TÜRK FUTBOLU NEREYE, ÇÖZÜM ÖNERİLERİ

Geçen hafta A Milli Takımımız Portekiz’e yenilerek dünya kupasına katılma şansını kaybetti. Umutlar bir sonraki dünya kupasına. Futbolumuzla ilgili diğer bir acı gerçek, kulüpler düzeyinde, artık Avrupa ülkeler sıralamasında 19’uncu sıraya düştük. Bu düzey en son 1991 yılındaydı. Diğer bir ifadeyle Türk futbolu 30 yıl geriye gitmiş oldu. Bunun anlamı şu; 2023-2024 sezonundan itibaren Süper Ligin şampiyonu UEFA Şampiyonlar ligine doğrudan katılamayacak, bir veya iki ön eleme oynayacak, bu şekilde giderse belki de önümüzdeki yıllarda hiçbir takımımız Şampiyonlar Ligine gidemeyecek. Eskiden Türkiye Kupasını alan takımımız doğrudan UEFA Ligine katılıyordu, şimdi o da eleme oynayacak. Lig ikincisi, üçüncüsü takımlarımız Avrupa Konferans liginde oynayabilecekler. Velhasıl, futbolumuz hem kulüpler düzeyinde hem de Milli takımlar düzeyinde gerilemiş durumda.

Bu arada, şunu söyleyebilirsiniz, yıllardır bu tür turnuvalara katılıyoruz da başarılı mı olduk, ister Şampiyonlar ligi isterse UEFA liginde birkaç tur geçebildik. Geçen sezonun şampiyonu Beşiktaş UEFA şampiyonlar ligini hiç puan alamadan tamamlamıştı. Aynı şekilde Milli takımlar düzeyinde 2020 Avrupa kupasında da puan alamamıştık. Daha önceki yıllarda da benzer durumlar çok farklı değildi. Tüm bunlar doğru, ama en azından bu tür turnuvalar sayesinde kulüplerimiz biraz para kazanabiliyordu, bazı futbolcularımız sahnede kendini gösterme imkanı buluyordu, biz seyircilerde futbol maçı izleme fırsatı elde ediyorduk.

Yukarıda özetlenen acı gerçeğin içeriye yansıması Süper Lig maçlarının yayın hakkı ihalesinde yaşandı. Bundan 4-5 yıl önce 400 milyon dolara ihale edilen ligimiz şimdi 200 milyon dolar etmez oldu. Bu lig yayın ihalesi kulüplerimiz özellikle de Anadolu takımları için önemli bir gelir kaynağıydı. Federasyonda bu rakamlar nedeniyle bir türlü yayın ihalesinde ne yapacağına karar veremez durumda.

Çocukluğumuzdan beri futbol izliyoruz. Çok büyük bir engel olmadığı takdirde üç büyük kulübün içeride ve dışarıda maçlarını izlemeye çalışırım. Vaktin elverdiği nispette diğer takımların maçlarını da izlemeye çalışırım. Milli maçlarımızı söylemeye gerek yok. Öyle ki, maçlardan sonra TV’de bazı futbol yorumcularını ve ertesi günkü yazıları da okumaya çalışırım. Türk futbolu maalesef iyiye, daha iyiye gitmediği gibi kötüye doğru koşar adımlarla gidiyor, lig maçlarımızda hele hele bu yıl heyecan da kalmamış durumda, bunda Trabzonspor’un şampiyonluğunun çok önceden belli olmasının ve üç büyüklerin erken havlu atmalarının etkisi de var.

Neler yapılmalı? Zaman zaman bu işin erbabı yazarlarımız çözüm önerileri sunmakta. Bunlarda bir futbol seyircisi olarak gözlemlerimiz.

1-Öncelikle ligimizin kalitesinin yükselmesi adına bazı önlemler alınmalıdır. Şu anda süper ligde oynanan futbol, iki takım arasında oynanan futbol maçı olmaktan ziyade bir çarpışma, faul, kavga, aldatma ve tartışma ligine dönüşmüş durumda. Sn. H. Uluç’un tabiriyle sahtekarlar ligi. Bu gerçeği Avrupa’da herhangi bir lig maçını seyrettiğinizde daha iyi anlıyorsunuz, bizde topun oyunda kaldığı dakika sayısı her geçen gün azalıyor, İngiltere Premier ligde bir maçta toplamda 4-5 olan faul sayısı bizde her beş dakikada oluyor. Faul yapanda, faul yapılanda itiraz ediyor, haksızda olsa kendi futbolcusuna sahip çıkan teknik direktör veya yöneticiler var. Futbolun, futbolcunun sahtekarlığına hakemlerde müsaade ediyor, yöneticiler seyrediyor, teknik direktörlerde futbolun sert ve faulle oynanmasını teşvik ediyor, bu yönde taktikler geliştiriyor. Açıkça penaltı olmayan bir pozisyonda kendi lehine çalınan bir penaltıyı teknik direktörler maç sonunda görmüyor, TV muhabiri sormuyor, sarı veya kırmızı kart alan futbolcuya kulübün verdiği vereceği ceza olmadığı gibi bu tür oyunculara sahip çıkılıyor. Hal böyle olunca yerlisi de yabancısı da bir müddet sonra sahtekarlığı öğrenmeye başlıyor, yerden kalkmayan, hakeme her pozisyonda bağıran çağıran oyuncular olmaya başlıyorlar. Tek tek her maçı anlatmaya gerek yok, her maçta var bu gerçekler. Yapılması gereken Federasyonun ve kulüplerin bir araya gelip öncelikle ligimizi bir çarpma, çarpışma, faul, kavga, vb. ligi olmaktan çıkarmaları gerekiyor. İstenirse çözümleri bulunabilir, ceza mı olur, yaptırım mı olur, hakemlere görev mi verilir, teknik direktörler kulüp başkanları terbiye mi edilir, ama çözüm istenirse bir şekilde bulunur. Uzağa gitmeye gerek yok, VAR sistemine giren bir pozisyonu bir Avrupa liglerinde bir de bizim ligimizde izleyin, ne demek istediğimiz anlaşılacaktır.

2- Kulüp başkanları ve federasyon bir araya gelip yeni bir planlama yapılmalıdır, transferlerde lüzumsuz yere, rekabet adına medyanın ve taraftarların yönlendirmesiyle milyon Eurolar israf edilmemeli, üç büyük kendi arasında ilkesel anlaşmalar yapmalı, çünkü kulüplerin borç durumları, bankalarla yapılan yapılandırmalar belli, kulüplerin gelir kaynakları azaldı, azalacak. Ligimizin kalitesinin düşme nedenlerinden birisi de kulüp başkanlarının futbolcu transferlerinde menajer, medya, taraftar baskısının yanında her yeni yılda getirilen teknik direktörlerin yönlendirmesiyle alınan futbolcular. Bunun en dramatik örneği son 3 yıldır Fenerbahçe ve Galatasaray. Üstelik Demirören döneminde Beşiktaş’ın başına gelenleri gördükleri halde. Bir teknik direktör, şuna ihtiyacım var dediğinde, ”Hocam, elimizde şu şu var, niçin bunu istiyoruz” diye sormuyorlar. Alın size, Fenerbahçe’de orta saha bolluğu, Galatasaray’da ise orta saha yokluğu, Beşiktaş'da ise defans futbolcusu azlığı. 3 senedir bir santrafor bulamayan Fenerbahçe, elinde Yunus gibi bir oyuncu varken, Feghouli varken, Morutan’ı ve Barış’ı sağ açık ihtiyacı var diyerek büyük paralarla harcananlar. Daha çok fazla örnek yazabilirim. Nedendir bilinmez, 3-4 büyük kulüp bir araya gelip, birimizin talip olduğu futbolcuya diğerimiz talip olmasın diyemezler. Sonuçta transferde her zaman, her şekilde Fenerbahçe kazanır.

3-Federasyonun yapması gerekenler var, öncelikle ligdeki takım sayısı azaltılmalı, örneğin 16’ya indirilmeli, ligin fikstür planlaması erkene alınmalı, takımlarımız Avrupa ligi maçlarına daha hazır olarak katılmalı, yerli oyuncu oynatma ve altyapıdan gelen oyuncu şartı getirilmeli, yabancı futbolcu transferine yaş, kalite vb. sınırlamalar getirilmeli. En önemlisi de maçlarda sahtekarlık yapan, rakip oyuncuya el kol hareketi yapan, faulü adet haline getiren futbolculara daha uzun süreli ve para cezaları getirilmeli, hakem kararlarına itirazı bir kültür haline getiren yönetici ve teknik direktörlere uzun süreli, para ve lisans iptali gibi yaptırımlar düzenlenmeli, yani kısacası ligimizi faul ve kavga ligi olmaktan çıkaracak önlemler alınmalıdır.

4-Kulüplerin finansal durumlarına ilişkin hesap verilebilirlik adına yasal düzenleme yapılmalıdır. Bir kulüp yönetimi mali yönden ibra edilmediğinde adli ve idari yönden hesap verebilmelidir. Kulüplerin mali durumları sıkıntıya girdiğinde vergi affı, yeniden yapılandırma ya da siyaseten gayrimenkul alım satım veya ödenek işlemleri yapılmamalıdır, kulüplerin iflasına siyaseten engel olunmamalıdır.

Önceki ve Sonraki Yazılar