Leyla Emeç Tavşanoğlu

Leyla Emeç Tavşanoğlu

DAĞDAKİ ÇOBAN VE AYIPLI SİYASETİMİZ

Halis Öztürk. Ağrılı aşiret reisi. 1950-1960 arası iktidardaki  Demokrat Parti (DP)  Ağrı milletvekili. Onun sayesinde DP Ağrı’daki bütün milletvekilliklerini kazanıyor. Nasıl mı? O zamanki seçim sistemi nedeniyle.

O zamanki seçim sistemi çoğunluğa dayanır. Yani bir ilde diyelim 100 bin seçmen var. Bu 100 bin seçmenin yarıdan bir fazlasının oyunu alan siyasi parti o ildeki bütün milletvekilliklerini topluyordu. Ağrı’da tahmini olarak 30 bin aşiret oyuna sahip olan Halis Öztürk ildeki bütün milletvekilliklerini silme DP’ye kazandırıyordu.

Halis Öztürk ismiyle tanışmam ilkokul çağlarımda oldu. Nasıl, diye hayret edebilirsiniz. Şöyle: Babam Selim Ragıp Emeç DP’den Bursa , ardından da İzmir milletvekiliydi.  Her seçim döneminden sonra oluşan yeni TBMM’nin albümünü eve getirirdi. Ben de bu albüme bakmaya pek meraklıydım. Milletvekilleri içinde en ilgimi çekenler arasında Halis Öztürk, yine DP Ağrı’dan Kasım Küfrevi vardı.

TBMM albümünden kısa özgeçmişinde Halis Öztürk’ün 12 çocuk babası olduğu yazılıydı. Çok şaşırmıştım. Sonradan öğrendiğime göre TBMM albümündeki özgeçmişine sadece erkek çocuklarını koydurmuş. Meğer 12 erkeğin üstüne bir de kız çocukları varmış.

Halis Öztürk’ün hiç okuması yazması olmadığı biliniyor. O zaman nasıl milletvekili seçilmiş, diye sorabilirsiniz. İşte olayın can alıcı noktası burada. Oy kapma uğruna siyasi partilerimizin nasıl zillet içine düştüklerini anlamanıza yardımcı olur diye size Halis Öztürk’ten bir anı anlatacağım.

Yıl 1960. DP iktidarını deviren 27 Mayıs ihtilali yapılmış, Cumhurbaşkanı Celal Bayar, Başbakan Adnan Menderes, bakanlar, bütün parlamento Yassıada’ya gönderilmiştir. Hepsi adada tutuklu olarak yargılanmaktadır. Mahkeme Başkanı Salim Başol, savcı Altay Ömer Egesel’dir. Mahkeme Başkanı Başol Halis Öztürk’e sorar:

“Anayasa’yı tebdil, tağyir ve ilga suçlarından yargılanıyorsunuz. Savunmanız nedir?”

Halis Öztürk’ün cevabı:

“Hakim bey, ben cahil bir adamım. Okumam yazmam yoktur. Parmak basarım. (Öbür sanık milletvekillerini eliyle gösterir) Bunlar kaldır dedi, elimi kaldırdım. İndir dediler, elimi indirdim. Ben ne bileyim.”

Böylece Halis Öztürk Yassıada’dan ilk celsede tahliye olur. Yani,cahilim, deyip paçayı kurtarmıştır. Şimdi gelelim asıl meseleye ve halk goygoyculuğu yapan sayın siyasetçilerimiz ve kendilerine gazeteci diyen zevata.

Bundan yıllar önce bir televizyon programında manken kızımız Aysun Kayacı, gayet samimi bir ifadeyle ve bana kalırsa son derece de haklı olarak, “Dağdaki çobanın oyuyla benimki eşit olamaz,” demişti. Sonunda da bu halk goygoycusu zevat tarafından hayatı karartılmış, kızcağız soluğu ABD’de alıp canını zor kurtarmıştı.

Alın size Halis Ağa örneğini. Okuma yazma bilmeyen zır cahil bir adam al-i valayla milletvekili seçiliyor, sırf bölgenin oylarını getirsin diye. Sonunda da siyaset bugünkü gibi iyice ayağa düşüyor. Lütfen söyleyin. Aysun Kayacı haklı mıydı değil miydi?

Önceki ve Sonraki Yazılar