Güle güle Cumhuriyet bir daha gel...

Yukarı bakıyorum,
Tribünde.
Aşağı bakıyorum,
Bekleme salonunda.
Sevgili Cumhuriyet;
Hani senin değiştirilemez hatta teklif
dahi edilemez başlığın vardı?
Hani seni koruyan bekçilerin vardı?
Hepsi hikâye imiş...
Kimi cüsseli korkak,
Kimi rütbeli ajan,
Kimi eyyamcı aydın,
Kimi de, onun bunun çocuğu olmaya
aday kalabalıkların varmış...
Sevgili Cumhuriyet,
Yanında yörende kimsen kalmayınca,
Yeni değiştirilemez maddelerden
haberin de yoktur.
Benden duy!
Adı,
Rabia anayasası.
Değiştirilmezleri,
Tek vatan,
Tek millet,
Tek bayrak,
Tek devlet imiş...
Daha yürürlüğe girmeden bir parmağımı
esir aldı.
İlle de dördüncü ol diye.
Beşinci parmağımı arıyorum Allah'ım!
Ben,
Yedinci yüzyıla dönüp,
Sufi nefesi ile değil,
Aklımla, vicdanımla yaradana varmak
istiyorum.
Ben,
Arap felsefesi istemiyorum.
Daha dün,
Müslümanın hakkını 110 milyar
dolara sömürü düzenine satan,
Suudi sahtekârlığını da istemiyorum.
Ben,
Laik
Sosyal
Eşit
Çağdaş
Çoğulcu Cumhuriyetimi istiyorum.
Rabia'yı simgeleştiren Cumhurbaşkanı
Tayyip Erdoğan haklı!
Üstüme gelmeyin, ağzınızın payını
sandıkta alırsınız, alıyorsunuz da...
Böyle diyor Erdoğan.
Yerden göğe kadar haklı mı? Haklı…
Çünkü
Böyle olmasını Millet istiyor…
Böyle Millete de,
Sufi anayasası dayatılıyor…
Kurnaz siyasetçi,
Kırk yıl " yalanla" iktidar olmuş.
Son seçimde "doğruyu" söyleyince,
Seçimi kaybetmiş.
Siyasete nokta koyarken,
Siz MİLLET değil, İLLET’siniz demiş.
Güle güle Cumhuriyet,
Bir daha gel...

Önceki ve Sonraki Yazılar