Hamdi Topcuoğlu

Hamdi Topcuoğlu

ELBETTE HUKUK, ANCAK...

Üç milletvekilinin vekilliği düşürüldü ya!
Kanallarda özellikle de hukukçu unvanlı uzmanlarımız, Allah nazardan saklasın, mangalda kül
bırakmıyorlar.
Efendim, hukuk kararını vermiş, siyasetçi kimmiş ki hukukun emrinin yerine getirilmesine karşı
çıkabilirmiş?
Anayasa'nın bilmem kaçıncı maddesine göre kesinleşen hükmü siyasetçinin uygulaması
zorunluymuş...
Elhak doğru söylüyorlar.
Hukukun üstünlüğünü savunmak herkesin; ama herkesten çok hukukçunun görevi.
Bu ülkede hukuk her zaman herkes için eşit ise sorun yok.
Ancak, bu ülkede hukuk rahiplere farklı, gazetecilere farklı işliyorsa sorun büyüktür ve bize de Ziya
Paşa gibi;
" Ol mahkemenin hükmüne derler mi adalet?," demek düşer.
Bizim derdimiz vekillerin, vekilliğinin düşürülmesi değil, özellikle bugün hukukun üstünlüğü diye
tepinen tv mankenlerinin iktidar, hukuku guguka çevirirken dut yemiş bülbül olmaları.
****
Bizim geleneksel kültürümüz methiyecidir. Osmanlı sarayları tarih boyunca, bir kese akçe için savaşa
gitmeyen padişahları şahlar şahı, üzengiye ayağı basmamış sadrazamları şahsüvar ( ata iyi binen) diye
öven yalakalarla dolup taşmıştır. Padişah ya da sadrazamlarımız pek sevmiştir bu kaside-gu’ları.
Onların yazdıklarını okuya okuya kendilerini zümrüd-ü anka, ülkeyi de her şeyin güllük gülistanlık
olduğu bir masal ülkesi sanmışlardır.
Karganın mandayı babası hayrına bitlediği nerde görülmüş? Malum, övgüsü bal olanın, yergisi zehir
olur. Efendi, saltanat kayığından inmeye görsün, kaside-gu bir elinde yeni efendiye övgü, ötekinde de
eski efendiye zehir zemberek yergi, el etek öpmeye koşmuştur. Nedense ayılamamıştır övülenler.
Nice padişah, nice sadrazam, vezir kaside-gular yüzünden ulaşmıştır kendi uçurumlarına.
***
“Bir gün kırda bir tilki gördüm dedi avcının biri. Durmadan kendi çevresinde dönüyordu. İyice baktım.
Kuyruğunu yakalamaya çalışıyordu. Bir çalı arkasına gizlen
dim. Saatlerce onu izledim. Tilki sonunda kuyruğunu yakaladı. Ama öyle bir hırsla asıldı ki kuyruk
kopuverdi. Bir süre şaşkın şaşkın kuyruğuna baktı. Gökte bir kartal belirdi bir anda. Tilki, kuyruğunu
bırakıp koşmaya başladı. Daha beş on adım atmıştı ki tökezledi. Kalktı birkaç adım sonra yine
tökezledi. Bir daha kalkamadı. Çünkü kartal, pençelerini tilkinin bedenine çoktan geçirmişti.”
“ Tilki, kuyruğunu koparmasaydı kurtulabilir miydi?” diye sordum.
“ Evet. Çünkü kuyruğu onun vücudunun dengesini sağlayan organıdır” dedi.

Önceki ve Sonraki Yazılar