Leyla Emeç Tavşanoğlu

Leyla Emeç Tavşanoğlu

GELENEK VE GENETİK ÜZERİNE...

Geçenlerde Adana Büyükşehir Belediyesi yıllardır düzenlediği “Kebap ve Şalgam Festivaliénin bu yıl da yapılacağını duyurunca valilik şak diye yasakladı. Bu yasak kararı doğal olarak hem Adanalılar hem de ülke çapında vatandaşlar tarafından tepkiyle karşılandı. Bunun üzerine İçişleri Bakanı Süleyman Soylu da çıkıp,”Yasaklanan festival Kebap ve Şalgam Festivali değil. Rakı Festivali ne geleneklerimizle ne de herhangi bir durumla örtüşebilir değildir,” sözleriyle tepkisini ortaya koydu.

Ben Soylu’nun konuşmasındaki Türkçe hatalarına takılmadım da hala bu çağda insanların yaşam tarzlarına böylesine bir müdahaleye neden gerek duyulduğu sorusuna yanıt aradım. Ben bu yanıtı ararken Adanalı bir vatandaş Soylu’ya tepki olarak bir yazı kaleme almış Yazıyı virgülüne dokunmadan sizlere aktarıyorum.

“Sayın Soylu, yaşım 51. Doğma büyüme Adanalıyım. Tabir-i caizse Allahına kadar!

“Atalarımın, Mısır Valisi Mehmet Ali Paşa’nın oğlu İbrahim Paşa kumandasındaki güçlerin Kilikya’yı işgal ettiği dönemde (1832-1840)bu kutsal topraklara yerleştiğini anlatır tarih kitapları. Evliya Çelebi 1671  yılında bizim varlığımızdan behseder. Başka bir kaynak bizim 11.yüzyılda Abbasiler’in zulmünden kaçarak Kilikya’ya yerleştiğimizi savunur.

“Bir diğer kaynak 13. Yüzyıl sonlarında Memluk Sultanı Baybars’ın bölgeyi ele geçirdiği yıllarda atalarımızın Baybars’ın ordusunda yer almaları ve sonrasında Ramazanoğulları Emirliği döneminde kalabalıklar halinde Adana ve Tarsus’a yerleşmelerini anlatır...

“Anladınız değil mi kim olduğumuzu?”

Sayın Soylu,

Yaşım 51. Doğma büyüme Adanalıyım. Tabir-i caizse Allahına kadar!

Rahmetli dedem (nur içinde yatsın) rakısını yaş üzümden, incirden,hurmadan (boğma) kendisi yapar, sabah kuşluk vakti dükkanını açıp mangalını yakar, akşama kadar gelen geçenle yediği eti, içtiği boğmayı, dost muhabbetini paylaşır, dükkanını öyle kapatırdı.

Çocuktum, rahmetli babam (nur içinde yatsın) sabah ezanıyla beni uyandırır, eski adıyla Kuşpazarı’na götürür, Adana’nın ben diyeyim 100, sen de 200 yıllık GELENEĞİ olan (sen bilmezsin) ara sokaklardaki tablacılarda, yani sokakta kurulu ocakbaşlarında, kalabalıklarda sıraya girer, ciğerle, kebapla kahvaltı yaptırırdı.

“Rahmetli babam ehli keyif insandı, (ben de soya çektim şükür) o kuyruk yağının kor kömüre düşen damlalarının dayanılmaz, vaz geçilmez kokusunu yayan mangalın başında bi tek rakısını atarken ben şalgama alışıyordum o günlerde...Sabah sabah...

“Sen bilmezsin, şalgam gelenekseldi, organikti, evde yapılır, toprağa gömülürdü demlensin diye.

Sizin Doğanay doğmamıştı henüz!

“Sayın Soylu,

Yaşım 51. Doğma büyüme Adanalıyım. Tabir-i caizse Allahına kadar!

“Bir bilgi daha vereyim size; Adana Havalimanı hizmete girdiği 1937 yılından beri uçaklar Pazar sabahları yoğun duman nedeniyle göz gözü görmez, inişlerini otomatik pilotla yapar dediydi bir pilot arkadaşım.

“Anladınız mı biraz?

“Adana’nın, Adanalı’nın geleneklerini bilmeden siyaseten ahkam kesmeyin bir daha litfen!Yanlış biliyorsunuz, hatta hiç bilmiyorsunuz.

“Sizin kökeninizi bilmiyorum, o nedenle ‘Bizim geleneklerimizde böyle bir şey yok,2 demenizi makul karşılıyorum. Ama bizlerin, Adana’nın tarihinde, gerçek Adanalılar’ın GELENEKlerinde özellikle Pazar sabahları kuşluk vakti sokakta ciğer, kebap yemek, rakı içmek, demlenmek vardır.

“Dışardan gelip halen Adana’nın ekmeğini yiyen bir kaç yobaz, gerici zihniyetin kışkırtmasıyla bu  sene de gerçek Adanalı’ya ve Türkiye’nin, dünyanın dört bir köşesinden gelen misafirlerimize zehir ettiniz festivali, ama Adanalı’nın kanında isyan var, vaz geçmez!

“Bak Adana Demirspor’a. Hiç vaz geçti mi? Bugün değil yarın; yarın olmadı bir sonraki gün yine yapar festivalini, karnavalını. Beyhude çabanız. Yenemezsiniz Adana’yı, Adanalı’yı!

“Siz ve iktidarınız, cemaatiniz bir gün unutulacak, Adanalı yine sokakta, tablacıda ciğerini, kebabını yiyecek, rakısını içecek, dostça, kardeşçe eğlenecek...GELENEK devam edecek! Hiç şüphem yok.

“Sayın Soylu,

Yaşım 51. Doğma büyüme Adanalıyım. Tabir-i caizse Allahına kadar!

“Literatürde yüzyıllardır olunca adı gelenek oluyordu, değil mi?Gelenek ne ki Sayın Bakan, genlerimizde var bu...

“Atsan atılmaz, satsan satılmaz!

“Na’apacan?”

Önceki ve Sonraki Yazılar