Ergün Poyraz
Bu işte bir terslik var
Bakın Diyanet Vakfı İslam’ı nasıl tanımlamış;
“İslâm: “İslâm”, Arapça bir kelimedir. Kökü “barış” anlamına gelen “silm (selm)” kelimesine dayanır. Sözlükte itaat etme, boyun eğme anlamına gelir. Herhangi bir zorlama olmaksızın gönülden ve içtenlikle Allah’a itaat etmek, O’na teslim olmak, emir ve yasaklarına kayıtsız şartsız boyun eğmek demektir.
İslâm, Yüce Allah’ın son Peygamber Hz. Muhammed’e vahiy yoluyla bildirdiği O’nun da insanlara ulaştırdığı şeylerin tümünü kabul ederek onları yasamak, sözleri ve isleriyle onları kabul ettiğini göstermek, Allah’a ve Rasulüne itaat etmektir.”
Peki, Müslüman?
“İslâm Dininin kurallarına uyan, İslâm’ın kurallarını hayata geçiren kimse”
Allah’ın emir ve yasakları öncelikle, hırsızlık yapmamak, öldürmemek, içki içmemek, zina yapmamak vs’leri kapsar…
İslam’ın temelinde kul hakkı yememek vardır.
Diyanet İşleri Din İşleri Yüksek Kurulu bakın ne diyor:
“…kul hakkı, kişinin Cennet ya da Cehennem’e gidişinde önemli ölçüde belirleyici bir rol oynamaktadır. Allah’ın huzuruna kul hakkı ile çıkmanın, çok ağır bir vebâli vardır. Çünkü böyle bir günahın Allah tarafından bağışlanması, hak sahibinin affetmesi şartına bağlanmıştır. Hak sahibi, hakkını almadıkça veya bu hakkından vazgeçmedikçe, Allah kul hakkı yiyenin bu günahını affetmemektedir. Çünkü ilâhî adalet, bunu gerektirir. Veda hutbesinde Resûlullah (s.a.s.), “Ey insanlar, sizin canlarınız, mallarınız, ırz ve namuslarınız, Rabbinize kavuşuncaya kadar birbirinize haramdır (dokunulmazdır).” (Buhârî, Hacc, 132) buyurmuştur.”
Bir kimsenin malını çalmak, hakkını gasp etmek, devlet malına el sürmek vb. hep kul hakkına girer.
İslam’da "Devlet malından bir hırka bile olsa aşıran, çalan şehit olmaz"
Hazret-i Ömer'den rivayet edildiğine göre şöyle demiştir:
“Hayber savaşının vukû bulduğu gün Resulullah (asm)'in ashâbından birkaç kişi gelerek ‘Filân şehit, filân şehittir!..’ dediler. Nihayet bir kişinin yanına vararak ‘Bu da şehittir!’ dediler.
Bunun üzerine Resulullah (asm):
“Hayır! Ben onu aşırdığı bir hırka yahut yağmurluktan dolayı cehennemde gördüm.” buyurdu. (Müslim, Îmân 182. Ayrıca bk. Dârimî, Siyer 48.)”
Düşünün devlet ve millet malına çöreklenenlerin halini.
Bunun yanında kendilerini Müslüman olarak tanımlayanların davranışları da ilginçtir.
Bakın bugün her şehrimizde büyük büyük camiler var.
Alt katları ticarethane.
Siz bu camilerde hiç kimsesizlerin barındırıldığını, sıcak yemek verildiğini gördünüz mü?
Hayvan besleyen, ağaç diken sakallı?
Kan bağışı yapan cübbeli?
Grev yapan, hakları için yürüyen işçilerle tekbir getiren imam?
Doğaya sahip çıkan Şeyh?
Kadına şiddete hayır diyen tarikat lideri?
Gördünüz mü?
Ama; kadının saçı, kadının başı!...
Başka bildikleri yok.
İşleri güçleri bu!
Müslüman tanımına bakınca bu işte bir terslik var gibime geliyor