Kripto mu dediniz?

Kripto sıfatı kelime anlamı ile kişi ise "Siyasal inancını gizleyen kimse" evrak ise "Gizlilik taşıyan belge" demektir.
Günlük hayatımızda yakın zamanda, aynı tanımları başka kelimelerle anlatırdık ve doğru tanımlardık.
Genelde gizli amaçları olduğu bilinen siyasilerin bu yüzlerini gizlemek için "Takiye" yaptığını söylenir.
Bu, gerçek inançlarını veya düşüncelerini söylemeyip gizli tutma veya farklı söylemlerle toplumu yanıltma durumudur.
Takiyeci diyebileceğimiz siyasilerin kimler olduğunu saymaya gerek yok ancak nasıl gündüzüne çıktığını bilmeliyiz.
Dünden bugüne söylemlerini yüz seksen derece değiştiren hatta bir cümle içinde bile bir konuda iki ayrı şey söyleyebilenleri hatırlamamız yeter.
Mehmet Ali Birand’ın "Ohh yok artık" dediği ünlü röportajı tarihe geçmişti.
O günlerde takiye tanımına kandırma ve gizlemeye ek "anında yalan" da katılmıştı.
Dini kullanma ve inançla aldatma kökü yüzünden bunlar takiye ile kolayca açıklanıyor.
15 Temmuza gelindiğinde gizli kalan sorular için dış güçler polemiği ayyuka çıkınca takiye uluslararası kimliğe büründü.
FETÖ ile ilişkili olarak zaten dejenere olan dilimizde yerini aldı.
Muhterem hoca efendi söylemleri ile FETÖ düşmanı görünenlere bugün ya istifa ey ya da fena olur denerek istifa ettiriliyor.
Bu baskıların altında ne olduğu açıklanmadıkça 15 Temmuz sonrası dilimizden düşürmediğimiz
"Kripto" sözcüğü ister istemez akıllara geliyor.
Bu kriptoculuk henüz iddianamesi hazırlanmamış yargı dosyalarından haberdar olup, engellenemeyeceği anlaşılınca yapılan bir hamle olabilir mi?
Zira ciddi sayıda yerel yönetimler görevdeyken ortaya saçılacak "Kripto FETÖ’cü" iddiası hain darbenin "Siyasi ayağı" konusunda yeni bir tartışma yaratır mı?
En önemlisi böyle bir örnek, Fethullah Gülen’e övgü düzen tüm siyasilere "Kripto" damgası vurmaz mı?
FETÖ’nün, Pensilvanya’daki "Anlaşılmaz rahatlığı" bu kriptoların ele geçirmedikleri "Hiçbir" yer kalmadığından olabilir mi?

Önceki ve Sonraki Yazılar