adil Düzen:

Hem insanidir; çünkü, yalnız Müslümanları değil bütün insanları kapsamakta ve kucaklamaktadır.

Hem İlmidir; çünkü, akli delillere ve müspet ilmin verilerine uygun hazırlanmıştır.

Hem de Vicdanidir; çünkü, İslam barış ve bereketi esas almaktadır.

Adil Düzen; "Elmüslimune kerrecülil vahid", “Müslüman (insanların topluluğu) bir kişi (tek vücut) gibidir” hadisinin hikmet ve gerçeğine uygun olarak, toplum yapısı bir insan vücuduna benzetilerek hazırlanmıştır.

a- İnsanda İyiyi-kötüden ayırmaya yarayan (his (kalbi duygu) ve vicdana) karşılık cemiyet planında (Adil Dini-Ahlâki) düzen vardır.

b- İnsanda faydalıyı-zararlıdan ayırmaya yarayan (irade-menfaat düşüncesi ve sindirim sistemine) karşı toplum planında iktisadi (Adil Ekonomik) düzen hazırlanmıştır.

c- İnsanda adaleti-zulümden ayırmaya yarayan (ünsiyet ve sinir sistemine) karşılık cemiyet ve devlet planında idari (Adil Siyasi) düzen programlanmıştır.

d- Ve yine insandaki doğruyu-yanlıştan ayırmaya yarayan akıl ve düşünce sistemine karşılık toplum planında (Adil İlmi) düzen bulunmaktadır.

Bir insan vücudundaki ruhi ve vicdani değerlerle akli düşünceler nasıl uyum içinde bulunuyor, sinir sistemi ile sindirim sistemi, boşaltım sistemi ile dolaşım sistemi nasıl ki birbirine karışmıyor ve müdahale etmiyor (aksi halde kangren ve kanserleşme olur); bilakis her birisi ayrı bir sistem olarak kendi görevini yapıyorsa… Ama bütün bu sistem ve organlar bir beynin güdümünde aynı vücudun sağlık ve selametine hizmet ediyorsa, Adil Düzen içinde de devletin genel bünyesinde, birbiriyle uyumlu ve irtibatlı ama bağımsız 4 ayrı düzen olacaktır. Bunlardan hiçbirisi diğerine hâkim veya mahkûm olmayacak, baskı ve müdahalede bulunamayacak. Adil Düzen’in genel amaçları ve temel esasları çerçevesinde irtibat, intizam ve istişare halinde çalışacaklardır.

"Değişmeyen doğru"ları ve adaleti esas alan düşünce ve düzenler HAK, "Devamlı yanlışlar" üzerine kurulan, haksızlık ve ahlâksızlığa yol açan düşünce ve düzenler ise BÂTIL sayılmıştır.

Bunun içindir ki Adil Düzen;

1- Hakkı üstün tutan bir düzendir.

2- Hürriyeti esas alan bir düzendir.

3- Huzuru ve güveni sağlayan bir düzendir.

Çünkü Adil Düzen;

A- Hem kafayı, B- Hem kalbi, C- Hem kişilik ve itibarı, D- Hem de karnı doyuran bir sistemdir.

Bu arada, farklı köken ve kültürden, ama herkesin hayrına ve huzuruna yarayan, çağdaş bilimin verileriyle ve evrensel hukuk prensipleriyle de uyuşan “gerçeklere ve güzelliklere”; sadece, bunlar “din”den kaynaklanıyor diye karşı çıkanların; asla olumlu ve onurlu bir tavır sergilemedikleri, demokrasi ve laikliği özümsemedikleri ve içlerine sindiremedikleri de acı bir gerçektir.

Önceki ve Sonraki Yazılar