Dünya Bankası IMF ve Biz

27 Nisan 2020 tarihinde Dünya Bankası’ndan yapılan açıklamada, “Dünya Bankası Acil COVID-19 Sağlık Projesi için Türkiye Cumhuriyeti’ne sağlanacak 100 milyon dolar tutarında bir krediyi onayladı” deniyor ve şöyle devam ediliyordu:

“Proje Dünya Bankası’nın 2 Nisan 2020 tarihinde açıkladığı 14 milyar dolar tutarındaki küresel Hızlandırılmış Fonunun bir parçasını oluşturmaktadır”

Yatırım Projesi Finansmanı (IPF) olan kredi kaynağı 5 yılı geri ödemesiz toplam 10.5 yıl vadeye sahip.

Dünya Bankası Türkiye Ülke Direktörü Auguste Tano Kouame, “Bu finansman Türkiye’nin etki azaltma ve hastalık yönetimi olanaklarını güçlendirerek corona virüsü salgınının potansiyel olarak yüksek sağlık ve insan maliyetlerinden kaçınma kapasitesini güçlendirecektir” diyordu.

Dünya Bankası krediyi verirken kredinin kullanılacağı alanları da belirliyordu.

Dünya Bankası internet sitesinde yaptığı açıklamada kredi tıbbi cihaz, malzeme ve eğitim hizmetlerinin sağlanması, test ve takip sistemlerinin güçlendirilmesi, yoğun bakım hizmetleri ve virüse karşı bilgilendirme faaliyetleri için kullanılacak.

Kredinin 2 milyon dolarlık kısmı ise projeler için gereken insan kaynakları ve idari kaynakları destekleyecek.

Hani IMF bizden 5 milyar borç istemişti.

Galiba biz de vermemiştik.

Yerseniz!

Ayvalar da oldu.

İnsanların keklenmesi tarih boyunca durmadı, kâh din adamları, kâh politikacılar, kâh filozof olarak yutturulan insanlar bu uğurda her türlü yolu kullandılar…

1944 yılında Bretton Woods antlaşması sonucu Dünyanın tefecilik konusunda ikiz kuruluşları olarak tanınan Dünya Bankası (WB) ile Uluslararası Para Fonu yani bilinen adıyla IMF kuruldu.

ABD ve Avrupa ile yapılan anlaşmaların ardından Dünya Bankası’nın Başkanlığı ABD’ye, IMF Başkanlığı ise Avrupa’ya verildi. Ancak her iki kurumda da patron Amerika’ydı. Ve Amerika’nın istemi dışında hiçbir şey olmuyordu. Bu hal, uluslararası tefecilerin fakir ülkeleri ilikleri kemiklerine kadar sömürmede nasıl ortak olduklarının da bir göstergesiydi.

Amerika ve yandaşları dünya ülkelerine öyle bir mengene takmışlardı ki, kolay kolay başta gelişmekte olan ülkeler dahil hiçbir ülke karşı çıkamıyordu. Sadece, Rusya, Çin, Venezuela, Fransa gibi ülkeler kısıtlı durumlarda baş kaldırıyorlardı.

1995 yılında, Türkiye dahil 155 ülkenin üye olduğu Dünya Ticaret Örgütü kuruldu.

Dünya Ticaret Örgütü’nün kurulmasının amaçları şöyleydi:

“Hayat standartlarını yükseltmek, istihdamı ve reel ve gerçek talep hacmini sağlamak, mal ve hizmet üretim ticaretini geliştirmek, dünya kaynaklarının sürdürülebilir kalkınma hedefine en uygun bir şekilde kullanımına imkân vermek ve çevreyi korumak…

Gelişme yolundaki ülkelerin dünya ticaretinde kalkınmaları için gerekli kaynak için orantılı bir pay elde etmelerini sağlamak…

Karşılıklı çıkar esasına dayalı ve gümrük tarifelerinde ve ticaretin karşılaştığı diğer engellerde önemli, indirimler sağlayan ve uluslararası ticaret ilişkilerinde kayırma işlemleri ortadan kaldıran anlaşmalar yapmak, uygulanabilir ve kalıcı birçok taraflı ticaret sistemini geliştirmek…

Dünya Ticaret Örgütüne bağlı ve bu amaca ulaşmak için gelişmekte olan ülkelerden herhangi biri ABD aleyhine karar aldığında veya görüş bildirdiğinde hatta girişimde bulunduğunda bu hareketi, kredi istemek için IMF veya Dünya Bankası’na başvurduğunda karşısına çıkıyordu.

Kredi ancak ABD’ye koşulsuz biate dönünce gerçekleşebiliyordu.

Tabii ki bu arada birçok kayıpla…

IMF ve Dünya Bankası verdikleri kredilerde öncelikle ABD’ye kesin itaati şart koşuyordu. Sözde yardım paketi için bir diğer koşul IMF ve ilgili ülkenin üstünde uzlaşma sağladığı bir 3 yıllık uyum programının varlığıydı.

IMF, kredi verdiği ülkenin refaha kavuşması için vaat ettiği yol gösterme dahil hiçbir şartları yerine getirmiyor, sorun iyice büyüdükten sonra adeta o ülkenin batması için her ortamı hazırlıyordu.

Kısacası dostlar, Dünya Bankası ve IMF Amerika’nın ikiz kuruluşlarıydı.

Yoktu birbirlerinden farkları.

Yani IMF bizden borç istedi sözlerini söylemek için Dünya bankasına da bir kuruş borcunuz olmaması gerekir.

Sonra Dünya Bankasında borç almak için kırk takla atarsınız.

Aldığınız borcu gizlersiniz ama o internet sitesinde açıklar.

İşte o zaman yandı gülüm keten helva.

Önceki ve Sonraki Yazılar