OLAĞANDIŞI DÖNEM, OLAĞANDIŞI EKONOMİ

2020 yılı her alanda olağandışı bir dönem olarak yaşandı. Kovid-19, pandemi nedeniyle tüm dünya ekonomilerinde küçülmeler ve daralmalar yaşanırken biz de hem bütçe açığında hem de cari açıkta azalma yerine artışlar görüyoruz. 
Daha önceki yazılarımızda bütçe açığına ilişkin verileri paylaşmıştık ve önümüzdeki günlerde cari açık ve büyüme rakamları geldiğinde hedefler ve gerçekleşmeler arasındaki farklara tekrar döneriz demiştik. 
Geçen hafta 2020 yılı cari açık rakamları TCMB tarafından ayrıntılı olarak yayınlandı. Gelecek ay, mart ayında 2020 yılı büyüme istatistikleri geldiğinde olağan dışılık kavramından neyi kastettiğimiz bir kez daha anlaşılacaktır. 
İkiz açık terimi, bütçe açığı ve cari açığın birlikte artması hali diye tanımlanmaktadır. Bütçe açığı kamu kesiminin açığını, cari açık ise hem kamu hem de özel kesimin açığını ifade ediyor.  
Normal şartların geçerli olduğu ekonomilerde ikiz açık pek yaşanmaz ya da sıfıra yakın bir düzeyde yaşanır. Çünkü bu durum genel bir dengesizlik halidir ve dengelemek için ek finansmana ihtiyaç duyulur. 
Türkiye’de genellikle büyümenin düşük olduğu ya da küçülmenin olduğu durumlarda cari açık azalır ya da nadiren de olsa 2019 da olduğu gibi cari fazla verilir. 2020 yılında ise başlangıçta öngörülen hatta 2020 Ekim ayında açıklanan cari açık ve bütçe açığı tahminleri ile gerçekleşmeler arasında büyük farklar ortaya çıktı. Kısacası şöyle bir durum var; düşük büyümeye rağmen (henüz belli değil ama TCMB açıklamalarına bakılırsa yıllık yüzde 1,5- 2 gibi olacak)  yüksek bütçe açığı ve cari açık yaşanıyor. Bir de buna yüksek enflasyon oranı eklenirse işte olağan dışılık dediğimiz bu. 
Şimdi gelelim 2020 yılı cari işlemler açığı rakamlarına. TCMB tarafından yapılan açıklamaya göre, 2020 yılında cari işlemler açığı 36,7 milyar dolar oldu. 2019 yılında ise 6,8 milyar dolar cari fazla vardı. 
Normalde bir ülkenin parasının değeri düştüğünde ihracatın artması ve ithalatın azalması beklenir değil mi? Bizde, 2020 yılında Türk Lirası ABD Dolarına karşı yüzde 25, Euro’ya karşı yüzde 37 değer kaybettiği halde ihracat artmamış ithalat ise artmış görünüyor. 
2019 yılında ihracat 182 milyar dolar iken 2020 yılında 168 milyar dolara düşmüş, ithalat ise 2019 yılında 198 milyar dolar iken 2020 yılında 206 milyar dolar olmuş, yani ihracat azalırken ithalat artmış durumda. Geçen yıl dış ticaret açığı 16 milyar dolar iken bu yıl 38 milyar dolar olmuş.  Diğer bir olağan dışılık örneği.
Sevgili okurlar, pandemi döneminde sizce ithalatı artıran ne olabilir. Geçen yıl, haziran ayıyla birlikte açıklanan kamu bankaları kaynaklı düşük faizli krediler ve altın ithalatı. Yaklaşık 5 milyar dolarlık ek otomobil ithalatı ve ilave 26 milyar dolarlık altın ithalatı. İhracatın artmamasının nedeni de pandemi nedeniyle Avrupa ülkelerinin ithalat talebinin düşmesi ve bizdeki üretim eksikliği.  
2020 yılı cari açığı artıran diğer bir unsur ise turizm gelirlerinin dramatik bir biçimde düşmesi. 2020 yılında net turizm gelirleri 25,7 milyar dolardan 9,1 milyar dolara inmiş. Yani, bir önceki yıla göre 16,5 milyar dolar turizm gelirleri gelmemiş.  
Zaman zaman yetkililerin açıklamalarında altın ithalatı olmasaydı ve turizm gelirlerimiz böyle düşmeseydi cari açığımız artmazdı diye cümleler duyuyoruz, keşke bu açıklamalara enerji ithalatındaki düşüşleri de ilave etsek. 
2019 yılındaki yaklaşık 41,7 milyar dolarlık enerji ithalatına karşılık bu yıl 28,9 milyar dolarlık ithalat yapılmış, yani 12,8 milyar dolarlık ithalat azalması var enerjide. Diğer bir ifadeyle, turizmden kaybımızı büyük oranda enerji ithalat düşüşü karşılamış görünüyor.  
Sevgili okurlar, 
Cari işlemler veya ödemeler dengesi rakamları bize gösteriyor ki, ikiz açıktan birisi olan cari açığı artıran en önemli unsur maalesef destek paketleri diye açıklanan ucuz krediler ve parasal genişleme. Hem içeride dengesizlik hem dışarıda dengesizlik hali. Enflasyonu oranını artıran da cari açığın yüksek olmasının da nedeni kredi destekleri, irrasyonel ve olağan dışı ekonomi politikaları.  
Diğer dünya ülkeleri pandemi döneminde yani olağan dışı dönemlerde hibe ve doğrudan yardımlarla vatandaşa destek olurken biz karşılığı olmayan, borçlanmaya dayalı kredilerle ekonomi politikası uyguluyoruz. Bu da iç ve dış talebi artırıyor ve yüksek enflasyon, bütçe açığı ve cari açık olarak tekrar bize geri dönüyor. Olan yine bize oluyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar