YENİ EKONOMİ MODELİ SOS VERMEYE BAŞLADI

Eylül 2021 de başlayan faiz indirimleriyle yeni bir ekonomik modele geçtik. Önce adına Çin Modeli sonrasında Yeni Ekonomik Model (YEM) olarak tanımlanan modelin özü kısaca şu şekilde açıklanmıştı.

TCMB politika faizinin düşmesi kredi faizlerini aşağıya çekecek ve yatırımlar artacak, düşük faiz sonucu oluşan rekabetçi kurla ihracatımız artarken, ithalat azalacak, bir müddet sonra cari açık cari fazlaya dönüşecek, bu suretle dövize olan talep düşecek, içeride yatırım, büyüme, dışarıda ise ihracat hamlesiyle ekonomide yeni bir döneme girecektik. Faizlerin düşmesi sonucu bir müddet sonra enflasyon oranlarının düşüşünü de hep birlikte görecektik.

Bu yeni modeli desteklemek amacıyla Eylül, Ekim, Kasım ve Aralık aylarında TCMB politika faizini toplamda yüzde 5’lik faiz düşürdü. Ekim ve Kasım aylarında ihracatın beklentiler doğrultusunda artmasıyla yıllık cari açık rakamları azalmaya başlayınca bir miktar umutlanır olmuştuk ki; Aralık ayı sonuna doğru döviz kurlarındaki aşırı oynaklık ve yükseliş nedeniyle enflasyonda beklenmedik oranlar gelmeye başladık. Modelin doğası nedeniyle enflasyon oranlarındaki yükselmeyi bir miktar olağan kabul

edecektik ve vatandaşlar olarak birtakım fedakarlıklara katlanalım derken yeni yılla birlikte dış ticaret rakamları morallerimizi bozdu. Bunlar zaman zaman olur, konjonktürel gelişmeler, yeni yılın sürprizleri derken Şubat ayında da hem enflasyon hem de dış ticaret verileri beklentileri tersine çevirdi. Tüm bunları sindirmeye çalışırken önümüzdeki Mayıs-Haziran aylarında turizmden gelecek sipariş rakamlarıyla hem cari açık problemini çözecektik, hem de sebze meyvede ve gıda fiyatlarında düşme eğilimi hayalleri kuruyorduk. Ancak, Şubat ayı son haftasında

Rusya’nın Ukrayna’ya başlattığı harekat hayallerimizi altüst etti. Neler oldu, neler?

Ocak-Şubat ayı ihracatımız %21,4 artışla 37 milyar 590 milyon dolara çıktı, ilk iki ayda ihracatımız %21,4 artmış ama ithalat %49,7 artmış durumda. Ocak- Şubat aylarının kış ayları olması nedeniyle artan enerji ihtiyacı ithalatımızda önemli bir paya sahip ama, enerji ve altını çıkardığımızda bile ihracat artışı % 21 de kalırken ithalat artışı % 28 ile daha yüksek olmuş. İhracatımız miktar bazında artıyor ama ihracatta birim fiyat artışı yok. İthalatımızda ise hem miktar hem de fiyat artışı daha fazla. Çünkü ihracatın yüzde 65-70’i ithal ara malı ve hammadde.

Eylül ayı başında dolar kuru 8,30 liradan Şubat sonunda 14 liraya çıktı, yani rekabetçi kur fazlasıyla yani yüzde 69 oranında ihracat lehine oluşmuş, fakat dış ticaret açığı da düşmüyor, artıyor, aylık 10 milyar doların üzerine çıkmış durumda.  Mart ayından itibaren enerji ihtiyacımız azalacak ancak bu defa da artan petrol ve gaz fiyatları nedeniyle ithalat rakamları düşmeyecek.

2022 yılında turizmden 2019 rakamlarına ulaşarak yıllık 35 milyar dolar bekliyorduk. Rusya ile Ukrayna arasındaki savaş tüm planları altüst etmeye yetti. Türkiye’ye gelen turistin %40 ı bu iki ülkeden, bu yıl ve hatta önümüzdeki yıl bu ülkelerden bu ölçekte turistin gelme ihtimali neredeyse yok gibi. Basında zaman zaman Rus turiste bir şey olmaz diye yazılıyor, Avrupa sahilleri yerine Türkiye’yi tercih ederler diye yazılar okuyoruz, ancak gerçekler maalesef öyle değil. Rusya’ya getirilen yaptırımlar kolay kolay aşılabilecek yaptırımlar değil, zira uçak seyahatlerinde ABD ve AB yapımı Boeing ve Airbus uçakların bakımları yapılamayacak, ayrıca Mastercard ve Visacard Rus bankalarına hizmet vermeyecek, nakitle ödeme yapabilecekler. Putin, 10 bin doların fazlasını dışarıya çıkarmayı yasakladı. Kısacası 2022 turizm beklentileri ve Mayıs ayında cari fazla umutları hayal olarak kalacak gibi görünüyor.  

Diğer bir konuda faiz sebep, enflasyon sonuç beklentileri. TÜİK, geçen hafta Şubat ayına ilişkin tüketici ve üretici fiyat endekslerini yayımladı. Şubat ayında enflasyon aylık bazda yüzde 4,81 artarken, yıllık bazda da yüzde 55’e ulaştı. Bu oran, son 19 yılın en yüksek seviyesi olarak kayıtlara geçti, diğer bir ifadeyle 2001 dönemine geri döndük. Ocak ayında bu rakamlar aylık yüzde 11 yıllık ise yüzde 48 olmuştu. Bu TUİK’in resmi rakamları, ENAG rakamlarını yazmaya gerek yok, üç haneli rakamlar. İşin kötüsü, beklentiler önümüzdeki aylarda bu eğilimin devam edeceği yönünde. 

Sonuç olarak YEM’denşimdilik payımıza düşen artan enflasyon ve dış ticaret açıkları. Neden mi, çünkü böyle bir ekonomi modelinin hiçbir bilimsel tarafı, kanıtlanmış varsayımları ve uygulamalı sonuçları yok, yok..

Bazen şu sorulara muhatap oluyoruz, ne yapalım, yüzde 54’lere ulaşmış bir enflasyonu düşürmek için faizleri artırsak olur mu.Artık, böylesi bir artışın yapılma ve uygulanma ihtimali kalmamış durumda. Ters yola girmiş bir araba belli bir mesafeyi almışsa geriye dönmek öyle kolay olmaz, dört tarafı kontrol etmek gerekir, kazasız, belasız ve cezasız olur mu, zaten olmuyor mu, kararı siz verin.

Önceki ve Sonraki Yazılar