ANAYASAL DEVLETE GERİ DÖNMEK

Geçen hafta yazımızı hukuk ve yargı reformunun özü ve esasını oluşturduğuna inandığımız birkaç öneriyle bitirmiştik.

İlk madde olarak “anayasal devlete geri dönüyoruz” cümlesi olmalıdır diye yazdık.  

Ne demek istiyoruz?

İnandırıcı bir yargı reformu yapılmak isteniyorsa ilk ve ön şart devlet ve toplum olarak kendimizle yüzleşmemiz gerekiyor.

Bunun mekanizması devlet ve toplumun uzlaşma metni olan Anayasaya uymaktır. Devleti oluşturan kurum ve kuruluşların, bu anlamda özellikle yürütme ve yargı organlarının Anayasal devlete geri dönmeleri, toplumu oluşturan bireylerin de Anayasa ve yasalara uymaları gerekmektedir. 

Anayasa bir devlet ve toplum sözleşmesi, bireylerin, kurumların, devleti yönetenlerin kısacası herkesin uymakla zorunlu olduğu bir taahhüt belgesi.

Anayasa olmadan hukuk olmaz, olamaz.

Devletin tüm yasaları, bürokratik işlemleri, siyaset kurumu ve yargı dahil anayasal kurallara göre işlemek zorundadır.

Temel sorun şu ki, hala bu ülkede sade vatandaşından siyaset kurumuna, idari makamlardan yargı makamlarına kadar, T.C. Anayasası uygulanmadığı, Anayasaya aykırı bir işlem yapıldığında sonuçlarının ne olacağı yeterince açık, anlaşılır, somut bir yaptırıma bağlanmamıştır. 

Anlayalım artık, Anayasası yeterince anlaşılmamış, içselleştirilememiş bir toplum ve devlet hukuk ve yargı reformu falan yapamaz.

Yasalar çıkartılabilir, dönemsel ihtiyaçlara uygun söylemler geliştirilebilir, Eylem Planları açıklanabilir, göze hoş, kulağa hoş sunumlar yapılabilir ama kendimize dokunduğunda uygulanmaz.

En eğitimlisinden en cahiline, sade vatandaşından yetkili makamlarda bulunanına kadar, kendimize dokunduğunda, ait olduğumuz mahalleye, derneğe, partiye, gruba geldiğinde yasaların uygulanmasını kabul etmeyiz, hatta ihlal edilmesini isteriz. 

Kendimizle ve gerçeklerle yüzleşmek zorundayız.

Yüzleşmenin yolu öncelikle kendimize soru sormaktır, sorgulamaktır.

Yıllardır yargı alanında yaşanan problemlerin kaynağı Anayasa mı?

Anayasanın hangi maddesi evrensel hukuk kurallarına aykırı?

Hayır, tam tersi hukuksuzluklar Anayasaya ve yasalara uymamaktan kaynaklanıyor. Problem Anayasa, Anayasa maddeleri, yasalar değil uygulama.

Öncelikle Anayasa ne diyor, bilmek, Anayasal Devlete dönmek zorundayız.

Şimdilerde kimselerin beğenmediği 1980 Askeri Darbe Döneminin hazırladığı Anayasa, 12 inci maddesinden 48 inci maddeye kadar Temel Hak ve Hürriyetlerle ilgilidir. İnanın, gayet açık ve anlaşılır maddeler içermektedir.

Kişilik haklarından mülkiyet haklarına, düşünce ve fikir hürriyetinden basın ve yayın özgürlüğüne kadar, suçun şahsiliğinden yasaların geriye yürüyemeyeceğine, kesinleşmiş mahkeme kararı olmadan kimseye suçlu muamelesi yapılamayacağına, yani masumiyet karinesinden hiç kimsenin zorla beyana zorlanamayacağına, özel mülkiyetin kutsallığına, basının müsadere edilemeyeceğine, yargının tarafsız ve bağımsızlığına, bu kapsamda hakimlik teminatına, kimsenin yargıya talimat veremeyeceğine kadar, yasalara aykırı toplanan bulguların delil olarak kullanılamayacağından, devletin rücuen tazmin hakkına kadar pek çok hükümler var.

Açık, anlaşılır ve yeterince demokratik standartlara sahip.

Öyleyse sorun nerede, sorun bu metinlerin anlaşılmaması, Anayasa maddelerinin ve yasaların uygulanmadığı durumlarda ne yapılacağının kurallara bağlanmaması, yaptırım mekanizmalarının yeterli açılıkta olmaması.

Örneğin, Anayasa Mahkemesi kararına uyulmadığı zaman ne olur, Anayasa ve yasalara uymayanlara, görevini kötüye kullananlara hangi cezai, maddi ve manevi yaptırımlar uygulanır, masumiyet karinesi, suçun şahsiliği gibi evrensel hukuk kurallarını ihlal edenlere ne yapılır, yasalara aykırı delil toplayanlara ne olur?

Bunların cevapları maalesef yok.   

Aslında bunlar Anayasamızda yeterince açıklıkta ve yasalarımızda kısmen var, ancak olmayan şu; bunlara uyulmadığında, uymayanlara ne yapılacağı yok, yaptırımı yok, demokratik kontrol mekanizmaları yetersiz, muğlak, kurala bağlanmamış, zaten demokratik kültür yok, talepte yok.    

Halbuki, uygulama için, tarafsız ve bağımsız bir yargı için, suç ve ceza teorisinde olduğu gibi kendi içinde tutarlı, denge ve kontrol mekanizmaları kurallara bağlanmış, görev, yetki ve sorumluluk alanları açık, yasal yaptırımlara bağlanmış bir mekanizmayı kurmak zorundayız.  

Bu nedenle de ilk iş olarak Anayasal Devlete dönmek, eksikleri olsa da mevcut Anayasaya uymak zorundayız.

Önceki ve Sonraki Yazılar