YUHHH Kİ, NE YUHH

Hatırlayın; Karaman Gazi Mustafa Kemal İlkokulu’ndan görevli sınıf öğretmeni Muharrem Büyüktürk (54), Ensar Vakfı ile Karaman İmam Hatip Okulları Mezunları Derneği’ne (KAİMDER) ait kayıt dışı yurtlarda barınan 10 erkek öğrenciden 7’sine tecavüz, 2’sine cinsel taciz, 1’ine de müstehcen görüntü izletip taciz ettiği ortaya çıkmıştı.

Öğrencilere tecavüz eden öğretmen ise tutuklanıyordu.

22 Mart 2016 tarihinde, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Sema Ramazanoğlu, Ensar Vakfı'ndaki tacizci öğretmeni ve vakfı savundu. Ramazanoğlu, "Buna bir kere rastlanmış olması hizmetleri ile ön plana çıkmış bir kurumumuzu karalamak için gerekçe olamaz. Biz Ensar Vakfı'nı da tanıyoruz, hizmetlerini de takdir ediyoruz" diyordu.

Bakan bir defadan bir şey olmaz diyordu ama kazın ayağı hiç de öyle değildi.

Türkiye Ensar Vakfı'nın ismini daha önce nereden duymuştu?

Yıl 2010...

Çorum’da 15 yaşındaki E.Y.’nin eski Ensar Vakfı Şube Başkanı Zekai İşler tarafından cinsel istismara uğradığını şikayet etmesiyle bir adli süreç başlatılıyordu.

İlginç olanı sürecin sonunda, normal koşullar altında “nitelikli cinsel istismar” suçuyla yargılanması gereken ve 15 yıla kadar hapisle cezalandırılması gereken Zekai İşler, Adli Tıp’ın verdiği rapora rağmen “iyi hal” den 4 yıl 8 ay ceza alıyordu.

Evet, cinsel istismarcı “iyi halden” indirim alıyordu.

Bu durum istismarcıyı biri mi koruyor şeklinde kafalarda birçok soru işareti bırakıyordu.

Kuran kursları, tarikat yuvaları ve dinci vakıflarda taciz ve tecavüz vakalarının ardı sıra gelmesi üzerine 10.04.2016 tarihinde ise Bakan Sema Ramazanoğlu, cinsel istismar ve saldırı haberlerinin sık verilmesinin çocukları ve aileleri rencide ettiğini söyleyebiliyordu.

Oysa bakanlık bu olayları gizleme yarışına gireceğine önlemeye çalışsa daha doğru olmaz mıydı?

Hürriyet yazarı Ahmet Hakan’da koruma kalkanları açanların arasına giriyordu. Köşesinde Ensar Vakfı evlerinde tecavüze uğrayan çocuklar üzerine bir yazı yazıyor ve şöyle diyordu:

"Bu olay üzerine Ensar Vakfı’na yüklenmek, Ensar Vakfı’na vurmak, Ensar Vakfı’nın kapatılmasını istemek, Ensar Vakfı’nı hedefe koymak doğru mu".

Hakan’ın bu yazısı büyük tepki çekiyordu.

AKP hükümeti bütün bu olaylara rağmen Ensar Vakfı’na başta gayrı menkul olmak üzere her türlü desteği yağdırıyordu.

Oda TV’de yer alan bir haber ne günlere geldiğimizin de göstergesiydi.

30.01.2019 tarihinde “Antalya'da devlet okullarında değerler eğitimini Ensar Vakfı üstlendi” başlığı ile olmaz bu kadar dedirten haber yayınlanıyordu:

“Antalya'da devlet okullarında değerler eğitimini Ensar Vakfı üstlendi.

Daha önce Milli Eğitim Bakanlığı Hayat Boyu öğrenme Genel Müdürlüğü ile Ensar Vakfı arasında protokol imzalanmıştı, bu protokol Danıştay 8. Daire tarafından iptal edilmişti .

Kamudanhaber.net’de yer alan habere göre Danıştay 8. Dairesi, protokolün, bir kamu hizmeti olan eğitim öğretim hizmetinin, devlet hizmet alanı içerisinde ancak genel idare esaslarına göre memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle yürütülmesine ilişkin anayasanın amir hükmüne ve Türk milli eğitiminin temel ilke ve kurallarına aykırı olduğu sonucuna vardı. Danıştay’ın kararında; “Anayasa ve yasalar gereği ulusu çağdaş uygarlık düzeyine ulaştıracak teknik, ekonomik, kültürel ve sosyal gelişme alanlarında iyi bireyler yetiştirilmesi ve bunun için ülke çapında etkin önlemler alınmasının devletin devredemeyeceği görevler arasında olduğu” vurgulandı.

Kararda, özetle şöyle denildi:

“Milli Eğitim Bakanlığı tarafından, kanunda belirtilen amaçlar doğrultusunda salt akademik anlamda eğitim verilmesini aşan bir biçimde kişinin birey olarak gelişiminin sağlanmasına yönelik eğitim öğretim hizmetinin yürütülmesine ilişkin yetkinin, hukuk devleti ilkesi uyarınca anayasaya, üst hukuk normlarına uygun olarak kullanılması gerekmektedir.”

Antalya Milli Eğitim Müdürlüğü, Danıştay 8. Dairenin mahkeme kararına rağmen, Antalya ilinde devletin üstlenmesi gereken görevi Ensar Vakfına devretti.”

Olmaz bu kadar dedik ya, 24.12.2019 tarihinde olmaz bu kadarın da olmazı gerçekleşiyordu.

Milli Eğitim Bakanlığı’nın, Danıştay İdari Dava Daireler Kurulu’nca alınan, “Eğitim, devletin sorumluluğundadır ve devredilemez” kararını yerle bir eden, çiğneyen yeni bir etkinliğe daha izin verdiği ortaya çıkıyordu.

 Çocuk istismarı haberleriyle gündemden düşmeyen gelen Ensar Vakfı’nın, ortaokul öğrencilerine yönelik “Ahlaklı Olmanın Faziletleri” konulu seminer düzenlemesine izin veriliyordu.

Vakfın, değerler eğitimi kapsamında İzmir’deki üç okulda düzenlediği etkinlikte eğitimci olduğu iddia edilen Musa Kaçar konuşmacı olarak yer alıyordu.

Ne diyelim?

Yuhhh! Diyelim mi?

Buna “Yuhhh” bile az.

Önceki ve Sonraki Yazılar