'Arkadaşlara bir güzellik yapabilirsen'

Başbakan Binali Yıldırım, hafta içinde Çankaya Köşkü’nde biraraya geldiği gazetecilerle bir süre sohbet etmiş. Bu sohbet sırasında gazetecilerin yıpranma payı ile ilgili sorununu öğrenip Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Mehmet Müezzinoğlu’nu aramış.
Yıldırım, Müezzinoğlu'na “O iş şimdi zor gözüküyor ama en azından geriye dönük ortalama 4-5 bin liralık prim borçlarına ilişkin taksitlendirme istiyorlar. Arkadaşlara bir güzellik yapabilirsen. Sayıları bir şey değil zaten” demiş.

“Eee bunda ne var, sizin sorununuzla ilgilenmiş” diyebilirsiniz. Ancak işin aslı öyle değil. Gazeteciler yaptıkları iş gereği yıpranma hakkından yararlanıyor, zor ve stresli iş yapan diğer meslek grupları gibi. Bu hak sayesinde 5 yıl önce emekli olma hakları var, ancak bunun için Basın İş Kanunu olan 212 sayılı yasaya göre sigortalı olmaları şart. Aslında aktif olarak gazetecilik yapanların yarısı bile 212’ye göre sigortalı değil. Birçoğu da meslek hayatlarının ilk yıllarında ya sigortasız çalışıyor ya da 212’den sigortalı yapılmıyor. Bugün normalde emeklilik hakkı kazanmış olmasına karşın uzun süre sigortasız çalıştığı için emekli olmayan binlerce gazeteci var.

 

Prim ödemeyene yıpranma yok


İşte AKP hükümeti 2008 yılında hiçbir gerekçe öne sürmeden gazetecilerin yıpranma payını kaldırdı. O dönemde basına bu kadar hakim olmadıkları için bu karar, bir nevi “intikam alma” olarak da yorumlanmıştı. Birçok meslek kuruluşunun itirazına karşın hükümet kararından geri adım atmadı. 2013 yılında ise yıpranma hakkını yeniden yürürlüğe koydu. Ancak bu süre içinde 212’ye tabi çalışan gazeteci 5 yıllık süreyi yıpranma payına ekletmek istiyorsa prim ödemek zorunda bırakıldı. Yani hükümet yasal bir hakkı keyfi bir şekilde gaspetti arkasından uygulamaya soktu ancak “para ödersen yararlanırsın” şartı getirdi. Tek şart da bu değil, yıpranma payından yararlanmak isteyenlere “sarı basın kartı” sahibi olma zorunluluğu getirildi. Bugün ülkede birçok gazeteci sarı basın kartının veriliş biçimine itiraz ettiği için bu kartı taşımıyor, bunlardan biri de benim. Sarı basın kartı sahibi olmamak gazetecilik yapmadığın anlamına gelmiyor ama hükümet böyle düşünmüyor.
İşte memlekette sadece gazetecilerin değil, birçok kesimin hali böyle. Öyle hakların elinden alınıyor sonra da “Arkadaşlara bir güzellik yapsan” diyerek ulufe dağıtılıyor!

 

Önceki ve Sonraki Yazılar