İTHAL ET

15 Aralık 2019 tarihli yazımda Et ve Süt Kurumu genel Müdürlüğpü’nden gönderilen yazıdan bahsetmiştim.
Et ve Süt Kurumu; “Bugüne kadar Et ve Süt Kurumu tarafından çeşitli ülkelerden ithal edilen etlerin tamamı helal kesim standartlarına uygun ve birinci sınıf dana etidir.” Demişti.
İthal etlerde büyük bir skandal yaşandı. 
Örneğin; Bosna'dan ithal edilen 20 ton et hastalıklı çıktı. 
Olayın vahim yanı; hastalık, etler piyasaya sürüldükten sonra anlaşıldı. 
Anlayacağınız; çok tehlikeli bakteri taşıyan etler soframıza geldi ve biz de yedik. 
Gelin şimdi bu ithal et olayını hatırlayalım:
“ 23.01.2018 tarihinde bakın ODA TV’ bu konuda ne yazıyordu:
Türkiye’nin, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı aracılığı ile Bosna Hersek’ten ithal ettiği 20 ton (20 bin 43 kilogram) sığır karkas etinde insan sağlığına zararlı hastalık olduğu ortaya çıktı. Etlerin, laboratuvar incelemesinin sonuçları beklenmeden piyasaya sürüldüğü anlaşıldı.
Odatv’nin bakanlık kaynaklarından edindiği bilgilere göre Kapıkule sınır kapısından giriş yapan 20 ton sığır karkas etindeki hastalık, sınır kapısından giriş yaptıktan sonra tespit edildi.
24 Ağustos 2017 tarihinde incelemeye alınan hayvanların tahlil sonuçları, 29 Ağustos’ta belli oldu.  Tahlil sonuçlarına göre raporda, insan sağlığına zararlı, “E.coli O157” hastalığı tespit edildi. Bu hastalık tıp dünyasında bilinen en tehlikeli gıda kaynaklı patojen bakteriler arasında değerlendiriliyor.
Hastalığın tespit edilmesiyle birlikte analizi yapan laboratuvar tarafından, Et ve Süt Kurumu Genel Müdürlüğü uyarıldı. Kurum, bunun üzerine İstanbul Depo Müdürlüğü’ne, Sakarya Et Kombinası Müdürlüğü’ne, Sincan Et Kombinası Müdürlüğü’ne ve Diyarbakır Et Kombinası Müdürlüğü’ne, “Analizi uygun çıkmayan emtialar” başlığı altında bir yazı gönderdi.
Yazıda, Bakanlar Kurulu kararıyla MUJANOVİCİ firmasından alınan etler hatırlatılarak, “Bu ithalat sözleşmesi kapsamında ülkemize giriş yapan tırlardan alınan numunelerde E. Coli O157 pozitif çıktığı ve insan gıdası olarak tüketimin uygun bulunmadığı başkanlığımıza bildirilmiştir” ifadeleri yer aldı.
Yazının devamında ise etlerin imha edilmesi istendi. İşte Türkiye Et ve Süt Kurumu Genel Müdürlüğü’nden gönderilen yazının son paragrafı:
“Söz konusu uygunsuz emtiaların, deponuzun bağlı olduğu belediyeye ait imkanlar dahilinde imhası, imkan bulunmayan durumlar için ise Erzincan Et Kombinası rendering tesislerinde imhası için gerekli hazırlıkların yapılması, imha takviminin belirlenmesi ve tarafımızca imha komisyonu oluşturulması için yapılan programın Bakanlığımıza bildirilmesi hususunda gereğini rica ederim.”
Bitmedi!
Sorun şu ki; tahlil sonuçları beklenmeden vatandaş zehirlendi. Hastalıklı etler, analiz sonuçları beklenmeden iç piyasaya sürüldü.” 
29 Ağustos’ta hastalık tespit edilmesine karşın imha yazısı Et ve Süt Kurumu Genel Müdürlüğü Alım ve Üretim Dairesi Başkanı Mustafa Sami Cüceloğlu imzasıyla ne zaman yazıldı*
İthalden tam 5 ay sonra, 5 Ocak 2018’de...
Bir de yerli üretimi geliştirmek yerine ithalat yoluyla beslediğimiz bazı yabancı firmalara bir göz atalım. Eyüp Kabil bunları sıralamış:
Belçika'dan Flandre, 
Fransa'dan Groupe Biggard, Socopa, Socopa Viandes, Elvia, Societe, Societe Vitreenne, Forozienne, Socite Viol, 
Polonya'dan Biernacki, Mokobody, Zakrzewscy, İnterbeef, Pini, Mc Keen-Beef, Zaklady, Sokolow, Osi Poland,
Romanya'dan Sc Agro, Sc Maria, Sc Brutus, Sc Prodimcom, Sc Alsim,
Macaristan'dan Bos Taurus, 
Letonya'dan Sia Cesu, Sia Biomeat
İspanya'dan Martinez Loriente...”
Bunlara, Moldova, Sırbistan, Brezilya, ABD, gibi ülkeleri ekleyin...
Bu firmalar uluslararası alanda sığır, manda, domuz, at, eşek ve beyaz et alıcısıdır.
O nedenle, Türkiye'ye sattıkları sığır ve diğer etleri illa faaliyet gösterdikleri ülkeden alınıyor diye bir garanti vermiyorlar zaten isteseler de veremezler.
Bu durum Et ve Süt Kurumu’nun “helal et” kavramının ne kadar güvenli olduğu konusunda kuşku yaratıyor.
O nedenle;
Hayvancılık bitirildiği yok edildiği ülkemizde, kursaklardan geçen etin ne olduğu belli değil. 
“Helal” diyenlere gülünemez bile...

Önceki ve Sonraki Yazılar