DOLAR NEREYE KADAR DÜŞER?

Şubat yarı yıl tatilini fırsat bilerek birkaç günlüğüne memlekete gitme, dostlarla ve arkadaşlarla sohbet etme imkânımız oldu. Her ne kadar eğitim yüz yüze olmasa da yine de bu türden seyahatler için Şubat tatili bekleniyor. Sohbetlerde bu dönem olduğu üzere Fenerbahçe-Galatasaray rekabeti gündeme gelse de değişmeyen gündem ekonomi olmakta, doğaldır ki, üç ay önce, yani Kasım 2020 de dolar nereye kadar çıkar sorusu sorulurken şimdi dolar nereye kadar düşer soruluyor. İşte Türkiye böyle bir ülke. 
Memlekette mermer ihracatı önemli bir yer tuttuğu için doların düşmesinden memnun olmayan da var, kamu bankalarından ucuz kredi kullanıp dolar ve altın alan da var, doları merak ediyor haliyle.  


Dolar kurunda düşüş devam ediyor. Kasım ayı başında 8.45’leri gören dolar bugünlerde 7.02-7.05 TL.arasında alıcı buluyor, yüzde 17’leri bulan bir düşüş var.  Ne oldu da döviz bu kadar düştü? 
Kurlardaki düşüşün en önemli nedeni son günlerde TCMB Başkanı Naci Ağbal’ın açıklamaları ve geçen iki ay içerisinde yaşanan faiz artışlarından yararlanmak isteyen kısa vadeli portföy hareketleri. Geçen hafta basına açıklamalar yapan Sn. Ağbal bu yıl uzunca bir süre faiz artışının mümkün görünmediğini, çünkü enflasyon baskısının devam ettiğini söyledi. Ayrıca TCMB’nin swap yoluyla rezerv artışı yapmak istemediğini, ters dolarizasyonun yani yurtiçi yerleşik kişi ve kurumların yabancı döviz mevduatı tutma eğiliminden vazgeçerek TL. ye dönerse döviz alım ihaleleri yoluyla rezerv artışına gideceğini, bu konuda da aceleci olmayacaklarının altını çizdi. 


Ayrıca, ülke risk priminin yani CDS’lerin 300’ün altına gerilemesi kurlardaki düşüşün bir diğer nedeni. Hatırlayalım, Kasım ayı başında 500-550 düzeyinde hareket ediyordu. 


Diğer bir neden de ülkeye son aylarda giren sıcak para, portföy hareketleri, Hazine’nin ocak ayında yaptığı iki ayrı dış borçlanması. Bilindiği gibi, yabancı fon sahipleri dolar düşüş eğilimindeyken ve TCMB’den faiz inmeyeceği garantisi alınca elindeki dövizi TL. ye çeviriyor ve yüksek TL faizinden istifade ediyor. Bu bağlamda, yaklaşık 15 milyar dolarlık bir sıcak para girişi olduğu biliniyor. 


Aslında dövizle ilgili en temel problem istikrarsızlık, aşırı dalgalanma, yani kısa sürede yükselmesi veya düşmesi problem.   Bunun sonucunda yatırımcılar, ihracat veya ithalat işiyle uğraşanlar için dövizin aşırı oynak olması belirsizlik oluşturuyor, tasarrufunu değerlendirmek isteyen içinde öngörüsüzlük oluşturuyor. Örnek, Japonya da 1 ABD Doları yıllardır 105-110 Japon Yeni arasında seyretmekte. Türkiye ile kıyaslamak istersek bizim 7 TL. değerinden daha düşük değil mi? Japonya da 110-115 Japon Yeni’nin 1 ABD Dolarına karşılık gelmesi Japon vatandaşı için sorun oluşturmuyor, çünkü milli gelirleri yüksek, üretim güçleri iyi, cari fazlaları var, ihracat ithalattan fazla, petrol ve gazı olmasa da yüksek teknoloji ve sanayi malları var, TCMB Başkanı sürekli değişmiyor, siyaset normal seyrinde, kurumlar görevlerini biliyor ve yapıyor. 


Bizde vatandaş haklı olarak soruyor, bundan sonra ne olur diye? Bundan sonra ne olacağı sözlerin tutulup tutulmayacağına bağlı. Şu ana kadar faiz artışından başka bir şey yapılmadı desek yanlış bir şey söylemiş olmayız. Hakkını teslim edelim, TCMB açıklık ve şeffaflık adına bazı şeyler yaptı, enflasyon raporları, bilgilendirme, komisyonlar kurma, bankaları kredi konusunda serbestiyet vb. gibi doğru işler yapıldı.  


Bunun dışında bir de her hafta açıklanacağı belirtilen hukuk ve ekonomi reformu sözleri ve vaatleri var.  Geçen haftaki yazımızda hukuk reformundan bazı cümleler bahsettik, şayet açıklamalar bunlarla sınırlıysa yapısal reform adına çok yetersiz kalacaktır. Henüz daha ekonomik reformların ne olacağı açıklanmış değil. 


Sevgili okurlar;


Şunu bilelim ki, faiz ekonomide problemlerin çözümü için yeterli bir silah değildir, sadece size zaman kazandırır. Güven ortamı sağlanmaz, reform sözleri sunum düzeyinde kalır, sahada geçerli olmazsa, yapısal reformlar söylemden eyleme dönüşmezse bugünlerde düşen dolar kuru yeniden yükselmeye başlar. Neden mi, daha bugün açıklandı, 2020 yılı cari açık 36,7 milyar dolar olmuş. Neye rağmen, pandemiye rağmen, ithalatı frenlemek için vergiler koymamıza rağmen, gümrüklerde zorlama yöntemlere rağmen. 2021 için turizmde ne kadarlık bir umut var, Nisan ayında sezonu açacağız diyen Bakanlık acaba aşılamanın hangi düzeyde olduğunu biliyor mu?  TCMB’nin rezervlerinin swaplar hariç ekside olduğunu tüm dünya bilmiyor mu? Borç çevirme oranımızın yüzde 120’ler düzeyinde hedeflendiği gerçeği önümüzde durmuyor mu?  Bir müddet sonra yeniden faiz çok yüksek serzenişleri duyulmayacak mı?  Sıcak para sahipleri çıkmaya başlarsa ne yapacağız, dış güçler diye yine mi saydırmaya başlayacağız?   Velhasıl, iş yine bize düşüyor, dış güçlere değil.

Önceki ve Sonraki Yazılar