“HAYVANDAN AŞAĞI” DERKEN?

İnsanların birbirlerine hakaret etme yöntemi olarak hayvanları kullanması beni her dönem rahatsız etmiştir.

Misal…

Bazıları, kaba olan insana ‘öküz’, sinsi olan insana ‘yılan’, dik dik bakan insana ‘angut’ benzetmesi yapar.

Bu benzetmeler içinde en yaygın hakaret unsurlarından biri de köpeklerdir

‘Köpek gibi geldi’…

‘Köpek gibi arsız’…

‘Köpek gibi süründü’…

Eğer aşağılamanın dozu biraz daha arttırılmak istenirse o zaman ‘it’ kelimesi tercih edilir.

Çakal, inek, timsah, sıçan, kedi, fare…

Bu hayvanların hepsi ve farklı pek çok hayvan türü, durumuna göre ‘insanı’ aşağılamanın bir yöntemi olarak kullanılır.

Ancak bu tür kullanımlarda gözden kaçırılan aslında karşıdaki insanın değil, bir anlamda bahsi geçen hayvanın aşağılanmasıdır.

Farklı bir ifadeyle, bu söylemler yoluyla aslında insanlara özgü olan aşağılayıcı özellikler hayvanlara atfedilir. İşte bu yüzden, aşağılanan aslında bahsi geçen hayvandır.

Şimdi belki bu tespit size biraz abartılı ve hatta gerçek dışı görünmüş olabilir. O yüzden ben birkaç örnek vereyim, siz tespitin doğruluğunu kendiniz test edin…  

Sydney Üniversitesi’nde yapılan bir araştırmaya göre inekler, ‘möö’leri aracılığıyla diğer ineklere nasıl hissettiklerini anlatabiliyor. Yani kendi aralarında bir dilleri var, düşünebiliyorlar ve konuşabiliyorlar.  

Dahası, pek çok insanın aksine arkadaşlık ve sadakat duyguları muazzam gelişmiş hayvanlar…

Yani duyguları var!

Sadakat konusunda pek çok insanı geride bırakacak sayısız hayvan olduğu araştırmalarla kanıtlanmış bir gerçek.

Örneğin akbabalar, turnalar, angutlar hayatları boyunca tek bir eşle yaşıyorlar. Özellikle ‘bön bön bakma’ durumu üzerinden aşağılanan angutlar, eşleri öldüğünde yanlarına yırtıcı bir hayvan gelse bile oradan ayrılmıyor. Ölmek pahasına bile olsa, gözlerini ayırmadan eşine bakmayı sürdürüyor.

Yani sadakat duyguları gelişmiş!

Aşağıladığımız köpeklerin ataları olan kurtlarsa ailelerine muazzam bir hassasiyet gösteriyor. Topluluklarından biri saldırıya uğradığında, kolektif tepki gösterebiliyor.

Yani kolektif bilinç var!

Günlük dilde yegâne aşağılama figürü olarak kullanılan fareler, özellikle ebeveynlik konusunda insanlığa örnek teşkil eden davranış kalıplarına sahip. Bu hayvanlar, yavruları konusunda çok hassas ve sorumluluk sahibi canlılar zira hayatta kalma yetisi geliştirene kadar yavrularının tüm bakımını ve sorumluluklarını üstleniyorlar. Onları asla terk etmiyorlar!

Yani insanların aksine doğuştan ‘annelik’ ve ‘babalık’ vasıflarına sahipler.

Literatürde hayvanların insanlara örnek teşkil ettiği sayısız örnek var. Merak edenler basit bir araştırmayla çok daha şaşırtıcı bilgilere ulaşabilir.

Ama şimdi asıl meseleye gelelim…

Hayvanların bir hakaret unsuru olarak kullanılması gündelik dilin sınırlarını aşarak neredeyse politik dile yerleşti.

Son olarak ‘Hayvandan aşağı olmak’ diye bir tabirle karşılaştık!

Sahi ne demek hayvandan aşağı olmak?

Farklı bir ifadeyle insanı hayvandan üstün kılan ne tür özellikleri var?

Muhtemel ki hayvanları ‘kendilerinden aşağıda’ görenler, çoğunlukla insanların akıl gücünü referans alıyor.

Ama burada mevcut aklın ‘ne için’ kullanıldığı üzerine kafa yorulmuyor!

Mevcut durumda akıl, çoğunlukla insanlar tarafından ‘daha çok para’, ‘daha çok güç’, ‘daha çok eşya’ ve benzer amaçlarla, doğayı yok etmek pahasına işlevselleştiriliyor.

Hayvanların aksine insanlar, ‘hep daha fazlasını’ istiyor!  

Ama insanların sahip olduğu akıl (hayvanların aksine), en temel haliyle yalnızca ‘hayatta kalmak için’ muhtaç olduğu doğayı korumak zorunda olduğuna bir türlü basmıyor!

Diğer yandan yalnızca insanlara özgü olan köleleştirme, sömürme, tecavüz, katliam, işkence, hainlik ve benzer özellikler hayvanlar aleminde karşılık bulmuyor.

Ama buna rağmen ‘kötülük’, zehrini yalnızca beslenmek ve kendisini korumak için kullanan ‘yılan’a atfediliyor!

Dünyada ki varlığı/eylemleri yalnızca tüketmekle sınırlı olan, farklı bir ifadeyle doğaya, hayvanlara ve diğer insanlara tek bir hayrı dokunmayan pek çok insan, kendisinin hayvanlardan üstün olduğunu zannediyor!

Düşünsenize…

Örneğin bu tip insanlar, görme engeli olan, kendini yalnız hisseden, göçük altında kalıp kurtarılmayı bekleyen ya da kaybolan/kaçırılan çocukların bulunmasına çare olan köpekleri, kendilerinden aşağı görüyor! 

Daha da acısı ‘aşağılama’, özellikle politik söylemlerle desteklendiğinde hayvana şiddeti körüklüyor ve hatta meşru gösteriyor. 

Eğer hayvanlar ve insanlar arasında ‘illa’ bir kıyaslama yapılacaksa, kanımca bu noktada insanları hayvanlardan ‘üstün’ kılan değil, olsa olsa hayvanları insanlardan ‘üstün’ kılan özelliklerden bahsetmek mümkün görünüyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar