İbrahim Aktaş

İbrahim Aktaş

Kim iyiyse formayı ona emanet edeceksin!

Ülkemiz para birimi “Lira” inanılmaz bir hızla değer kaybediyor. Ülkece ürettiklerimizin hem kalem adedi, hem de üretim miktarları, son yıllarda akıl almayacak boyutlarda azalmış durumda… Ve üretim miktarlarına ters orantıda şiddetle artan dışa bağımlılık!

Hal böyleyken de, seçim takvimine göre 2023 yılının Kasım’ında yapılması planlanmış olan Cumhurbaşkanlığı ve milletvekilleri seçimlerinin de öne çekilmesi büyük olasılıkla bekleniyor. En azından muhalefetin beklentisi bu yönde; zaten büyük kan kaybeden iktidarın, daha fazla kaybetmeden erken seçim kararı almasını bekliyorlar. İktidar ise kendinden o kadar emin ki; kendi çevresine göre ortaya çıkan istatistiki bilgilere göre davrandıkları kesin! Onlara göre, hayat pahalılığı yok, işsizlik yok, enflasyon yok!

caday11.jpg

Ama bir taraftan da, olası erken ya da normal seçimlerde, seçim barajı ve seçim çevresi gibi olgularla oynayıp, kendilerine kar sağlama amacını güdüyorlar ki; ilgili seçim yasalarını bir an önce değiştirip, seçim sonuçlarına göre daha az oy almalarına rağmen, yeter sayıda ya da maksimum sayıda vekil çıkarabilsinler. İlgili yasaya göre yapılan değişikliklerden en az bir yıl sonra seçim yapılabiliyor. Ben bu yazıyı kaleme aldığımda 2021 Eylül’ün sonlarıydı. Kasım ayında yasalaşsa iktidarın seçim kanunu; 2022 Kasım’ında seçim olabilir demektir.

caday12.jpg

Tüm bu yazdıklarımın hesabını çok daha detaylı bir şekilde yapan muhalefet ise çalışmalarına başlamış ve hatta bir Cumhurbaşkanı adayı üzerinde de, ara sıra konuşmalar yapmıyor değiller; çok net olmasa da bu isim, basına ara sıra bazı isimler yansıyor. Belki halkın nabzını ölçüyorlar, belki de tam tersine; iktidar, uydurma isimler ile muhalefetin içeriden karıştığı imajını doğurmak istiyor halkın nazarında…

Öyle ya da böyle… Aday konusu, tam bağımsız ve özgür ülkemizin geleceği için muazzam önem taşıyor. İsterseniz kısaca, 2014 yılında yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimlerine gidelim ve o dönemi anımsayalım;

caday13.jpg

Güzel Türkçemizi, Mısır şivesi ile konuşan, Arap-Türk sentezi konusunda uzmanlaşmış ve siyasal islamın öncüsü ya da temsilcisi olmasa da yanından geçenlerden biri olan Ekmeleddin İhsanoğlu’nu muhalefet, çatı aday olarak oydaşlarının önüne çıkardı. Sosyal demokrasiyi özümsemiş, dinsel bazı kılıfların karanlığında yaşamak istemeyen on binlerce özgür Türk vatandaşı, sırf muhalefetin ortak adayı diye, Ekmeleddin İhsanoğlu’na oy vermek zorunda kaldı. Hem de istemeye, istemeye… Hatta ve hatta, muhalefet partilerinde siyaset yapanların büyük çoğunluğu, sırf parti politikasını güttükleri için oy verdiler. Belki de, hayalini kurdukları, siyasal islamın gölgesinde kalmayacak, tam bağımsız özgür Türkiye için!

caday14.jpg

Sonucu hatırlıyoruz; Recep Tayyip Erdoğan seçilmişti ve hatta sonraki seçimi de kazandı, hala Cumhurbaşkanlığı görevini yürütüyor.

Futbol ile siyaset ayrı gitmiyor, birkaç cümle futbol yazalım, sonra devam edeceğiz cumhurbaşkanı adayı meselesine;

A Milli takımımızdan gönderilen Şenol Güneş’in, kanımca en büyük hatası, kurguladığı takım yani forma hakkı tanıdığı oyuncu grubuydu. Yani Şenol Hoca, kendi liglerinde aldıkları sürelere bakmadan, kendi takımlarındaki form grafiklerine takılmadan, hemen hemen aynı oyuncuları sürekli olarak sahaya sürüyor ve en nihayetinde de, milli takımın Avrupa Şampiyonası finallerinde sıfır çekmesine sebep olmakla kalmayıp, Dünya Kupası finallerine katılma yolunda da yara almasına sebep oluyordu. Kısaca, “kim iyiyse formayı ona emanet edeceksin” felsefesinden uzaklaştığı için, takım da son oynadığı maçlarda maalesef başarılı sonuçlar alamadı.

Muhalefetin Cumhurbaşkanı adayı meselesine geri dönelim;

Felsefe kısa ve net; “kim iyiyse formayı ona emanet edeceksin”. Şimdilerde de, bir “İlhan Kesici” ismi dolaşmaya başladı ortalıkta… İlhan Kesici, geçmişte iyi bir siyasetçi ya da politikacı olabilir. Ama güncel mi? Ben onu, bunu bilmem! Bugün formayı en iyi kim terletiyorsa, aday da o olmalı! Bu kadar basit…

Önceki ve Sonraki Yazılar