SANSÜRLEYECEKSENİZ YAYINLAMAYIN!

Gülen Gözler…

Yeşilçam’ın gelmiş geçmiş en efsane filmlerinden biri.

Başrollerinde Adile Naşit ve Münir Özkul yer alıyor.

Ayrıca filmde Müjde Ar, Şener Şen, Itır Esen, Ayşen Gruda, Lale Ilgaz, Ahmet Sezerel, Halit Akçatepe, Sevda Aktolga, Mahmut Hekimoğlu, Nejat Gürçen gibi pek çok duayen sanatçı rol alıyor.

Yani kadrosu müthiş!

Çocuklukları Yeşilçam filmlerinin masumiyetiyle geçenler anlar…

Bu filmler aile bağlarından sadakate, saf dostluklardan çıkarsız aşklara, doğru ve yanlış olanın net ayrımından adalete kadar pek çok konuyu ilmek ilmek işler…

Öyle ki film bittikten sonra istemsiz bir gülümseme belirir yüzünüzde...

Her şeye rağmen iyiliğin kazanacağına dair inancınız pekişir…

Toplumsal kültürümüzün, ahlakımızın, örf ve adetlerimizin fabrika ayarlarına dönmüş halini gösterir.

Bu yüzden birkaç gün önce bir kanalda Gülen Gözler Filmi’ne rastlayınca heyecanlandım.

Filmin başını kaçırdığıma üzüldüm ama tam da en sevdiğim sahneye denk geldim…

Adile Naşit ve Münir Özkul’un kızları rolünde Müjde Ar, Ayşen Gruda, Sevda Aktolga, Itır Esen ve Lale Ilgaz…

Fonda Esengül’den ‘Beterin Beteri var’ şarkısı çalıyor.

Kızlar sevdiklerine kavuşamamaktan dertli, nane likörü içiyorlar…

Olaylar, replikler her şey aklımda…

Heyecanla Adile Naşit’in odaya girmesini, önce kızlarına kızmasını sonra da o müthiş mimikleri ve tepkileriyle nane likörünü eline alıp kafasına dikmesini bekliyorum…

Ancak sahne kesilmiş…

Film bir anlamda sakat bırakılmış, delik deşik edilmiş!

Bu tip sansürlemeler o mutlu filmlerin belli bir süre için bile olsa bize geçmiş güzel günleri anımsatmasının önüne geçiyor.

Filmin makaslanması, tam da tebessüm anında aslında ne türden bir gerçeklik içinde yaşadığımızı tüm çıplaklığıyla bize hatırlatıyor…

Daha da acısı gözünüzün önüne reyting kaygılarına kurban edilen yüzlerce dizi geliyor.

Hepsi de sansür uygulamasından bir şekilde azade...

Bu diziler şiddet içeriklerinin yanı sıra izleyiciye ‘başarıya giden yolda her şeyin mubah’ olduğunu öğütlüyor.

Küçücük çocukların bile izlediği bu dizilerde dışlama, ötekileştirme, hinlik üzerine her türden strateji, yüzeysel aşklar, çıkar dostlukları, tüketim kültürü ve kültürel yozlaşmanın pek çok boyutu normalleştirilerek işleniyor.

Çevrenizde öğretmen tanıdıklarınız varsa bir konuşun derim. Mevcut durumda okullar ‘Yasak Elma’ setinden hallice.

Yeşil Çam filmlerini sansürsüz izleyerek büyüyen kuşaklar, yaşanan kültürel dönüşüme hayretle bakıyor.

Dahası Türk sinema tarihine damga vuran sanatçıların emekleri ve hatıraları hiçe sayılıyor.

Bu yüzden eğer böyle yayınlanacaksa hiç yayınlanmasın bu filmler…

Bugün pek çoğu hayatta olmayan o gerçek sanatçıların da kemikleri boşu boşuna sızlatılmasın!

 

Önceki ve Sonraki Yazılar