DÖVİZ KURLARINDAKİ SAKİNLİK NEREYE KADAR?

Son bir aydır dolar kuru 13,3-13,8 TL. arasında bir bant içerisinde hareket etmekte. Eylül ayında başlayan faiz indirimleri sonrasında yükselişe geçen ve Aralık ayında hızlanan döviz kurları son iki haftadır adeta 13,5 TL. bandında sabitlenmiş gibi. Sabah saatlerinde artmaya başlayan kur akşam saatlerinde istikrarlı bir şekilde 13,40-13,5 arasına çekilmekte. Bu da ister istemez döviz kurlarında istikrar mı yoksa kurlara müdahale var mı sorularını gündeme getiriyor. Bu soruların devamı olarak dolar daha nereye kadar böyle devam eder, Kur Korumalı Mevduat başarılı oldu mu, yoksa bu sakinlik fırtına öncesi bir sessizlik mi merak edilmekte.

Sevgili okurlar;

Son günlerde döviz kurlarındaki sakin seyrin en önemli nedenlerinden birisinin Kur Korumalı Mevduat hesap hareketleri ve aynı zamanda TCMB veya kamu bankaları yoluyla yapılan döviz müdaheleri olduğunu düşünüyorum. Neden?

20 Aralık 2021 akşamı anonsu yapılan Kur Korumalı Mevduat hesabında açılan miktar en son açıklanan verilere göre 290 milyar TL. Bunun 113 milyar TL. si döviz bozdurularak açılan hesaplar, yani yaklaşık 8,5 milyar dolar. İster bireysel yatırımcılar olsun isterse şirketler açısından olsun söz konusu hesapların döviz kurlarında Aralık ayında yaşanan aşırı dalgalanmayı önlediği bir gerçek. Beklenildiği gibi yüksek olmasa da dövizden KKM’ye geçiş rakamı olan 8,5 milyar dolar veya TL’den geçişlerle toplam KKM hesabındaki 22 milyar dolar dövize olan talebi engellemiş durumda. Çünkü, en azından bireysel vatandaşlar açısından bakıldığında KKM hesaplarının en az 3 ay, tüzel kişiler açısından ise en az 6 ay vadeli olarak hesapta kalmak zorunda. Bireysel hesaplarda en az Mart ayının sonuna kadar hareket beklenmemelidir. Tüzel kişiler ve şirketler açısından bakıldığında Kurumlar Vergisi avantajından yararlanmak için Geçici Beyanname verme tarihi olan 17 Şubat 2022 veya Kurumlar Vergisi Beyanname verme son tarihi olan 30 Nisan 2022 tarihi önemli. Bu tarihlere kadar döviz hesapların KKM’ye dönüştürülmesi gerekmekte.

Döviz kurlarındaki sakin seyrin bir diğer nedeni TCMB veya kamu bankaları aracılığıyla müdahale yapılmasıdır. Her ne kadar yetkililer tarafından “tek bir kuruş satılmadı” şeklinde açıklamalar yapılsa da, döviz piyasasında yaşananlar açıkça dövize müdahale olduğunu göstermekte. Daha bugün TCMB, kamu kurumu olan BOTAŞ’a bir ay içinde, Ocak 2022’de tam 4,2 milyar dolarlık satış yapıldığını açıkladı. Yine biliyoruz ki, son üç ay içinde başta BOTAŞ olmak üzere KİT’lere 9,7 milyar dolar satılmış durumda. Bu satışların hangi fiyat üzerinden ve hangi gün satıldığı açıklanmıyor. Bu noktada, bu satışın yanlış veya hatalı olduğunu söylemek istemiyorum, ancak serbest piyasa ekonomisinde dalgalı kur yapısıyla hareket ediyoruz denilen bir yerde söz konusu bu satış veya satışlar açıkça dövize müdahaledir, kimsenin kimseyi kandırmaya veya gerçeklere aykırı beyanına gerek yok. Elbette yeri gelir bu türden devlet kuruluşlarına düşük fiyattan döviz satılabilir, özellikle dışarıdan doğalgaz alımı yapan ve satışlarını TL. olarak yapan BOTAŞ’ın döviz talebi giderilmelidir, KİT’ler sonuçta Hazineye aittir, ancak “biz bir şey yapmıyoruz, kendi kendine piyasa dinamikleri” lafını ederseniz işte o zaman kredibilite sarsılır, güven kaybolur. Nitekim, 20 Aralık 2021 akşamında “bir kuruş döviz satmadık” dediğinizde sizin bilançonuz bu sözleri desteklemelidir. 27 Aralık-25 Ocak tarihleri arasında yaklaşık 4,5 milyar dolarlık brüt rezerv kaybının açıklaması hala cevaplanmış değildir. KKM hesaplarında açılan bu 8,5 milyar dolar o zaman nerede diye sorulmaz mı? Bu konuda dikkat çekici bir şekilde sabah saatlerinde artışa geçen dolar kuru piyasa kapanışına doğru 13,5 TL veya altına inmekte, bu da ister istemez arka kapıdan döviz satışı yapılıyor tezlerini güçlendiriyor.

Sevgili okurlar;

Döviz kurlarında sakinliğin devam edip etmeyeceğini önümüzdeki Nisan veya Mayıs aylarında görebiliriz. Çünkü, hem KKM hesaplarındaki bireysel ve tüzel kişilere ait vade, kazanç ve kayıp aritmetiği belli olacak hem de Mayıs 2022’de kamu ve özel sektörün dış borç ödemeleri başlayacak. Mayıs ayı önemli, çünkü turizm gelirleri açısından sezon rezervasyonlarının seyri az çok belli olacaktır. Biliyoruz ki, Yeni Ekonomi Modelinde ihracat artışı kadar cari işlemler açığının azalması hatta artıya geçmesi, bu suretle tersinden enflasyonun düşmesi beklentisi defalarca dile getirildi. Bu anlamda Mayıs 2022’de cari fazla ve sonrasında turizm gelirlerinden 35 milyar dolar bekliyoruz. Tüm bu beklentilere Ocak ayında dış ticaret rakamları yani ihracat ve ithalat arasındaki farkı yansıtan 10 milyar dolarlık dış ticaret açığı tuz biber oldu, cari fazla beklentilerini azalttı. Bugün ise ihracat iklim endeksinde Ocak ayında azalma yaşandığı açıklandı, zaten sanayide doğalgaz ve elektrik kesintileri bu işaretleri veriyordu. Her gelen ayın bir önceki aydan daha iyi olduğunu, olacağını daha önce defalarca tecrübe ettiğimiz için! yine de umudu korumak lazım.

Döviz kurlarındaki sakinliği etkileyecek diğer bir konu önümüzdeki aylardaki enflasyon oranları olacaktır. Düşünün, yüzde 17-18’le bankada KKM hesabı açtınız, hesap açtığınız tarihte dolar kuru 13,5 TL. idi, yıl sonunda enflasyon oranı yıllıkta yüzde 50 çıktı, dolar kuru da 14-15 TL bandında hareket ediyor. Kolay olsun diye, üç aylık getiri-kayıp hesabı yapmıyorum. Bugün 13,5 USD/TL kur üzerinden 100 dolar bozdurup KKM hesabı açanın enflasyon karşısında tasarrufunun erimemesi için yıl sonunda en az 2025 TL. olması gerekiyor. Enflasyon oranının yıl sonu itibariyle TCMB tarafından bile yüzde 23 olarak öngörüldüğü, tüm istatistik ve iktisat biliminin verilerine göre yüzde 40’ın altına inmesi mümkün görünmeyen bir tabloda vatandaş veya şirketlerin bunun altında bir kayıp yaşanması halinde KKM sisteminin nereye doğru evrileceği belli değil. KKM sistemi öyle iki ucu açık bir değnek ki, döviz yükselirse fatura Hazineden yani diğer vatandaşlardan, döviz sabit kalırsa veya düşerse tasarruflarını TL. de tutan kaybediyor.

Nihayet, bu ülkede döviz kurunu etkileyen o kadar çok problem var ki, içeride yüzde 50’ler düzeyine ulaşan enflasyon oranının yükselmesinden, bir yıl içerisinde ödenmesi gereken kamunun 23 milyar dolarlık ve özel sektörün 101 milyar dolarlık toplamda 124 milyar dolarlık kısa vadeli yani bir yıl içerisinde ödenmesi veya çevrilmesi gereken dış borç yapısına kadar, olağan dışı kayıt yani açıklanamayan net hata/noksan kalemi haricinde ihracat ve turizm gelirleriyle finanse edilemeyen cari işlemler açığımızdan, kurumsal yapıların sürekli değişen atama yapısından hukuk ve dış politikada alanında açmazlara kadar pek çok konu...

Kısacası, ortada bu gerçekler ve dahi başkaları duruyorken dövizin bu bir-iki aydır sakinliğine bakıp döviz kurlarında istikrar sağlanmıştır demek çok zordur sevgili dostlar. Hatırla-t-mak istemiyorum, ama 1999 sonunda imzalanan IMF Programına göre dolar kurunun 2000 yılı Ekim-Kasım aylarında başlamak üzere takriben yüzde 10-15 lik bir bant içerisinde hareket etmesi öngörülmüştü, beklendi, beklendi, 2021 Şubat ayında resmi devalüasyon yapılmak zorunda kalınmıştı.

Dileğimiz öyle olmasın, her gelen ay bir önceki aydan iyi olsun, döviz kuru fazla artmasın ama ihracat artsın, ithalat azalsın, cari açık fazlaya dönsün, bankalardaki mevduatımız dövize endeksli olsun, ama TL. cazip hale gelsin, sonrasında enflasyon düşsün.

 

 


 

Önceki ve Sonraki Yazılar