Leyla Emeç Tavşanoğlu

Leyla Emeç Tavşanoğlu

Çin yeni tezgahlar peşinde mi


Financial Times gazetesinde geçen gün yayımlanan bir yazı çok göz açıcıydı. Dünyanın en büyük ekonomisi  olma iddiasındaki Çin’in Wuhan kentinde patlak veren Covid-19 pandemisinden sonra nasıl baş aşağı gitmekte olduğu anlatılan yazıda Pekin liderliğinin giderek daha fazla saldırganlaşmaya ve paranoyaya kapılmaya başladığına işaret ediliyor.
“Doğu Asya Üstünde Yeni Bir Küresel Kriz Bulutları” başlıklı yazı şu cümlelerle başlıyor: “Çin tarihinin belki de en saldırgan filmi 2017’de vizyona sokulan Rambo-2 türünden olan ‘Wolf Warrior’(Kurt Savaşçı). Film kahraman Çinli savaşçıların  ırkçı bir Amerikalı komutasındaki paralı askerlerle mücadelesini konu ediyor. Filmin tanıtım posterinde de şu slogan yer alıyor: ‘Çok hafif ve üstü kapalı da olsa Çin’e hakaret eden herkes yok edilmelidir.’ Pekin yönetimine yöneltilen eleştirilere cevap veren Çinli diplomatların kullandığı dilin ‘Kurt Savaşçı diplomasisi’ olduğu yaygın bir görüş haline geldi.”
Yazıda Covid-19 pandemisinin patlak vermesi üzerine bunun büyük sorumluluğunun Pekin yönetimine ait olduğu eleştirilerinin dünya çapında yaygınlaşmasıyla Pekin’de ciddi bir paranoya baş gösterdiğine dikkat çekiliyor. Yazının burasında şu cümleler var:
“Sosyal kalkınmasını sağlamak için yılda yüzde 8 ekonomik büyümeye ihtiyacı olan Çin, Covid-19 pendemisiyle iyice sıkışmış durumda. Üstüne, bir de ABD’yle olan kıran kırana ticaret savaşı var. Öte yandan bir yıldan fazladır Hong Kong’da devam eden demokrasi isteyenlerin gösterileri Çin Komünist Partisi’nin otoritesini iyice sarsıyor.
“Geçtiğimiz ocak ayında da Tayvan Cumhurbaşkanı Bayan Tsai Ing-wen ezici bir çoğunlukla yeniden seçildi. Bu da Tayvan Cumhurbaikanı’nın ayağını kaydırmak için her türlü yola baş vuran Pekin’e vurucu bir darbe oldu. Bütün bunların üst üste gelmesi Pekin yönetiminde akıl tutulmasına yol açtı gibi görünüyor. Çünkü üst üste gelen bu olaylar üstüne Pekin giderek daha fazla milliyetçi söylemlere sığınmaya başladı.”
Çin’in Hindistan, Malezya ve Vietnam’la da sorunlarının devam ettiği vurgulanan yazı şöyle devam ediyor:
“Çin’i Covid-19 pandemisinden sorumlu tutmaya cesaret edebilen ülkeler de Kurt Savaşçı diplomasisinden paylarını alıyorlar. Örneğin Canberra, Çin hakkında uluslararası soruşturma başlatılması çağırısında bulununca Pekin, Avustralya mallarının bazılarına yüksek gümrük tarifeleri uygulama kararı aldı. Devlet Başkanı Xi Yönetimi ‘dış güçlerin’ Çin’e komplo tezgahladıklarını düşünebilir. Hatta Xi ve yandaşları izledikleri politikaların savunmaya yönelik olduğuna da inanabilir. Ama bütün bunlar Çin’in tek parti yönetimi altında olduğu gerçeğini değiştirmez.
“Çin’in 21. Yüzyılın yükselen gücü olması, izlediği politikaların küresel etkilerinin hissedileceğini inkar etmek olanaksız. Bütün dünya ülkeleri şimdi ‘kurt Savaşçı” diplomasisini izlerken,  sıra bize ne zaman gelecek, endişesini taşıyor. “
Yılların verdiği tecrübeyle Çin’in dış dünyaya uyguladığı saldırgan siyasetin kendi açısından olumlu olduğu ve bunu izlemeye devam ettiğine işaret edilen yazı şöyle son buluyor:
“Bu davranış biçiminin değişmesini sağlamak için dünya demokrasilerinin kararlı ve uyum içinde, bütün olarak harekete geçmeleri gerekir. Belki bütün bunları müzakere etmek için bir temas grubu kurulabilir. Ancak bu demokrasilerin çok şaşkın, dağınık görünümleri, kafa karışıklıkları Pekin’i daha da gözü kara bir biçimde yeni bir küresel kriz yaratmaya itebilir.”
Başta ta dediğim gibi makale ilginç. Yazılanların büyük bölümü doğru analizler. Ancak böylesine ekonomik bir daralma içine giren Pekin yönetimi yeni bir küresel kriz yaratma gücünü kendinde bulabilir mi? En azından kısa vadede ben buna ihtimal vermiyorum. Ama ortalığı  boş bırakmamak açısından Çin’in çok dikkatle izlenmesi gerektiğine de inanıyorum.

Önceki ve Sonraki Yazılar