Dr. Aybars Akoğlu

Dr. Aybars Akoğlu

BABA OLMAK

Meslek hayatımda onbinlerce insanın hayat hikayesine tanık oldum, onların acılarının, geçmiş yaralarının paydaşı olmaya gayret ettim. Birçok uzun vadeli görüşebildiğimiz danışanımda günlük hayattaki birçok duygunun ve yaşantının köklerini, çocukluk çağlarında ve özellikle anne-baba ilişkisinde tespit edebildik. Her ne kadar hepimiz kendi yolumuzu çizmeye, kendimizi bulmaya bir ömür boyu gayret etsek de sanırım hepimizin can mayalarını anne ve babalarımız veriyor.

            Yapılan beyin görüntüleme yöntemlerinde aşık olduğumuz kişinin fotoğrafına baktığımızda beyinde gerçekleşen kan akım değişiklikleri ile çocuğumuza baktığımızda oluşan beyin kan akım değişiklikleri çok benzerlik gösteriyor. Bununla birlikte iki sevgi arasında çok önemli bir fark tespit edilmiş. Aşık olduğumuzu hissettiğimiz kişiye baktığımızda oluşan beyin değişiklikleri ortalama 18 ay sürüyorken, evladımıza baktığımızdaki değişiklikler hiç değişmiyor. Bu anlamda çocuklarımızın bir ömür boyu süren aşklarımız olduğunu söylemek, bilimsel dayanağı olan bir tespit olur.

            Anneleri babalara göre biraz daha şanslı görüyorum. Gebelik sürecindeki fizyolojik ve bunun getirdiği psikolojik değişiklikler, anneyi anneliğe hazırlıyor. Bunun sosyal öğreti yanı olsa da büyük bir fizyolojik süreç anneyi anne yapıyor. Baba ise babalığı öğrenebildiği kadar, içselleştirebildiği kadar baba olabiliyor. İyi bir baba olabilmek aslında öğrenebilen bir durum diyebiliriz. Annelik ise daha doğal bir süreç.

            Anneler bebekleri ile doğum sonrası ilişkilerinde de doğal süreç açısından şanslı. Bir bebek dünyaya geldiğinde kendini denize düşmüş bir su damlası gibi hisseder. Anne ile ne kadar bütünleşebilirse, bebek o kadar şanslıdır. O kadar hayata hazırlıklı hale gelir. İlk onsekiz aya denk gelen oral dönem ya da temel güven döneminde bebek için dünyada anne ve diğerleri vardır. Baba ve diğer her şey siluettir. O denizde ki tek damla gibi annenin bütünlüğü içinde huzurludur. Bu dönemde anne ile tam bütünleşme temel güven duygusunu sağlarken, damlanın sudan başka bir yere alınmaya zorlanması temel güvensizliği oluşturur.

            E, bir erkekler iyi baba olmayı öğrenmeye çalışıyoruz. Ama ilk onsekiz ay bebeğin dünyasında sadece anne varsa, bunu nasıl başaracağız? Denizle bütünleşmiş bir damlaya sadece dışarıdaki olabiliyorsak hele. Sevgili dostlar, iyi bir baba olabilmenin temel kuralı iyi bir eş olabilmektir. Annelik ne kadar dünyanın en keyifli kimliği olarak görünse de çok zor bir fizyolojik, psikolojik ve sosyal bir süreçtir. Bu dönemde çocuğa iyi bir anne olabilmesi için yorgunluklarının, yaralarının, kaybolmuş enerjisinin baba tarafından tazelenmesi bir babanın çocuğuna yapabileceği en büyük iyiliktir.

            Anne bir benzin istasyonu gibidir. Çocuk ise bir otomobil. Çocuk dünyada yol alabilmek için yakıt harcar ve eksiğini anneden tekrar temin eder. Babalar ise benzin istasyonunu dolduran tankerler gibidir. Annenin yakıtının bitmemesini sağlayan babalar, çocuklarının da hayatta bitmez enerjilerinin kaynağı olmuş olurlar. O sebeple ki iyi baba olabilmenin birinci kuralı iyi eş olabilmektir.

            On yıl önce bugün ‘Hoş geldin Utku, yaşama sırası sende’ derken yepyeni bir kimlikle hayat yolculuğum başlamıştı. Utku on yılda her gün büyüdü, bizim onu büyüttüğümüz kadar, o da bizi büyüttü, olgunlaştırdı. Tıp ki hayata anlam, umut, mücadele katan hepimizin çocukları gibi. Baba olmak öğrenilen bir sıfat belki de. Öğrenmek ama hep keyifli ve hiç bitmesini istemeyeceğim bir duygu. Nice yaşlara…

           

 

Önceki ve Sonraki Yazılar