İbrahim Aktaş

İbrahim Aktaş

97.

“Evet, değerli sporseverler… Radyolarını yeni açan dinleyiciler için tekrarlamakta fayda var;

İzmir’de hava, futbol oynamaya çok müsait. Ilık bir hava hüküm sürüyor günlerdir ve seyirciler yerlerini tribünlerde almışlar. Takımlarını, âşık oldukları, canlarından çok sevdikleri Göztepe’lerini bağırlarına basmak için beklemekteler. Ve evet, şimdi, büyük bir uğultu ve alkış tufanı içerisinde ev sahibi Göztepe ekibi, sahaya ayak basıyor, önde kaptanları Gürsel Aksel, ardından kaleci Ali Artuner, Küçük Mehmet, Çağlayan, İngiliz Nevzat, Hüseyin, Ertan, Buldozer Fevzi, Bombacı Halil, Fuji Mehmet ve Kene Ali İhsan on biriyle dizilecekler sahaya… Koca kaptan şöylece bir tribünlere göz gezdirdi ve kenetlendi Göztepeliler, rakiplerini bekliyorlar. Saha kenarından teknik direktörleri Adnan Süvari son uyarılarını yapıyor oyuncularına... Tribünler Göz-Göz-Göztepe şekline tezahüratlarını hızlandırdılar. Büyük bir heyecan hâkim statta…”

Az önce okuduğunuz paragrafı tekrar okumanızı rica edeceğim! Ancak ve ne var ki, bu kerre; uzunca seneler radyolarımızdan futbol ve özellikle de boks karşılaşmalarını kulaklarımıza kadar getiren usta anlatıcı Orhan Ayhan anlatıyormuş da, siz de radyolarınızdan dinliyormuşçasına hayal ederek okumanızı istiyorum. Metalik ve mikrofonik sesi içinizde hissederek hem de… Haydi, tekrar şimdi!

97-1.jpg

Evet, sadece İzmir’in değil, tüm ülkemiz için gözbebeği olmuş Göztepe’nin efsane kadrosunu ve yazın ustam Okan Yüksel’e göre bir futbol mühendisi olan, futbolun süvarisi Adnan Süvari’yi ilk paragrafta andık. İçlerinden büyük çoğunluğu, maalesef şimdi aramızda değiller. Onlar, futbol oyununun; sevenlerince oluşturduklarına inandığım sonsuzluğunda yaşamaya devam ediyorlar. Ve hatta o sonsuzluk içerisinde de paslaşıyor, çalım atıyor ve birbirinden şık gollere imza atıyorlar. Edebiyatımızın usta kalemi Yaşar Kemal’in yazdığı gibi; “O iyi insanlar o güzel atlara binip çekip gittiler.” Ama, inanın oynamaya devam ediyorlar.

Göztepe ile başladık, çünkü;

14 Haziran günü, Göztepe’nin doğduğu gündür.
14 Haziran günü, Göztepe’nin ilk nefesini ciğerlerine çektiği gündür.
14 Haziran günü, Göztepe’nin hayat bulduğu, kanlandığı, canlandığı gündür.
14 Haziran günü, Göztepe’nin her yıl yine, yeni, yeniden ve her şeye rağmen tekrar başladığı gündür.

Ve her Haziran’ın on dördünde, bu şanlı kuruluşun şerefine, Göztepe sahili boyunca ki, neredeyse Konak’tan başlar, Üçkuyular’a kadar büyük kutlamalar, büyük eğlenceler tertip edilir. Ve her nerede olursa olsun Göztepeli, Haziran’ın on dördünde hazır kıtadır sahil yolunda…

97-2.jpeg

Yazın ustası, şair Ahmet Telli’nin, tam kırk yıl önce yayımlanan “Su Çürüdü” adlı kitabından “Soluk Soluğa” adlı şiirinden bir bölüm, Göztepe’nin vefakâr, cefakâr ve armasına âşık taraftarını anlatmıyor mu?

97-3.jpg

“…
Büyük aşklar yolculuklarla başlar
ve serüvenciler düşer bu yollara ancak

Onlar ki dünyanın son umudu
soyları tükenen birer çılgındırlar

Ne bir adresleri vardı onların yeryüzünde
ne de aşktan başka bir sığınakları

Ama yaşarlar dünyanın dört bir yanında
Ölümle alay ederler sanki

Nerde beklenirse ordaydılar
bir kez bile gecikmediler ömür boyu

Neydi onları ordan oraya
savurup duran şey
…”

Ve bu taraftarlar, hep birlikte, el ele, soluk soluğa… Bir kez daha şanlı Göztepe’nin doğum gününü kutlayacaklar.

Nice 97 yıllara Göztepe, efsanelerinle, sevenlerinle…

Önceki ve Sonraki Yazılar