YENİLENEBİLİR ENERJİ DESTEK MEKANİZMASI ÖNERİSİ

Bir önceki yazıda yenilenebilir enerji destek ve teşvik mekanizması konusunda yasal düzenlemeleri ve şu ana kadar devam eden uygulamayı özetlemeye çalıştık. Bu kapsamda, özellikle döviz bazlı satın alma garantisi uygulamasının yenilenebilir enerjiye çok büyük bir ivme kazandırdığını ve YEKDEM’e katılımı artırdığını, döviz fiyatının EPİAŞ Piyasa Takas Fiyatının (PTF) altında seyrettiği dönemlerde ise YEKDEM’den çıkışlar yaşandığını belirtmiştik.

Geçmiş uygulama sonuçlarını dikkate alarak seçimlerden sonra 2023 sonuna kadar hazırlık çalışmalarını tamamlayarak yeni bir modele geçilmesi gerekiyor. Bu model oluşturulurken TEİAŞ İletim Hattı kapasite durumu, EDAŞ’ların trafo ve çağrı taleplerine cevap verme imkanları, 5 yıllık elektrik tüketim tahminleri göz önünde bulundurularak mevcut ve yeni yenilenebilir enerji yatırımlarının destek ve teşvik mekanizması oluşturulmalıdır.

Destek ve teşvik mekanizmalarının amacı, mevcut piyasa şartlarında yeterli yatırım yapıl-a-mayan sektörlerde veya ülke ekonomisi açısından stratejik öneme haiz alanlarda yatırımları özendirmek, bu amaca yönelik olarak kamu tarafından yatırımcılara birtakım maddi avantajlar getirmektir. Bunlar vergi muafiyetleri, doğrudan satın alım ve fiyat garantisi, sigorta prim destekleri, arsa temini, düşük faizli kredi temini gibi yöntemler olmaktadır.

Bu türden destek ve teşvikler ister istemez rekabetçi olması gereken piyasalara müdahale niteliğinde olduğu için serbest piyasa modeline aykırı özellikler taşımaktadır. Diğer taraftan, ülkemiz elektrik sektörü özelinde elektrik arz güvenliği sıkıntısı olduğunda serbest piyasa modelini her hal ve koşulda işletmek söz konusu olamamaktadır. Bu şartlar altında ve sektörün gerçekleri önümüzde duruyorken,  OPMM -Özet- 24’üncü sayfada “Yenilenebilir Enerji Kaynaklarını Destekleme Mekanizmasını (YEKDEM) değişen piyasa şartlarına ve fiyatlarına bağlı bir şekilde tekrar tasarlayacağız.” şeklinde bir ifadeyi nasıl anlamalı ve ne yapılmalı?

İşte cevabını aradığımız soru şu, serbest piyasa modelini bozmadan yenilenebilir enerjide destek ve teşvik mekanizması oluşturmak mümkün mü?

Sevgili okurlar;

Yenilenebilir enerji yatırımlarını desteklemenin temel gerekçeleri şunlardır. Elektrik arz güvenliğinin sağlanması, elektrik üretiminde ithalatın dolayısıyla dışa bağımlılığının azaltılması, çevreci ve temiz enerji kaynaklarına erişim ve nihayet güvenilir elektrik üretimini desteklemek. Bu vesileyle okurların akıllarına gelebilir, henüz yenilenebilir enerji kaynaklarından üretimin maliyeti her geçen gün azalıyor olsa da diğer enerji kaynaklarına -hidrolik, linyit ve hatta nükleer- göre yenilenebilir elektrik üretimi düşük maliyetli ve ucuz değildir. Diğer bir gerçeklik, zaman zaman pek çok kişinin yanıldığı bir husus var; yenilenebilir enerji kaynakları rüzgâr, güneş ve küçük hidro kaynakları ülke elektrik sistemi içerisinde güvenilir üretim kaynakları değildir, dolayısıyla sistem işleticisi üretim-tüketim dengesini güvenilir kaynaklara yani rezervuarlı hidrolar, kömür ve doğalgaza dayalı üretime güvenerek yönetmek zorundadır. Yenilenebilir santrallerin kurulu güçlerinin fazla olması güvenilirliklerini aynı oranda artırmamaktadır.  

Yenilenebilir kaynaklarını yatırım destekleri, satın alım ve fiyat garantisi, teşvik primi ve benzeri yöntemlerle destekleyebiliriz. Sırasıyla açıklayalım.

  1. Yatırım Destekleri: Yatırım destekleri belirli sektörlerde devlet tarafından KDV İstisnası, Gümrük Vergisi Muafiyeti, kurumlar vergisinde belli yüzdelerde indirim, faiz desteği, sigorta işveren primleri destekleri, sektörüne göre lisans, teminat mektubu masraflarına sağlanan bazı kolaylıklar türü desteklerdir. Bu türden destekler yenilenebilir enerji yatırımları içinde geçerlidir. Bu tür destekler yeni dönemde aynıyla veya ilavelerle devam etmelidir. 
  2. Satın Alma Garantisi: Belli bir fiyat üzerinden üretilen elektriğin satın alma garantisi yatırımcıların ve bu tür yatırımlara kredi sağlayan finans kuruluşların en fazla tercih ettikleri yöntemdir. Ülkemizde 1990-2000’li yıllarda doğalgaz santrallerine Yap İşlet Devret veya Yap İşlet mekanizmasıyla ABD doları üzerinden 20 yıllık bir satın alma garantisi veriliyordu. Bu tür santrallerden YİD olanların alım garantileri tamamlandı ve EÜAŞ’a devirleri yapıldı. 2010’dan itibaren yenilenebilir enerji yatırımlarına 10 yıl süreli yine döviz üzerinden satın alma garantisi verildi. 10 yıllık sürenin temel mantığı santrallerin ortalama 10 yıllık sürede yatırımın geri dönüşünün gerçekleşeceği öngörüsüydü. Bu vesileyle belirtmek isterim ki, söz konusu teşvik mekanizması görüşmelerinde yenilenebilir enerji yatırımcıları önceki doğalgaz santralleri benzeri daha uzun süreli satın alma garantisi istiyorlardı. Ancak, daha önceki tecrübeler nedeniyle hem Hazine hem de Enerji Bakanlığı 10 yıllık süreyi yeterli görmüşlerdir.

Satın alma garantisi firmaların ve bankaların projenin nakit akışları bakımından riskleri azalttığı için tercih edilen bir yöntemdir, hele hele ABD doları üzerinden bir nakit akışı varsa fazlasıyla tercih edilen bir mekanizmadır. Bununla birlikte belli bir fiyattan satın alma garantisi serbest ve rekabetçi elektrik piyasasını bozmakta ve döviz fiyatının yüksek seyrettiği dönemlerde sisteme ek maliyetler doğurmaktadır. Nitekim, doğalgaza dayalı TETAŞ’ın uzun dönemli satın alma garantileri 2020 yılına kadar EÜAŞ’a, kamuya ve yine 2016 sonrası başlayan döviz fiyatlarındaki artışlar YEKDEM’e ek maliyet olarak yansımıştır.

YEKDEM Ek maliyeti, faturalanan birim enerji miktarı başına YEKDEM kullanıcılarına ağırlıklı ortalama PTF’ye (Piyasa Takas Fiyatı) ilaveten ödenen tutardır. Bu ilave maliyet 2019-2021 döneminde yıllık ortalama 1 milyar dolar civarında gerçekleşmiştir. 2022 yılında ise tersine bir tablo oluşmuş, YEKDEM kullanıcıları PTF’den Mwh başına 325 TL daha düşük bir fiyata elektrik satmışlardır.  

Tabiatıyla 2019-2021 arası oluşan bu ek maliyetler yine kamu şirketi EÜAŞ üzerinden karşılanmaya çalışılmış, ancak 2021 yılında kuraklık nedeniyle hidrolik üretiminin yüzde 17’lere düşmesi (yüzde 12-13 düşük üretim, toplamda 32 milyar Kwh hidrolik kaybı) nedeniyle 2022 yılı başında elektrik fiyatlarına yüzde 100’leri aşan fiyat artışları yapılmak zorunda kalınmıştır.

Ayrıcaş sabit fiyatlı satın alma garantisi serbest piyasada satın alım hacmini daraltan bir etki yapmaktadır. Her ne kadar YİD modelli doğalgaz santrallerinin alım garantileri bitmiş olsa da YEKDEM mekanizması mevcut haliyle elektrik fiyatlarının serbest piyasada EPİAŞ sistemi içinde belirlendiği bir mekanizmadan elektriğin tarifeler üzerinden alınıp-satıldığı bir piyasaya dönüşme riskini barındırmaktadır. Tüm bu nedenlerle halen elektrik fiyatlarının yüzde 50’sinden fazlası serbest piyasada oluşmamaktadır.

ÖNERİLEN MODEL

Yukarıda açıklanan deneyimler ve yenilenebilir enerjinin geldiği bugünkü seviye dikkate alınarak hem serbest piyasa modelini bozmayacak hem de yeni yatırımları destekleyici nitelikte yenilenebilir yatırımların geri dönüşlerini karşılayacak bir destek ve ilave teşvik mekanizması oluşturulabilir. Bu modelde yenilenebilir enerji türlerine göre farklılaştırılmış yani rüzgâr, küçük hidro, güneş ve jeotermal, biokütle vb. kaynaklarına destek ve teşvik mekanizması sektör bileşenleriyle müzakere edilmelidir.

Örneğin; Güneş enerjisine dayalı santrallerde destek ve teşvik mekanizması şöyle oluşturulabilir; yatırımın geri dönüşünü sağlayacak bir dönem için nakit akışını garanti altına alan ilk 5 yıl için kredi geri ödemesi, sabit ve değişken giderlerinin maliyetini karşılayacak döviz bazlı bir satın alma garantisi verilmeli, (döviz bazlı olmasının nedeni halen pek çok malzeme ve ekipmanın yurt dışı kaynaklı olmasıdır) ikinci 5 yıllık dönem için aylık veya yıllık PTF fiyatından alım garantisi devam etmeli, ikinci dönem için satın alma fiyatı TL üzerinden olmalıdır. Bu noktada yerli ekipman kullanımı durumunda hem ilk 5 yıllık dönem için hem de ikinci 5 yıllık dönem için ek birkaç puanlık teşvik primi verilerek yerli üretim ve sanayiş panel, türbin teçhizat üretimi desteklenmelidir.   

Önerilen mekanizmaya üreticiler ve bankacılar tarafından itirazlar gelecektir. Çünkü, üreticiler döviz üzerinden kar garantisi beklentisiyle hareket ederler, bankalar ise risksiz bir kredi ödeme tablosu talep ederler. Bilinmelidir ki, güneş yatırımlarında hatta diğer yenilenebilir enerji yatırımlarında da birim yatırım maliyetlerinde aşağı doğru iyileşmeler olmaktadır ve bu eğilim devam edecektir. Bu nedenle GES yatırımları için 10 yıl süreyle geçerli olacak sabit bir Destekleme Fiyatı uygulaması yerine ilk 5 yıl destekleme anlamında sonraki 5 yıl içinse teşvik mekanizması devreye girmelidir. Projelerin finansmanı için Hazine üzerinden Kalkınma ve Yatırım bankalarına düşük faizli kredi desteği sağlanmalıdır. Yine bilinmelidir ki, elektrik fiyatlarında iki önceki yazıda belirtildiği üzere gerçekçi bir fiyat mekanizmasının yolu siyasi saiklerle çapraz sübvansiyon değil, fiyatın arz/talep sistemi içinde, desteklenecek kesimler varsa da bunun yolunun Hazine üzerinden bütçeleme yoluyla sağlanmasıdır.  Bu sağlandığı takdirde EPİAŞ üzerinde EPDK’nın tavan fiyat uygulamaları kalkar, üretici ve toptan piyasası daha doğru bir zemine oturur, dağıtım firmaları da makul bir karla çalışabilirler.

Yenilenebilir enerjinin ülkemizde geldiği nokta itibariyle artık, yüksek kar garantili ve hazine destekli uzun süreli teşvik sistemine ihtiyaç kalmamıştır. Elbette ki, kendi elektrik ihtiyacını karşılamak isteyen sanayiciler kendi lisanssız veya lisanslı yatırımlarını yapabilmeli, şu anda uygulanmakta olan kendi öz tüketimlerinin bir katı kadar üretimini PTF üzerinden satma garantisi devam etmelidir.

Diğer bir nokta, ürettiği elektriği ikili anlaşmayla veya EPİAŞ üzerinden satış yapmak isteyen yeni yatırımcıların önü açılmalıdır, bu vesileyle TEİAŞ’ın bağlantı görüşü izni ve trafo yatırımları için TEİAŞ’ın kapasitesi artırılmalıdır. Bu maksatla, TEİAŞ’ın yüzde 20-25 oranında halka arz seçeneği değerlendirmeye alınmalıdır. 2022 yılında uygulamaya konan yenilenebilir yatırımlar için depolama tesisi yapma zorunluluğu getiren EPDK kararı olan kaldırılmalıdır.   Benzer şekilde geçen yıllarda ETKB tarafından yapılan YEKA İhalelerinin sonuçları incelenmeye alınmalı, başlanmayan yatırımlar için tasfiye veya iptal seçenekleri de değerlendirilmelidir.

Önceki ve Sonraki Yazılar