ENFLASYONDA KISIR DÖNGÜ-ARTIK ÇOK ZOR


Hafta başı Mart ayı ÜFE ve TÜFE rakamlarının açıklanmasıyla birlikte enflasyonda  yüksek enflasyon dönemine girilmekle kalınmadı, sonrasında gelen haberler ve açıklamalarla birlikte artık kısır döngüye girilmiş durumda. 
Kısır döngüden kasıt; ne kadar enflasyon o kadar ücret artışı ve zam, ne kadar zam ve ücret artışı o kadar enflasyon. Öyle ki, her gün yeni bir zam ve ücret artış talepleri duyuyoruz. Üstüne üstlük, Fiyat İstikrar Komitesi toplantısı sonrası, tabiri caizse beylik cümleler. Tıpkı 80 li 90 lı yıllarda gördüğümüz yüzde 50-70 arası enflasyon oranları tekrarlanmaya başladı. Bu eğilimin daha da artarak devam edeceği anlaşılıyor, açıklamalar ve göstergeler bunu göstermekte. Ne demek istiyoruz?

Türkiye İstatistik Kurumu Pazartesi günü Mart ayına ilişkin tüketici ve üretici fiyat endekslerini yayımladı. Yıllık enflasyon yüzde 61,14 seviyesini görerek 20 yılın zirvesini yeniledi. Mart ayında en yüksek artış ulaştırma sektöründe, ulaştırmanın ardından gıda en yüksek enflasyona sahip ana grup. Üretici fiyatlarındaki artış ise üç haneli, yıllık 115. Yazmak kolay yüzde 115 diye, şaka gibi. Üretici-tüketici enflasyonu arasındaki makas her ay rekor kırıyor. Bu ne demek, önümüzdeki aylarda ÜFE rakamları TÜFE’ye yansıyacak. Aslında TUİK’in açıkladığı aşağıdaki iki tablo yaşanan enflasyonu yansıtmakta, üç haneliler daha fazla. 

img-20220406-175414.jpg 

Yaşadığımız bu tablonun diğer tarafında ise, her gün açıklanan yeni zamlar ve ücret artış talepleri var. Nisan ayı başında açıklanan doğalgaz ve sanayi elektriğine gelen zamlar, bugün de İstanbul’da yapılan toplu taşımaya gelen artışlar önümüzdeki aylarda yine enflasyon oranlarına yansıyacak. Temmuz ayı geldiğinde memur, emekli ve hatta asgari ücrete gelebilecek yeni ücret ve maaş artışları bu döngüyü devam ettirecek. Tıpkı 80 ve 90 lı yıllarda uzunca bir süre yaşandığı gibi. İşin ilginç tarafı, o dönemlerde koalisyon hükümetleri ve sık sık yaşanan seçimler nedeniyle  enflasyonla mücadele yoktu, şimdilerde ise enflasyonla mücadele yanlış varsayımlarla ve politikalarla yürütülüyor, hatta mücadele yönteminin enflasyona neden olduğu pekala söylenebilir. Fiyat İstikrar Komitesi açıklamasına bakar mısınız?  
"Fiyat İstikrarı Komitesi 4'üncü toplantımızı gerçekleştirdik. Komite tarafından tarım, gıda, enerji başta olmak üzere emtia ve su kaynaklarını kapsayacak şekilde arz güvenliği konusunda yeni politikaların oluşturulup mevzuat çalışmasının yapılmasına ve fahiş fiyat artışları ile mücadele çalışmalarının tüm paydaşlarla eşgüdüm ve koordinasyon içerisinde sürdürülmesine karar verilmiştir."
Bu açıklamalarda hala yeni politikalar ve mevzuat çalışmasından bahsedilmekte, ayrıca fahiş fiyat artışlarıyla mücadele yöntemlerinden söz edilmekte. 
Yeni Ekonomi modeli (YEM) in üç aylık, kışlık meyveleri;  %61 TÜFE, %115 ÜFE, 3 aylık enflasyon yüzde 22, TCMB 2022 Yılsonu enflasyon hedefi üç ayda aşılmış durumda.  Ocak-Mart 2022 dönemi dış ticaret açığı 26,3 milyar dolar, halbuki Mayıs ayında cari fazla verecektik. 
Allah aşkına, son 3-4 aydır Kur Korumalı Mevduat Sisteminden ve bazı KDV indirimlerinden başka ne yapılmıştır?. 2018 yılının Kasım ayında Hal Kanunu hazır deniyordu, 2019 yılında Market Yasası çıkacaktı. Su Yönetimi Yasası olmayan bir ülkeyiz ama kuraklıkla mücadele edeceğiz ve tarımda üretim artışı düşünüyoruz 
“Faiz ve kur sarmalını kırdık, elhamdülillah, enflasyonu da alaşağı edeceğiz” sloganlarıyla ve polisiye önlemlerle nereye varılabilir.  
Faiz sebep, enflasyon sonuç varsayımından vazgeçildi mi? Enflasyonun arz ve talep faktörlerinin neden olduğu bir sonuç olduğunu öğrendik mi?  Hataları hep dışarıda aramaktan vazgeçtik mi? 
Sevgili okurlar; 
Artık bu saatten sonra çok zor, önümüzde seçimler işin bir diğer gerçeği. Yüksek enflasyon dönemine geri döndük.  Buradan çıkmak çok zor. 
Durumumuz şuna benziyor. Tıpta kullanılan bir tabir var. Doktor “hastayı kendi haline bırakın” dedi.

 

 

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar