Ali Rıza Özkan
ERDOĞAN, NEDEN SOKAĞA ÇIKMA YASAĞI İLAN EDEMİYOR?
Değerli okur, dikkatini çekerim; Erdoğan neden sokağa çıkma yasağı ilan etmiyor, diye sormadım. Edemiyor, diye sordum. Bunun anlamı, keyfiyetin kendi elinde olmayışı. Ama, bu konuya sonra dönelim.
BİLİM KURULU SOKAĞA ÇIKMA YASAĞI ÖNERDİ Mİ?
İYİ Parti Grup Başkanvekili ve Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan önemli bir iddia ortay attı. Buna göre; “Bilim Kurulu sokağa çıkma yasağı ve radikal kararlar konulmasını istedi, ancak hükümet bunu uygun bulmadı.”
Türkkan’ın “hükümet” olarak tarif ettiği “erk”i siz Erdoğan olarak okuyun! Çünkü, bizzat bakanların tavırlarından ve açıklamalarından da biliyoruz ki, kendilerinin herhangi bir konuda karar verme yetkileri yoktur. Görevleri talimatları yerine getirmekten ibarettir.
Nitekim, TV kanallarında konuşan pek çok Bilim Kurulu üyesi de, sorulan sorulara cevap verirken, “sokağa çıkma yasağı da dahil olmak üzere pek çok sert önlemleri tartıştıklarını ve önerdiklerini” ifade ettiler.
Yani, Türkkan’ın iddiası havada kalan bir iddia da değil.
SOKAĞA ÇIKMA YASAĞI NEDEN GEREKLİDİR?
Salgın hastalıklar bulaşıcı hastalıklardır. Bu hastalıklarla mücadelede başarı kazanmanın ilk şartı tedaviyi sağlayan ilaç olması değil, hastalığın bulaşmasının önlenmesidir.
Yani, elinizde dünyanın en iyi ilacı da olsa, eğer hastalığın sağlıklı insanlara bulaşmasını önleyici tedbirler alamıyorsanız, hastalığı yenemezsiniz!
GENÇ CUMHURİYET NASIL BAŞARDI?
Bu gerçeğin farkına varan genç Cumhuriyet hekimleri daha 20’li, 30’lu yıllarda, örneğin Adıyaman’da, Kayseri’de, Gaziantep’te trahoma ile mücadele ederken köyleri karantinaya alıyorlar, girişi ve çıkışı kapatıyorlardı. ‘Körler şehri’ diye bilinen Adıyaman’da bugün trahomadan eser kalmayışının nedeni, Cumhuriyet’in genç doktorlarının hastalığı nasıl yeneceklerini bilerek, doğru uygulamayı gerçekleştirmiş olmalarıdır.
Bu anlattıklarımı ve daha fazlasını benden de iyi bildiklerine emin olduğum Bilim Kurulu’nun değerli bilimcilerinin izolasyon olmadan salgının önlemeyeceğini önermemiş olmaları düşünülemez. Bu denli küresel bir salgına karşşı başarılı olmanın ilk şartı da sokağa çıkma yasağıdır.
ÇİN SALGINI NASIL ALT ETTİ?
Çin bunu uygulamasaydı başarılı olamazdı. Salgının ciddiyetini anladıkları ilk hafta hayata geçirilen ilk uygulama sokağa çıkma yasağıydı.
Hatırlayalım, Çin’in uyguladığı sert tedbirleri siyasi polemik konusu yapan Batı medyası, bu uygulamaları anti-demokratik olarak eleştirmişti. Ancak, şimdi ABD de dahil olmak üzere, tüm Batı sokağa çıkma yasağını gündemine aldı.
Bugün salgınla yüzyüze olup, sokağa çıkma yasağı uygulamayan ülkelerin de başarı kazanamayacağını öne sürmek için çok büyük bir bilgi gerekmiyor. Dünyaya bakmak yeterlidir.
TÜRKİYE’DE SOKAĞA ÇIKMA YASAĞI GEREKLİ Mİ?
Emin olun, yukarıda yazdıklarım, zaten bütün bakanların da bilgisi dahilinde olan bilgiler. Ancak, buna rağmen Türkiye’de sokağa çıkma yasağı ilan edilemiyorsa, Sağlık Bakanı ‘zorda kalırsak ilan ederiz’, İçişleri Bakanı ‘sokağa çıkma yasağı ilan etmeden süreci götürmeye çalışıyoruz’ şeklinda açıklamalar yapğıyorsa, bu durumu doğru okumak gerekir.
Anlaşılan o ki, sokağa çıkma yasağının muhalifi Erdoğan olmalıdır.
Bilim Kurulu üyelerinin farklı yerlerde söyledikleri ile Sağlık ve İçişleri Bakanlarının söylemlerini birleştirdiğimizde, Erdoğan ikna edilemediği için, Türkiye’de sokağa çıkma yasağı ilan edilemiyor, kanaatine ulaşıyorum.
ERDOĞAN’IN ÇIKMAZI
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sokağa çıkma yasağı ilan edemeyişinin ardında salgınla mücadeleyi ilgilendiren bir konu olma ihtimali çok zayıftır. Çünkü, telekonferans yoluyla yaptığı kabine toplantısından medyaya yansıyan görüntüler ve ifadelerden, Erdoğan’ın sağlık konularını Bilim Kurulu’nun inisiyatifine bıraktığı anlaşılıyor.
Dolayısıyla, Erdoğan’ın sokağa çıkma yasağı ilan edemeyişinin gerekçesini sağlık dışı konularda aramak doğru olacaktır.
İşte, Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu’nun uygulanamayacağını bile bile yaptığı, salgın süresince her vatandaşa 1000 TL yardım önerisinin açığa çıkardığı 'dilemma', Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sokağa çıkma yasağı ilan edemeyişinin ardındaki asıl neden olmalıdır.
Sayın Karamollaoğlu’nun önerisini uygulamak her ay devletin kasasından 83 milyar TL çıkması anlamına geliyor. En iyi ihtimalle 3 ay boyunca devletin her yurttaşına 1000 TL ödemesi demek, toplamda 249 milyar TL yük demektir.
Peki, Türkiye Cumhuriyeti devleti kasasında böyle bir para var mı?
İşte, bütün soruların cevabı, bu sorunun cevabı ile yakından ilgilidir.
100 milyar TL kaynak yarattık diyerek, çeşitli kalemlerde indirimler ve ötelemeleri alt alta hesaplayarak bulunan meblağ da gösterdi ki, devletin kasası boş!
Anlaşılan, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı kayıtlarındaki 2 milyon vatandaşa bir kereliğe mahsus ödenecek 1000 TL, yani toplam 2 milyar TL bile devlet bütçesini epeyi zorlayacaktır.
Bu durumda, isterseniz soruyu siz cevaplayın: Erdoğan sokağa çıkma yasağı ilan edebilir mi?