İdil Halefoğlu

İdil Halefoğlu

Artık ezberimizdeki Batı yok

Batının artık 70 yıl önceki Batı olmadığını görebiliyor muyuz ?
G7 zirvesi, Donald Trump’in müttefiklerine bir çok konuda güç savaşı açmasıyla, gergin bir şekilde başladı ve ayrılıkla sonuçlandı. Bu çatışma, acaba Avrupa’nın, rakibi ve ayni zamanda müttefiki karşısında yolunu tam çizemediğini mi gösteriyor ?
Bu durumda acaba yeni bir ‘Bati’ tanımına mi gereksinimiz var ?
Geriye donup baktığımızda, Sovyetler Birliği’nin ömrü 70 yıl sürdü, Atlantik İttifakı ve Avrupa Birliği’nin ömrü de bu kadar mi olacak ?
Tarihçi Edouard Husson*, AB’nin kurulusundan iki kuşak sonra Avrupa’nın bir ‘paradigma kayması’ ile karşı karşıya kaldığını öne sürüyor.
Husson’a göre, aslında tehlikede olan sadece Avrupa değil, dünyanın her yerinde yerel ve küresel olan arasında yeni bir denge arayışı var. Bunlar, aslında bilgi devriminin sonuçları :Bireyler, dijital teknolojiyle öyle bir bilgiye eri- şebilir ve o kadar sinirsiz kullanabilir oldular ki... Artık gelecek kontrolünü ellerine almak istiyorlar.
Ulusların da yeniden doğuşunun tetiklenebileceğini öne sürüyor Husson. Dijital devrimin toplumların dışa dönmelerini sağladığını düşündüğümüzde, bunun muhafazakârlığa ve aşırı liberalizme karşı da doğal bir tepki ortaya koyduğu açık. Böylece, bilgi, fikir, proje, beceri akışıyla, Batılılar kendi miraslarını yeniden keşfediyor ve kati muhafazakârlığa karşı umut yeşertmelerine vesile oluyor.
Avrupalıların bu değişimi ayni derecede algıladıkları söylenemez. Fransa ve Almanya, hem ABD'de hem de Avrupa’daki muhafazakarlarla düşmanlık yaratma pahasına "liberalizme" tutunuyorlar. Ancak, Batılı liderlerin Trump'ın ticaret savaşında kendilerini savunmak için seçtikleri yöntem yetersiz kalıyor. 
“1945 Müttefiklerinin mirası üzerine ölü toprağı atılıyor”.
Avrupalı liderin serbest ticaret yanlısı olmaları, dünyayı, sınırları olmayan, etik frenleri olmayan, finansal akışların düzenlenmesi olmayan, bir tür bağlılık olarak görmeleridir. Dünya ekonomisinin mevcut organizasyonunda büyük bir iki yüzlülük var. Gümrük tarifelerinin büyük oranda ortadan kalkması ile, Devletlerin bencilliklerini tatmin edebilecek önemli bir mekanizmadan kendilerini yoksun bırakmış oldular.
Almanya serbest ticaret şampiyonu olurken, Euro Bölgesi sayesinde, dünyanın geri kalanının ve Avrupalı ortaklarının zararı pahasına, kendi ekonomisine güçlü bir koruma sağladı. Amerika Birleşik Devletleri ise, finansal gücünü sonuna kadar kullanarak, uluslararası toplumu tamamen göz ardı etmiştir.
Avrupalı liderler, Trump'un ortaya attığı "Adil Ticaret" tartışmasını daha iyi değerlendirmelidir. Ticari tarifeler, bir çekişme konusu değil, G7 içindeki ekonomik ilişkileri yalınlaştırma fırsatı olmalıdır.
* Edourd Husson: Fransız Devrimi'nden bu yana Almanya, Nazizm, küreselleşme ve yirminci yüzyıl çağdaş çatışmalar konusunda uzman tarihçi ve Paris PSL üniversitesi rektör yardımcısıdır.

Önceki ve Sonraki Yazılar