Türkiye’de şirketler iflas eder, patronlar etmez

Ankara Ticaret Odası Başkanı Gürsel Baran, iki gün önce Dünya gazetesine verdiği röportajında konkordato ile ilgili çarpıcı açıklamalar yaptı. Ancak açıklamaları yanlış anlaşıldı, medyada ‘konkordato ilan eden şirketlerin borçlarını devlet üstlensin’ şeklinde yankı bulunca ciddi biçimde tepki aldı.

Bu yanlış anlaşılmanın nedeni gayet basit; çünkü Türkiye’de hiç kimse bir iş adamından böylesi bir açıklama duymaya alışkın değil! Türkiye’de zor durumda olan şirketlerin sahipleri, yöneticileri, ‘neden bu hale geldim’ diye düşünmek, çıkış yolu bulmak yerine ‘borçları devlet üstlensin’ kolaylığına kaçıyor. Bu bencil ve iş ahlakına uymayan yaklaşımın son örneğini geçtiğimiz günlerde yaşadık. Türkiye’de satılan konut sayısının yüzde 50 düştüğünün açıklandığı günlerde elde kalan konutları devletin alması, zor durumda olan şirketlerin borçlarının devlet tarafından üstlenilmesi gibi ‘zihni sinir’ öneriler art arda gelmişti.

Ancak ATO Başkanı, gerçekten çok önemli bir konuya değiniyor. Diyor ki: Türkiye’deki konkordato yöntemi nedeniyle ticaret yapamaz hale geldik. Avrupa’daki konkordato sisteminin Türkiye’de uygulanması gerekiyor. Bizdeki konkordato sistemi, ilan edene yararken, piyasayı bitiriyor. Avrupa’da devlet, konkordato ilan edene asgari ücret bağlayarak, tüm mal varlığına el koyuyor. Ve piyasaya olan bütün borçlarını üstlenip, ödüyor…

İflas eden özel yatıyla tatile çıkıyor

Türkiye’de son iki yıldır konkordato modası var, mahkemeye koşan koşana… Şirketlerin varlığını sürdürmesi amacını taşıyan bu yöntem, uyanık iş adamları tarafından suiistimal ediliyor. Borcu olanlara “konkordato ilan ettim” silahını kullanarak ödeme yapmıyor, çalışanlarını, iş ortaklarını mağdur ediyor. Ancak kendisi eski lüks hayatından hiçbir taviz vermeden keyif sürmeye devam ediyor.

Uzun yıllardır ekonomi basınının içindeyim, dolayısıyla hızla büyüyen, farklı ilişkileri kullanarak ün salan, ihale üstüne ihale alan, gazetelerde, TV’lerde boy gösteren, çeşitli dernekler, kuruluşlar tarafından ödüllendirilen sonra da iflas eden çokça iş adamı tanıdım. İflas ettikten ya da küçüldükten sonra da gazetecilik merakıyla neler yaptıklarını izlemeye devam ettim.

İflas edip yüzlerce, binlerce çalışanını kapıya koyan, borcunu ödemeyen bu isimler, yalılarında, kaptanlarının kullandığı milyon euroluk teknelerinde, Bodrum’un en güzel koylarına kondurulmuş özel sitelerdeki yazlıklarında, Amerika’daki, Londra’daki evlerinde eski şaaşalı hayatlarını devam ettiriyor. Çocukları yine yurt dışında özel okullarda okuyor, eşleri cemiyet hayatının açılışlarında boy gösteriyor. Kısaca şirketler batıyor ama patronlar batmıyor bu ülkede!

Dolayısıyla ATO Başkanı Baran’ın önerisine devlet kulak vermeli…

Önceki ve Sonraki Yazılar