EKONOMİK REFORMLAR - YENİ GELİR KAYNAĞI

Hazine ve Maliye Bakanı Sn. L. Elvan’ın açıklamasına göre Mart ayının ikinci yarısında ekonomik reform paketi açıklanacak. 
Basında çıkan haberlere göre Korona salgınının olumsuz etkilerini azaltmak ve yeni atılımlar yapabilmek amacıyla gelir kaynaklarına ihtiyaç duyulduğu, bu nedenle bazı vergi, harç düzenlemelerin olacağı belirtiliyor. Bu kapsamda, kurumlar vergisinde stopaj uygulaması, ikinci el oto satışlarında noter harcının artırılacağı getirileceği, altın ithalatını azaltmaya yönelik bazı önlemler, iletişim vergilerinde yeni artışlar,  TMSF’nin elindeki bazı varlıların satışı, KİT’lerin yapısı hakkında bazı düzenlemeler göreceğiz.   
Tüm bunlar aslında yapısal reform değil, vergi ve benzeri gelir artışı yöntemleridir. Doğrudur, kaynak ihtiyacı var hem salgının etkilerini azaltmak hem de 2021 yılında öngörülen 250 milyar TL'lik bütçe açığını düşürmek veya daha fazla olmasına engel olmak isteniyor, o halde yeni bir kaynak önerisi sunmak istiyorum. Bu gelir kaynağında ne vergi artışı ne de vergi benzeri vatandaşa yük getirecek bir düzenleme var. 
Sevgili okurlar;  
Biliyorsunuz son yıllarda kamu özel iş birliği adı altında havaalanı, şehir hastaneleri, otoyol ve köprüler yapıldı. 1990’lı yıllardaki 3996 sayılı yasayla tanıştığımız enerji sektöründeki Yap İşlet, Yap İşlet Devret ve İşletme Hakkı uygulamalarına benzer, Hazine alım garantili, hizmet veya geçiş vb. garantili projeler. 
Yap İşlet Devret (YİD); Osman Gazi, Yavuz Selim köprüsü, Avrasya Tüneli’nde ve Havalimanlarında olduğu üzere ihale şartnamesinde öngörülen araç veya yolcu sayısına ulaşılamayınca aradaki fark firmalara Hazine tarafından aktarılıyor. 
Yap Kirala Devret (YKD); Ankara Bilkent, Etlik Şehir Hastanesi, diğer illerde ise Şehir Hastanelerinde görüldüğü üzere, Hazine arazisi üzerinde özel sektöre hastane yaptırılıyor, öngörülen hasta sayısına ulaşılamayınca aradaki fark ihale verilen firmaların hesabına Hazine tarafından ödeniyor. 
Bu projelerin toplam maliyetleri, proje varlık bedelleri ve garanti edilen miktarların toplamı ticari sır gerekçesiyle bir türlü açıklanmıyor. Ancak, her yıl bütçeye konan gelir garantili ödemeler rakamından önümüzdeki yıllarda açılacak yeni projelerle birlikte Kamu Özel Ortaklığı varlık değerinin toplamda 100-120 milyar USD olduğunu söyleyebiliriz. Bu rakamın 140-150 milyar USD olduğunu söyleyenlerde var.  
Muhalefet partilerinin liderleri, zaman zaman bu ödemeleri pandemi döneminde yapmayalım, ya da Türk Lirasına çevirelim diyor, hatta kamulaştıralım diyenler de var, ama hükümetten çıt çıkmıyor, ses veren de yok, rakamlara itiraz eden de yok. Hatta, dün TBMM’ye sunulan yeni bir torba kanun teklifiyle bu tür projelere yeni garantiler getirilmeye çalışılıyor.  
Sevgili okurlar, ileride bu tür projeleri yeniden gündeme alacağımızı ve gerçekte ne olup bittiğini anlatacağımızı şimdilik belirtmekle yetinelim. Bu aşamada, buradan yeni bir gelir kaynağı üretebiliriz miyiz, bunu açıklamak isterim. 
Önerimiz şu; gelin bu projelere halkımızı ortak edelim. Toplam 100 milyar USD’nin %10-15 ini halka açalım.  20 yıllık gelir garantisinden halkımızda nasiplensin. Nasıl mı?
Sermaye Piyasası veya BİST yoluyla bu projelerin %15 hissesini, halka arz edelim.  Gelir garantisini halkımıza satalım, yani projeyi yapan, işleten müteahhit, kamu, ortaklar, halk herkes hissesi oranında gelire ortak olsun.  
Zaten her yıl ihtiyaç hasıl olduğunda, yani garanti edilen araç sayısı, yolcu sayısı veya hasta sayısı yetersiz geldiğinde Hazine’den sahiplerine garanti ödemeleri yapılmaktadır. 2020 bütçesinde bu tür projelerin gelir garantisi için yaklaşık 19 milyar TL. ödemenin yapıldığının biliyoruz. 2021 Bütçesinde tahmini ödenecek rakam Bütçe uygulamaları gerekçe gösterilerek gizlendi, ancak zamanla anlaşılacaktır.  
Bu YİD, YKD projelerinin halka arzıyla 10-15 milyar USD'lik bir kaynak Hazineye gelsin. 
Ayrıca, ülkede dolarizasyonun olduğu bir gerçek. Yurtiçi yerleşiklerin yaklaşık 235 milyar USD’lik bankalarda yabancı para mevduatı var.  Vatandaşımız bu 235 milyar USD’nin bir kısmını veya yastık altında tuttuklarını bu yöntemle Hazineye verir. Dolayısıyla yeni vergi artışı veya yeni vergi ihdası olmadan kaynak elde ederiz, ilaveten dolarizasyon bir miktar çözülmüş olur. Ayrıca, vatandaş gelir garantisine sahip olur.  Son bir etki daha, bu türden dolar cinsinden kaynak Türk Lirası üzerindeki kur baskısını hafifletir, TCMB rezervleri azalmaz.  
Bu düzenlemeye belki yapımcı müteahhitler ve ortakları karşı çıkabilir, ama hükümet isterse çok rahatlıkla ikna eder ve halka arzı yapabilir.

Önceki ve Sonraki Yazılar